Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

-Değerli arkadaşlarım, kıymetli bilim adamı dostlarım; hanımefendiler, beyefendiler.

İşte şu dakika itibariyle Türklük âlemiyle batı teknolojisi arasındaki ezeli uçurumu kapatmak üzere çağlar üzerinden sıçrayarak şimdiki zamanı yakalamak, hatta elimiz değmişken gelecek zamanda yolculuk yapmak üzere bütün dünyadan gizleyerek hazırlamış olduğumuz tamamen yerli mâmulat olan büyük Hadron patlayıcısı reaktörünü az sonra devreye sokacağım. Şu anda Toros dağlarının sekizyüz metre altında keşfetmiş olduğumuz dev mağaraların on yıldan beri genişletilmesi suretiyle hazırlanan büyük laboratuvarda bulunmaktayız. Sizler şanslı kişilersiniz çünkü İsviçre'nin Cenevre şehrindeki CERN nükleer hızlandırıcısının harekete geçmesinden iki saat önce bu buluşu yapmak şerefi bize nasib oluyor ve olaya ilk önce sizler şahit olacaksınız...

-Pardon hocam, ben yeni geldim de bir şey sorabilir miyim; projenin finansmanını kim sağladı, hükümet mi?

-Genç meslektaşım; bunlar birer sırdır; şu kadarını söyleyim; paranın büyük kısmını hükümetten aldık, fakat hükümetin bundan henüz haberi yoktur. İki saat sonra dünyanın bütün hükümetleri, bankaları ve üniversiteleri bize para vermek için yalvaracaklar...

-Kimsenin haberi olmadı yani?

-Kesinlikle olmadı; biz bu çapı 45 km civarındaki parçacık hızlandırıcısını hurdalıktan bulduğumuz ve paslı demir fiyatına aldığımız parçalarla yaptık. Tünel kazmak için gerekli ekipmanı devlet verdi; onlar bizim hâlâ buralarda çift şeritli karayolu için harfiyat yaptığımızı zannediyorlar; ha ha ha...

-Peki hocam, bilgi eksikliğini nasıl giderebildik; bu çok gurur verici bir olay çünkü!

-Bilgi önemli değil genç meslektaşım; biz biliyorsunuz iki sene kadar önce dünyanın en büyük enerji projesi olan Erke dönergeci üzerinde büyük mesafeler kaydetmiştik; hattâ tam başarıya ulaşmak üzereyken...

-Sahi ne oldu o Erke dönergeci yahu; millet internette dalgasını geçiyor dönergeçle...

-Bunlar ulusal bilinçten yoksun, dar kafalı, işbirlikçi ve gerici çevrelerin karalamalarıdır genç adam. Dönergeç üzerindeki çalışmalarımızdan vazgeçmiş değiliz; o olay şöyle oldu. Dönergece başlangıç enerjisini sağlayan pili şarj etmeyi unutmuşuz, ondan... Neyse biz yine parçacık hızlandırıcımıza dönüyoruz. Hızlandırıcımız şu esasa göre çalışıyor arkadaşlar, yalnız bunlar sırdır ve lütfen burada gördükleriniz ve duyduklarınız burada kalsın. Evet, biliyorsunuz Cenevre'deki hızlandırıcının çapı 27 km; bizimki ise neredeyse iki katı. Niçin öyle yaptık? Çünkü yaptığımız hesaplamalara göre öyle gerekiyordu. 45 kilometrelik yeraltı tüneli boyunca tramvay rayları döşedik ve kıt imkanlarla çalışmak zorunda kaldığımız için lunaparklarda kullanılan roller coaster tipi vagonlara ihtiyacımız oldu. Yurtsever bir lunaparkçı dostumuz bize o vagonlardan iki tane hediye etti.

-Ama hocam, lunapark vagonuyla parçacık taşınabilir mi; biraz naif bir yaklaşım değil mi bu sizce de?

