Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Tarihi yazanlar kim olursa olsun, okuyanlar sıradan insanlardır ve geçmiş hakkında verilen hüküm sıradan insanların eseridir. Şimdiki zaman içinde hadiseleri anlamaya çalışırken bir haber sağanağı altında kaldığımız için parça kalabalığından bütünü fark edemediğimiz oluyor.

'Amerika Irak'ta ne yapmak istiyor?' diye düşündüğümüzde aklımıza gelen sıradan ihtimâlleri fazlasıyla basit bulduğumuz için çoğu kere göz ardı ediyoruz. 'Petrol mü, ne ihtiyacı var canım; terör korkusu hiç olamaz. Acaba Çin'e, Maçin'e, İran'a, Rusya'ya, Hindistan'a gözdağı mı vermek istiyor; bak bu olabilir işte' Böyle şeyler işte; strateji uzmanları aklımıza gelen alelâde fikirleri daha usturuplu şekilde ifade edebiliyorlar ama netice itibariyle şu Irak krizi, bütün insanlığı şaşırtacak derecede beklenmeyen sonuçlar doğuracak değildir. Gelecek kuşakların sıradan insanları, 'Amerika 2003'ün ilk aylarında Irak'a şunun için saldırdı' bilgisini okurken, 'vay canına' demeyeceklerdir.

Bu durumda 'Amerika ne yapmak istiyor?' sualine hepimiz cevap bulabiliriz; büyük ihtimâlle yukarda sıralanan şıklardan başka bir şey düşünmediklerinden emin olabilirsiniz. Bu kadar patırtının, bunca krizin, daha şimdiden milyarlarca doları bulan hazırlık masraflarının nihai maksadı, bizim havsalamıza sığmayacak ince ve girift hesaplar olamaz. İnsanoğlu tarihin bilinen zamanlarından bu yana hep sıradan, anlaşılır ve basit sebepler yüzünden savaştılar; yine öyle olacak.

Savaşlar genellikle sonuçlarıyla hatırlanırlar, ne var ki sebepleri hatırlanmaya değmeyecek kadar berbattır ve bir savaş mevcutsa en azından çatışan taraflardan biri açısından o savaş dünyanın en haklı, en kutsal mücadelesi olarak nitelenmiştir; tabii, sebebi ne olursa olsun her savaşın sonraya ertelenmiş bir intikam duygusu, bir rövanş arzusu ürettiğini de hesaba katmak gerek. Netice itibariyle bilgi toplumu safhasına ulaşmak, genlere takkeyi ters giydirmek, mikroteknolojide bütün dünyaya nal toplatmak bir şey ifade etmiyor; çok gelişmişi de az gelişmişi de savaşın nasıl bir 'insanlık klasiği' olduğunu biliyor ve hesaplarını ona göre yapıyorlar. Dünyanın en büyük silahlı gücü olmanın şöyle bir kötülüğü var; zayıf devletler kendilerini korumak için silahlanabilirler ama güçlüler en azından hegemonyalarının devamı için silahlı kuvvet bulundururlar ve uzun barış dönemleri, silahlanma için harcanan müthiş miktarlardaki maddi kaynağın için için iltihaplanmasına yol açar. Silahınız varsa ve kullanabilecek, hatta herkesi vurabilecek durumda iseniz silah kullanmaktan kaçınmanız hiç de 'mantıklı' olmayacaktır. 'Mantıklı görünebilir ama asla ahlâkî değildir' itirazının geçerliği yoktur. Güç gibi paranın da haddinden fazla miktarı, bulundurulduğu yeri dejenere eder ve bozar. Gözlerimizi kısarak ana hatları kavramaya çalıştığımızda beliren manzara işte budur.

Yirmi gün önce bu sütunlarda bir tahminde bulunmuş, 'ABD bu günlerde vizyona bir kaset sokar ve herkesi ikna etmeye kalkışır' demiştim; onların hayal gücü benimkinden daha fukara çıktı ve Usame bin Ladin'in ağzından bir 'Casus belli= savaş sebebi' kaseti yayınladılar ve hemen ardından kendi kamuoylarını ısıtmak için Washington semalarına savaş uçaklarını devriye uçuşuna geçirdiler. Bize komik görünebilir ama Amerikan kamuoyu çoktan 'sığınaklara koşalım' psikolojisine kapıldı bile.

Amerika, 'ma'şeri vicdan' veya müşterek akıl dediğimiz kritere göre bu krizi akıllıca yönetemiyor gibi bir görüntü veriyor: Sudan bahaneler, gülünç gerekçeler, bir kaşık suda köpürtülen diplomatik buhranlar kimseye ciddi gelmiyor ama gariptir ki adım adım savaşa yaklaşmaktayız. Gelecek kuşaklar başta Mr. Bush olmak üzere Amerikan savaş kurmaylarının zekâsından ne kadar şüpheye düşecek olsalar da bu gereksiz ve haksız savaş yakın bir tarihte kopacak. Amerika, bu kirli savaşın karşılığını kısa vadede olmasa da on yıllarla ifade edilebilecek orta vadede ödemeye mahkûmdur; kayıpları, 'Amerikan hayat tarzı'nın, hukuk ve hükümet sisteminin çöküşü cinsinden bir bedel olacaktır. Bugün için bir önsezi, iki kere iki dört cinsinden isbatı mümkün olmayan bir kehanet gibi görünebilir; belki başka bir yazının konusu olabilecek bir vakıa var ortada: Görünen köy kılavuz istemez ve ABD, 'emperyal racon'a bu kadar ucuz muhalefette bulunmanın faturasını mutlaka önünde görecektir.

ABD çok güçlü olabilir; ama ne zulmün binâsı olur ne de tarih affeder!