Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

-Çekirge bak, DTP için kapatma davası açılmış; sen bunu önceden tahmin etmiştin, bravo... -Tebrike değecek bir durum yok hocam; o kadarını ilkokul çocukları bile tahmin edebilirdi. Bu kadar çıkıntılı lâflar sarf edildikten sonra böyle bir davanın açılmaması sürpriz olurdu zaten...

-Ne yani, ben ilkokul çocuklarından daha saf mı oluyorum böylece?

-Hâşâ hocam, sizin durumunuz biraz kadim Yunan hükemâsından Miletli Tales'in durumuna benziyor; Tales bir gün yıldızları seyrederken kuyuya düşünce etrafındakiler alaya almışlar. Kuyuya düşmek endişesiyle birileri yıldızları gözlemekten vazgeçseydi, ne olurdu hâlimiz?

-Oğlum sen artık her lâfa kılıf bulmakta iyice ustalaştın. Neyse... Ne olacak şimdi, ne olmak ihtimâli var?

-En azından bazı DTP'lilerin şimdi derin bir oh çektiklerini görür gibiyim; çünkü anayasal düzlemde meşru siyaset yürütmek için DTP'nin yürüyecek yolu kalmamıştı.

-Niçin ama; seçimlere büyük bir heyecanla katıldıklarını hatırlıyorum...

-Öyle fakat, DTP kendini diğer siyasi partiler gibi görmedi; tabir yerindeyse kendini dağdaki silahlılarla devlet arasında ateşkes, yani mütareke anlaşması yapmak için bir arabulucu heyet gibi algıladı. Böyle bir rolü sistem kabul edemezdi.

-Peki bu kadarcığını bilmiyorlar mıydı yani?

-Elbette biliyorlar ve hesaplıyorlardı; bu rol reddedilirse, "ne yapalım, işte gördünüz, biz barıştan yana elimizden geleni yaptık, hatta askerleri gittik teslim aldık. Buna mukabil devlet bizi hazmedemedi" diyeceklerdi ve öyle diyorlar zaten. Yani bir nevi "kazan-kazan" durumu...

-Yani bu terör böyle sürüp gidecek?..

-Hayır gitmeyecek; böyle terör örgütleri, kullanışlı oldukları, işe yaradıkları sürece ayakta tutulur, sonra tasfiye edilirler. Eğer Türkiye, bölgede işgalci durumunda bulunan ABD'nin biçtiği role itaat ederse, terör bir haftada silinir gider.

-Ne demek şimdi bu, kafam karıştı Çekirge?

-Aslında basit hocam; Türkiye, her şeye rağmen ABD'nin bölgeyle ilgili politikalarına itaat etmiyor, kesin olarak karşı da çıkamıyor. İlişkilerimiz şekerrenk seviyede. "Baba bir hırsız tuttum / al getir oğlum / bırakmıyor ki baba!" durumu yani...

-Yine anlamadım?..

-Daha basiti şöyle anlatılabilir hocam: Türkiye, kurulduğundan beri egemen devlet statüsünü koruyor, buna alışkın; şimdi bu durum kararsızlaştı. ABD, Türkiye'yi kontrol etmek için muhtelif hamleler yapıyor ve Türkiye'nin Ortadoğu'daki eski rolünü iptal etmek istiyor. Bizimkilerin kafası karışık: ABD ile arayı bozmak istemiyorlar fakat ABD'nin yörüngesinde durmaya da gönülleri razı gelmiyor. ABD ise kararsızlığımızı gidermek için, kahvede sohbet eden insanların bile anlayabileceği dilden Türkiye'ye mesaj yolluyor.

-Bu Dağlıca hadisesi, çuval meselesi filan?..

-Ben söylemedim, siz telâffuz ettiniz; bu hadiselerin başka izahı da yok zaten...

-Yani bizim dağdaki üç buçuk eşkıya diye bildiğimiz şeyler aslında uluslararası diplomasinin bir vasıtası oluyor bu durumda?

-Aynen öyle: Türkiye bu meseleyi sadece Türkiye vatandaşı Kürtlerin ekonomik ve kültürel hakları çerçevesinde görürken hata ediyor; terörü açıktan veya zımnen destekleyen gruplar ise bu durumu "bir halkın bağımsızlık ve onur mücadelesi" olarak görürken yanlışlığa düşüyorlar...

-Hmm, bunu bir düşüneyim bakayım; ilginç şeyler bunlar...