Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Ekran karartmasının gerekçesine bakalım:

Ne kadar AKP yanlısı kişiler tarafından yönetilse de, Hukuk 1'den terk derecesinde hukuk nosyonu olan herkes bilir ki Digiturk bir ticarethanedir; kimse durup dururken müşterisini üzmeye, küstürmeye, hele hele abonelik iptalleri ve tazminat davalarına kadar uzayacak bir yola gönüllü atılmaz.

Tahminim şöyle; önce Digi'ye, ‘Alo Fatih' ayarında bir ‘Kapatın şu kanalları' talimatı yollandı. Yöneticiler, ‘Olur mu yav, mahvoluruz; nerde mahkeme kararı?' dediler. Bunun üzerine komik savcılık kararı çıkarılarak ‘Al sana yargı kararı' denildi. Digiciler bunun üzerine, ‘Yav bu mahkeme kararı değil, savcının talimatı; bu yazıyla ekran karartamam' diyemedi, fişleri çekti.

Akıl dışı bir eylem; öyleyse sıradan bir mahkeme heyetinden dönmesi muhakkak saçma-sapan bir talimatla seçimlere 20 gün kala niçin yanlış üstüne yanlış yapıyorlar? Yapıyorlar, çünkü kapatılan ekranların sadece bu konu hakkında yayın yapmasını sağlayarak halkın dikkatini başka yere çekiyorlar. Haklı olarak bu kanallar da aynen böyle yapıyor; nerede bir muhalefet vekili bulunca ekrana çıkarıp konuşturarak gün boyunca ne kadar mağdur olduklarını sızlanma makamında tekrar edip duruyorlar. Vekiller memnun, önümüz seçim; ne kadar ekranda görünseler yeridir. Peki muhalefet partileri, sızlanma korosuna pest perdeden katılmak dışında ciddi bir teşebbüste bulunuyorlar mı? Yoo.

Gündem değişti işte. Ekran kapattıranlar amaçlarına ulaştılar. Artık kimse böyle kritik bir zamanda, birdenbire içinden yükselen ilim ve tahsil aşkıyla bilmem kaç sömestre için mâaile İtalya'ya nakl-i mekân eden önemli bir Türk büyüğünün oğlundan bahsetmiyor; ilme hörmetimiz sonsuz fakat bu hadise pek garip; kezâ ‘güney komşumuz Rusya'ya ait jetlerin sınırda fink atarak sabrımızı test etmesi, ardından NATO'nun, ‘Sen ağlama Türkiye, biz seni koruruz' diye devreye girmesi de manşetlere taşınmıyor. Sınırlarımızda 3. dünya savaşını başlatabilecek tehlikeli manevraları unutturuyorlar böylece; önümüzdeki kış Türkiye'nin doğalgaz yerine tezekle ısınmak zorunda kalabileceğini de unutturuyorlar. Digiturk manevrası bu açıdan ‘iyi' düşünülmüş ama sınırlı bir can yakma operasyonu olarak başarılı sayılabilir.

Ve asıl merak edilesi noktayı kaçırıyor gibiyiz: Savcılık yazısı, hukuki bir temelden mahrum ve mantıksız hukuki bir değer de taşımıyor. Aynı yazının, Türksat uydusunu yöneten bürokratlara niçin gönderilmediği daha merak edilesi bir sual değil midir? Türksat bir devlet kuruluşu, niçin iki satırlık savcı talimatıyla muhalif ekranların fişi çekilmiyor? Cevap açık. Hükümetin Yumurcak TV yayınlarından korktuğu, üzüldüğü filan yok; onlar Çin işkencesi gibi bu kanalların daima sızlanma modunda kalmasını ve sabah akşam ağlayarak acı çekmesini istiyorlar. Türksat aracılığıyla hepten kapatma yoluna gitmektense, birer birer yayın platformları aracılığı ile acı çektirmeyi daha etkili buluyorlar. Belli ki seçimlere kadar bu komik oyunu sürdürüp, yeterli gelmezse birkaç hukuksuz operasyon daha ilave ederek gündem değiştirmeyi denecekler. Deneyecekler diyorum ama başarılı oldukları da ortada. İnsanın neresi ağrırsa bütün dikkati oraya yoğunlaşıyor.

Artık hükümete hitab etmenin anlamı kalmadı, başbakanın yetkilerini kullanamadığı son derece açık; o yüzden muhalefete hitab ediyorum: Kusura bakmayınız fakat cümleten yetersizsiniz ve samimiyet açısından taziye ağıtçılarından farkınız yok. Bu seçimler, sizlerin dirayetsizliği yüzünden tazeleniyor; koalisyon yine sizin dirayetsizliğiniz yüzünden kurulamadı ve eğer siz gerçekten istemiş olsaydınız, iktidar bu kadar pervasızca hukuksuzluk yapmayı asla göze alamazdı.

Bu yamuk ve delibozuk düzenden hissenize düşeni almaya bakıyorsunuz sadece. Bir mânâda Digimuhalefet yani.

Not: Pazar günü Bekir Salim'in sütunundayım. Okuyucularımı beklerim.