Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Ergenekon davası henüz iddianame safhasında; bilmem kaç bin sayfalık izahat ve suçlama söz konusu fakat işin iddianame kısmında bile hâlâ sona varılmış değil; süreç devam ediyor, yeni soruşturmalar, iddianameye yeni ekler yapılacak belli ki.

İsim değil olay konuşmalıyız; iddianame bize hangi ana olguyu gösteriyor: Demokrasiden ümidini kesmiş bir avuç idealist darbeci mi var karşımızda? Hayır, daha fazlası, çok daha fazlası var. İşte o "çok daha fazlası"nı anlayabilmek, gözünüzde canlandırmak için basit bir varsayım oyununa başvurmak gerekiyor.

Şöyle: Ergenekon iddianamesinde zikredilen isimleri, kurumları, şahısları, ideolojik taraf alışları şöyle bir gözden geçirip sonra -onlar her ne ise- tam tersini, yani negatifini düşüneceksiniz; yani Ergenekon'daki solcuları sağcı, sağcıları solcu; laikçileri dindar, darbecileri demokrat, dindarları seküler, Atatürkçüleri Atatürk aleyhtarı gibi düşüneceksiniz. İsimler aynı kalırken, roller tersyüz edilecek!

Tam anlamadınız değil mi; o zaman daha basitleştirelim; meselâ farzedin ki İlhan abi ülkemizin dindar, milliyetçi, muhafazakâr bir yazarı iken ayağı sürçüp darbeciliğe heves etmiş olsun. Gazetesini ise "ilericilik ve laikçiliği" ile değil, demokrat ve muhafazakârlığı ile tanınmış bir gazete farzedelim (Gazetenin Faşist versiyonunu biliyoruz ama "demokrat" şeklini tahayyül etmek, hayalgücüne tahammülfersâ bir eziyet veriyor!) Diyelim tutuklanan emekli askerler, Atatürkçü değil de, Hilâfetçi paşalar...

Daha önemlisi bu darbe, derin bürokrasiyi, bir kısım medyayı arkasına değil, tam karşısına alan bir darbe olsun. Ne olur?

Cevabı basit; daha işin başında basın, darbeciler aleyhinde müthiş bir psikolojik baskı kurar ve vahşi Amerikan kasabalarında olduğu gibi sanıkları yargılamadan sallandırmaya, yani linçe azmettirirdi. Bugün olup bitene artık böyle bakınız. Basının mühim bir cüzü Ergenekon'da kendini taraf ilan ediyor; gizli veya açık şekilde iddianamede suç diye gösterilen eylemleri küçümsüyor, iddiaların saçma ve imkânsız olduğunu ima ediyor. Zanlıları, "böyle güzel insanlar suç işlemiş olamaz" gibi yuvarlama bir mantıkla desteklerken hükümeti, emniyeti, savcılığı psikolojik baskı altına almaya uğraşıyor; bu yolda -ne tesadüf?- yalnız değildir; bürokratik ve politik destek görüyor; hatta iş dünyasında bile Ergenekoncu kolpodan nemâ bekleyen muhitler olduğunu gülerek farkediyor ve anlıyoruz ki Ergenekon basit ve sınırlı bir darbe teşekkülü değildir; bunlar adeta yeni, bambaşka bir devlet, kafalarına göre yeni bir rejim kurmak için yola çıkmış adamlardır ve imâ ettikleri güç, sergiledikleri güçten daha fazladır; öyle olması gerekiyor.

Kuyruğuna bakarak kediyi tahmin etmek gibi bir şey...

Bir kısım basının Ergenekon'da oynadığı rol tek kelimeyle müthiş bir kararlılık ve destek gösterisidir. Bir küçük örnek daha: Gazete bayii vitrinindeki mizah dergilerini gözden geçiriniz; içlerinde Ergenekon meselesine eleştirici yaklaşan, darbeciliği ayıplayan, adli güçleri ve emniyeti destekleyen bir kapak bile göremeyeceksiniz; mizah dergisi deyip geçmeyiniz, bu dergiler gençler üzerinde çok etkili, çoğunun dünya görüşünü bu dergiler tayin ediyor. Şimdi de aksini varsayalım; takkeler değişmiş, diyelim ki şeriatçı liboşlar darbecilik ithamıyla yakayı ele vermiş olsalardı, bu dergiler böyle tutuk ve gönülsüz görünürler miydi?

Bir istisnası var: Cafcaf, tek merkezden yayınlanıyormuş hissi veren bu mizah dergisi sektöründe ötekilerden farklı biricik dergi ve bu dergi 10 Ekim'den itibaren bağımsızlığını ilan etmeye hazırlanıyor. Cesarete ve desteğe ihtiyaç duyan bu cüretli gençleri, açtıkları abone kampanyasında yalnız bırakmamalıyız. Dergi hakkında etraflı bilgi edinmek isteyenler, cafcafdergisi.net adresini tıklayabilirler. Sağ cenahta bugüne kadar eli yüzü düzgün ve istikrarlı bir mizah dergisi yapılamaması, bizatihi "sağ cenah"ın kusurudur; Cafcaf'ı destekleyelim;

Ve ahlâksızları artık gülerek cezalandıralım!