-Değil sevgili meslektaşım; biz bu lunapark vagonlarını, büyük çarpışma öncesi raylarda biriken zararlı elektronları süpürmek maksadıyla kullanmayı düşündük. Böylece hamamın göbek taşını zeytinyağıyla yağlamış gibi son derece kaygan ve süper iletken ortamı hazırlayan bir düzenek geliştirdik. Atom altı parçacıklarını ise sanayi tipi lokantalarda kullanılan büyük mikser makineleri üzerinde bir tadilat yapıp ucuna güçlü bir namlu borusu yerleştirerek parçacık tabancası haline dönüştürdük. Şimdi bugün ilk defa olarak parçacık tabancasını tam güçle çalıştıracak ve çağı degiştirecek büyük patlamayı gerçekleştireceğiz. Yalnız arkadaşlar önce elektron süpürücü vagonunu hareket ettirmemiz gerekiyor. İçimizden genç arkadaşlar, ilk hareketi vermek için şu vagonlara birer omuz atarlarsa, zahmet olacak, çok teşekkür ediyorum. Ben üç deyince şöyle yirmi otuz metre omuzlarsak o kendiliğinden gidecek, evet bir, ikiii...

-Ama hocam bir yanlışlık yok mu bu işte; öyle istop etmiş semt minibüsü gibi omuz vermeler filan; bari bir marş motoru filan koysaydınız, ilkel bir çözüm gibi görünüyor yani?

-Oo beyefendi, gençsiniz, zekisiniz fakat maaşallah diliniz papuç gibi; o kadarını biz de düşündük efendim fakat ağırlık teşkil etmesin diye koymadık. Marş motoru koysak bu defa da niçin vites kutusu yok diye eleştirecektiniz. Evet beyler, lütfen, tarihin en büyük fizik deneyini başlatmak için sayıyoruz. Biir, ikiii ve üççç...

-...!

-...?

-N'oldu, durdu vagon hocam ilerde, görüyorum; gitti gitti ve durdu; bir şeye çarptı herhalde!

-Hay Allah cezanızı vermesin; yahu kırk defa tembih ettim, hızlandırıcı raylarının üstünde takım tezgah bırakmayın dedim. Yuh yani... Çekin şu lokma takımı kutusunu şurdan. Haydi arkadaşlar yeniden başlıyoruz. Bir, ikii ve üüç; çok güzel oldu, şahane. Artık nefeslerinizi tutabilirsiniz arkadaşlar; hesaplarımıza göre kırk saniye sonra fusion enerjisini açığa çıkaran hızlandırıcı tetiğine basacağım... On, dokuz... iki, bir.. basıyorum ve ateeş...

-...!

-...?

-Biz patlama bekliyorduk ama fıss diye bir ses geldi hocam hızlandırıcı mikser makinesinden, kenarından da yağ sızdırıyor galiba.

-Yağ değil o, tüh, hidrolik sıvısı; contadan kaçırıyor yine. Yahu Tamerciğim, dün tembih ettim daha, hidroliğin contasını değiştirmeyi unutmayın diye... Herkesin işini ben yapamam ki kardeşim, olmuyor ama... Neyse, yedek mikser tabancasını devreye geçirelim hemen, nerede o?

-Mikser mi, mutfakta hocam; arkadaşlar öğle yemeği için ayran köpürtmüşler; fasulye, pilav, turşu vardı hani, yanına ayran şeyetmek için...

-Teessüf ederim arkadaşlar, biz burda çağ değiştirmek için yırtınıyoruz; bazı duyarsız arkadaşlar parçacık hızlandırıcı ile ayran köpürtüyorlar. Bu arada vagonlar gitti gider. Dursun'la Bülent birer el feneri alıp tünele dalsınlar, vagonları kaldıkları yerden çeke çeke getirsinler de yarın yeniden deneyelim. Bu arada İsviçre'deki deneyin başarıyla sonuçlandığı haberi geldi az önce; yazık oldu, büyük fırsat kaçırdık. Siz değerli bilim adamlarından özür dilerim arkadaşlar.

Hocam diyorum, belki deneyden önce de söylemiştim hatırlarsınız; deneyin başarılı geçmesi için bir kurban kesseydik, bir kan akıtsaydık; hiç değilse bir horoz kesmeliydik diyorum. Nazar mı değdi acaba bize?

-...!?