Coğrafya algımızı kökten değiştiren bir program

Arama motoru ile bütün dünyada bilgisayar kullanıcılarının vazgeçilmezi haline gelen Google, bugünlerde Google Earth programı ile zihnimizdeki coğrafya kavramını yeniden düzenleyecek derecede radikal yenilikler ihtiva ediyor.

Google şirketinin ekonomik boyutlarını, kendi sektöründe nasıl bir pazar payı tuttuğunu bilmiyorum ama daha şimdiden dünya devleri arasına girdiği muhakkak. Hakkında çıkan haberler muhtelif ve bu haberler genellikle, şirketin müşteri bilgilerini Amerikan Hükümeti ile paylaştığı yönünde. Bazı ülkeler Google'ın hareket imkânlarını daraltıcı tedbirler aldılar; ne var ki bu şirket 21. yüzyılın mâhiyetini tek başına tarif edecek derecede etkili ve temsil edici bir farklılık gösteriyor.

Önceleri arama motoru ile bütün dünyada bilgisayar kullanıcılarının vazgeçilmezi haline geldi; bugünlerde ise "earth.google" isimli programı ile rekabet kabul etmeyen bir yeni yolda tek başına yürüyor ve bu program zihnimizdeki coğrafya kavramını yeniden düzenleyecek derecede radikal yenilikler ihtiva ediyor.

Bu programın iki versiyonu var; ilki internet üzerinden bedava indirilebiliyor; ikinci versiyon 400 dolar verilerek kullanılabiliyormuş. Bedava programın özelliği şu: Program açıldığında uzay boşluğu ortasındaki mavi gezegenimizi görüyoruz. Ekranın hemen altındaki hareket ettirme butonları ile yeryüzü küresi üzerinde istenilen noktaya yaklaşmak ve görüntüyü büyütmek mümkün oluyor. "Dünyanın her yeri için mi?" diye sorabilirsiniz; evet, dünyanın her yerine, sınır, engel, pasaport gibi şeylere takılmadan sadece butonları ve farenin imlecini kullanarak rahatça ulaşabilirsiniz ama dünyanın her yeri aynı netlikte görüntülenemiyor. Meselâ Türkiye'de İstanbul ve Ankara dışında kalan yerlerin görüntüsü, fazla detaya izin vermeyen bir flulukta izlenebiliyor. İstanbul ve Ankara'da ise tanıdığınız binaların çatısını seçebilecek derecede detaylar seçilebiliyor.

Aklımın erdiği kadarıyla sistem şöyle kurulmuş: Uyduların çektiği fotoğraflar, üç boyutlu, kürevî bir model üzerine parsel parsel yapıştırılmak suretiyle zâhiri (sanal) bir yerküre fotoğrafı oluşturulmuş. Programın kullandığı esas veri, uydu fotoğrafları. Yani bu hesaba göre dünyayı, bundan birkaç yıl önce çekilmiş uzay fotoğrafları aracılığı ile seyrediyoruz.

Uçak yolculukları artık ucuzladı ve bir mânada demokratikleşti; çok yukarılardan yeryüzüne bakıldığında insanın tabiatı nasıl farklı bir çehreyle algıladığı mâlumdur. Bakış açısı değişince anlam da değişiyor; hele hele ömrü boyunca dünyayı ortalama 1.5 metre yükseklikten seyretmeye alışkın olanlar için uçak penceresinden bakış, yeryüzü algımızı, tabiat idrakimizi değiştiriyor. Meselâ benim uçaktaki ilk gözlemlerimden birisi, yetiştirmek için onca gayret ve sabır sarfettiğimiz ormanların, çok yükseklerden kısa boylu otlar, baraj ve göletlerin ise çeşme kenarındaki su birikintileri gibi görünmesiydi. Bakış açısıyla birlikte, gözlediğimiz nesne ile aramızdaki mesafe de anlamı farklılaştırıyor. Bu yüzden gökkubbemizin dışındaki gezegenler ve yıldızlar hakkındaki algımız, sağda solda gördüğümüz fotoğrafların oluşturduğu yuvarlak kanaatlerden öteye geçemiyor.

