Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Nihayet şu mâhut karikatürleri gördüm; okuyucular sağolsun, karikatürlerin yayınlandığı sitelerin linklerini göndermek nezaketinde bulundular. Bazıları da, "bu kadar basit bir şeyi nasıl yapamazsınız; falanca arama motoruna filan falan yazıver, hemen birsürü site gelir" diye notlar ilave etmişler.

Netice değişmiyor; göstericilerin kısm-ı âzâmı hâlâ, neyi protesto ettiklerini bilmiyorlar.

Ben kanaatimi söyleyeyim; karikatürleri gördüm; neredeyse hepsinin kaba, sığ ve zekâ ürünü olmaktan uzak şeyler olması dikkatimi çekti. Karikatüristler, "Müslümanları nasıl kızdırırız" varsayımıyla masaya oturup hayâlhânelerini kurcalamışlar ama sonuçta ben bir Müslüman ferd-i vahid olarak kendimi, inançlarımı, peygamberimi hakarete uğramış gibi hissetmedim.

Sebebi basitlikti; menfi mânâda basitlik. Adamların çizdiği şeyler, bizden çok kendilerini tarif ediyor; zihinlerinin en kirli yerinde hâlâ o bilinen oryantalist önyargılarla mülemmâ teşbihler. Onlara hissettirmek gereken şey, yaptıkları şeyin lüzumsuzluğu yanında pek primitif bir sanat ve espri anlayışında kalmış olmalarıdır.

Meselâ bir Müslüman karikatüriste, "otur falanca dinin peygamberi hakkında aleyhtar bir şeyler çiz" diye ricada bulunup, üstüne de 100 küsür dolar sıkıştırsanız, onun hayâlhanesi asla böyle bir kabalığa ve sığlığa yardımcı olmayacaktır. "Bizde dinine dahleden çıkmaz" demiyorum, ölçüm şu; bu kadar iptidai nükteler üreten bir karikatüriste, zagon itibarıyla en liberal medya patronu bile kolay iş vermez.

Basit ama hatırlanması çok elzem bir nükte: Biz, dini eğitim verirken başka inançlara hakareti öğretmiyoruz, bizim kültür altyapımızda böyle bir hezeliyatı destekleyecek altyapı malzemesi bulunmuyor. Bırakınız semavi dinleri, iptidai putperest akidelerini ve kutsallarını bile aşağılamıyoruz. Önemlidir, çok önemlidir.

Tekrar ediyorum; ben kendimi ve akîdemi incinmiş hissetmedim; herkes aynı fikirde olmayabilir ve saygıyla karşılarım. Benimki biraz "estet" tavrı galiba. Bizim karikatürist takımının haylicesi -hafif tâbirle- Hümanist takılırlar, yani dünya görüşü itibarıyla Danimarkalı meslektaşlarıyla üç aşağı beş yukarı hemâhenk sayılırlar ama bizde inananı-inanmayanı ile böyle sıradan imaj ve esprilerle bir başka dinin kutsalına dahletmeye kalkışan biri çıkmaz; Kültürel kod farkı işte bu. Asıl önemlisi bizimkilerin espri anlayışı onlardan kat be kat yüksektir.

Konuya bu açıdan yaklaşamadık; çünkü karikatürlerin ne menem şeyler olduğunu hâlâ çoğumuz bilmiyor. Onlara şöyle bir mesaj verebilseydik, herhalde elçilik yakmaktan daha yakıcı bir tepki vermiş olurduk gibime geliyor:

  • Evet anafikri itibarıyla çirkin ve iptidai şeyler ama bu karikatürleri ciddiye almamızı beklemeyin; en azından sanat dili itibarıyla sıradan, espri itibarıyla kaba çizgiler bunlar. Resmen hayal kırıklığına uğramış durumdayız. Psikolojik destek ve tedavi isterseniz yardımcı olabiliriz.

Bunlar sadece anlamı itibarıyla, tekniği itibarıyla, taşıdıkları sanat değeri itibarıyla kötü karikatürler; ciddiye almak tenezzül meselesidir. Onları ancak böyle bir tepki şaşkınlığa uğratır, hattâ sersemletirdi. Vurgulamak istediğim mânâ budur. İslâm âlemi, yazarıyla, çizeriyle, entellektüeli, politikacısı ile "ezber bozucu" bir hamle üstünlüğü sergileyemiyor. Nihai çare olarak karnına dinamit bağlayıp tekbir getirerek kalabalıkların içine giren "canlı bomba" tepkisi, o ân için olsa bile inisiyatifi ele geçirmek mânâsına gelmiyor; elçilik binasını ateşe vermek hiç değil.

Bir sinir harbinde galebe etmek için sinirleriniz çelik gibi olmalı; rakib ne yapacağınızı önceden kestiriyorsa dövüşmenin de faydası yoktur.