Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Deniz Baykal"ın Hacıbektaş törenlerine katılmama gerekçesi ilginç; "bana konuşma hakkı verilmedi" diyor.

Bir açıkoturuma bu gerekçeyle katılmayı reddetmek mâkul, hatta haklı görülebilir. "Bana söz vermediler, gitmedim" deyince törenin "Hacıbektaş" esprisi kayboluyor ama.


Düne kadar Nurcan Taylan"ı, haltere gönül verenler dışında kimse tanımıyordu; bugün 48 kilonun, -hem de rekor kırarak- Olimpiyat şampiyonu. Gazetelerde Fener"in Alex"ine ayrılan yer, Nurcan Taylan"dan on kere daha fazla. Hele yarışmadan sonra konuşurken, "madalyamı milletime armağan ediyorum" sözleri aldığı madalya kadar değerliydi.

Bugünlerde İstiklâl Marşı"nı okurken yüreği yufkalaşıp da ağlayanlar neredeyse azınlığa düşmek üzere. Tebrikler Nurcan Hanım; aldığın altın sana helâl olsun.


Geçen hafta yorum sayfalarında Eser Karakaş"ın çok dikkate değer bir makalesi yayınlandı. Van"da cereyan eden garip hadiseler üzerinde CHP"nin hazırladığı raporu konu edinen yazı, dipsiz kuyuya atılmışçasına anlam dünyamızda mâ"kes bulmadı.

Yazı çok önemliydi; herkesin az buçuk bildiği, üstünkörü tahmin ettiği ama alenen telaffuzdan kaçındığı şeyler üzerinde duruluyordu.

Sayın Karakaş"ı kutluyorum; yazının karşılaştığı derin sükût ise tek kelimeyle garip.


Üçüncü kuruluş yıldönümünü kutlayan parti, iki senedir iktidarda. Yeni parti kurmak isteyenlerin iştahını kabartan bir tablo bu; öteki yanıyla Türkiye"de siyasi dengelerin nasıl "yanar-döner" bir tabiata sahip olduğunun da göstergesi.


Ulaştırma Bakanı ve TCDD genel müdürü, seri kazalara rağmen istifa etmemekte direndiler; direncin yukardan telkin edildiği âşikârdır. Bence istifa daha doğru ve demokratik kültüre daha uygun bir davranış olurdu ama iş inada bindirildi ise hükümetin bütün dikkat ve enerjisini demiryollarına teksif etmesi gerekir. Lâmı cimi, yok; kimse temennî etmez ama -hafazanallah- üçüncü talihsizlikte gözler, bizatihi hükümete çevrilir.


"Yargıtay, MİT, Çakıcı" kelimeleri, gazete manşetlerinde yan yana geldiğinde, -velev ki baştan sona iftira olsa bile- iş bitmiş, et kokmuştur. İşin, "ben öyle demedim, sen şöyle anladın" kabilinden karşılıklı atışmaya dönüşmesi daha da kötü. "Devlet fikri üzerine düşünelim biraz" derken kasdım biraz da buydu. "İstifa edersem suçu kabullendiğim mânâsı çıkar" yaklaşımı, siyasi kültürümüzün en berbat değer yargılarından biri. İstifa, ihtiyâri bir şeydir; mecburiyet haline geldiğinde ona istifa filan denilmez artık. Aksaklıkta zerre miskâl dahliniz olmasa bile, görevinizin mehâbeti ve temsil ettiğiniz kurumun onuru itibariyle istifâ edince suçu kabullenmiş olmaz, tam aksine aklanır büyürsünüz; halefiniz ve onun emrinde çalışanlar da bu istifayı zihinlerinde bir yere yazar ve şimdi olduğu gibi "Osmanlı"nın yasağı üç gün; o da unutulur gider, dayanmaya bak Osman" diye kendilerini kapıp koyvermezler.


"Çanakkale şehitliklerini gericiler Anıtkabir"e alternatif ziyaret yeri haline getirdiler" haberini keşfeden zekî muhabire ve onun editörüne birkaç ipucu da ben vereyim: Efendim, birtakım insanlar Mevlânâ"nın, Hacıbektaş"ın, Hazret-i Hâlid"in (Eyüpsultan), Hacı Bayram"ın kabirlerini ziyarette şakır şakır Fâtiha okuyorlar! İnanılmaz gibi görünüyor ama doğru. Üstelik Topkapı Müzesi"nin Mukaddes Emanetler bölümünün girişinde bir hâfız, üstelik gece-gündüz demeden gürül gürül Kur"an-ı Kerîm tilâvet ediyor.

Korkunç değil mi?

Bu iyiliğimi unutmayın!