Earth (Yeryüzü) programı ile adeta bir uydu penceresinden hızla dünyaya inercesine yeryüzü şekillerinin büyümesi ilk planda dünya hakkındaki bilgilerimizi pekiştiriyor ve galiba en mühimi, kimseye bağlı kalmadan bir uzay yolcusu gibi atmosferin muhtelif yüksekliklerinde sanal gezinti yapmamıza imkân veriyor. Yükseklerden yere doğru yaklaştıkça netleşen coğrafi şekiller ve yeryüzü arızaları ile belki de öğrencilik hayatı boyunca hissedemediğimiz derecede coğrafya olgusu ile temas ediyoruz. Belki değil muhakkak, bundan sonra okullarda coğrafya dersleri, bu ve benzeri programlardan faydalanmak suretiyle bildiğimiz haritalarla değil, yeryüzünün sanal görüntüleriyle yapılacak. Meselâ Kızılırmak'ı anlatmak için İmranlı'daki Kızıldağ üzerine gidip, ırmağın başlangıç kaynağı belirlendikten sonra sanki bir helikopterle uçuş yapıyormuş gibi mecrâı izleyerek tâ Bafra'ya kadar geçiş güzergâhını, ırmağın uğradığı şehirleri, etrafındaki dağları ve barajları izlettirmek mümkün olacak.

Programın bedava reklâmını yapıyoruz gibi görünüyor ama bundan sonra coğrafi şuuru, Earth programı ve benzerleri tamamen değiştirecek; programın ilave kolaylıkları da var; yandaki listeler işaretlenmek suretiyle siyasi sınırlar, havaalanları, ibadet yerleri, meskûn mahal isimleri, göller, ırmaklar, karayolları, hatta otel ve lokantaların yerlerini bile tepeden görmek mümkün. "Tepeden" kelimesi yeterince izah edici değil; bir başka butonu kullanmak suretiyle yatay açıya geçebiliyorsunuz. Böylece yüksek çözünürlükte taranmış Tokyo, New York, Londra veya Büyük Kanyon gibi yerleri üç boyutlu tarzda, dilediğiniz hızla helikopterden gezermiş gibi izleyebiliyorsunuz. Programın paralı versiyonunda ise daha ince detaylara inilebildiğini tahmin ediyorum.

Belki yakın bir gelecekte, dünyanın her yerinden kuşatan uydular aracılığı ile yeryüzünden canlı, yani o ânın görüntüsünü almak mümkün olacak ve bu program, daha şimdiden bazı otomobillere konulan Navigation, yani uydu aracılığı ile yer ve yol belirleme sistemi ile birleştirilerek yeryüzünün her köşesi, avuçiçi büyüklüğünde bir ekrana sığabilecek. İşyerimizdeki ekrandan evimizin bulunduğu sokağı veya binlerce kilometre ötede evinin balkonuna çıkmış yakın akrabamızı ânında görebileceğiz.

Her yeni icat gibi bu programı şu anda oyun niyetine, eğlenmek maksadıyla kullanıyorum ama araladığı geleceği de görüyorum. Kısa süre öncesine kadar istihbarat servislerinin ve büyük devletlerin tekelinde bulunan yüksek teknoloji artık ticarileşiyor, ucuzluyor ve demokratik bir nitelik kazanıyor.

Meseleye bir de şöyle bakmak lazım galiba; 17 ve 18. asırda denizciler ve hükümetler, sağlıklı bir harita çizdirmek, daha önemlisi gemilerin denizde hangi noktada bulunduğunu ölçmeye yarayacak boylam bilgileri elde etmek için akıl almaz gayretler ve paralar sarfetmişler, müsabakalar açmışlardı. Bugün çantacı işporta tezgâhlarında birkaç liraya satın alınabilen pilli saatlerin gördüğü hizmet, bundan üç dört asır önce, bugünün parasıyla milyonlarca dolarlık bir değer ifade ediyordu.

Coğrafya bilincimizin yeni ufuklara açılması kozmik şuurumuzu da bir üst dereceye terfi ettirmeli; bana göre bu kıssanın hissesi böyle olmalıdır.


Kaynak (Arşiv)