Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Ergenekon yargılamaları hakkındaki tutumu çok dikkat çekici. Kılıçdaroğlu, yargı sürecinin selâmeti üzerinde tesir yapacağını bile bile mahkemeye açık eleştiriler yöneltiyor, hatta ironik göndermelerde bulunmaktan çekinmiyor.

Şu sözleri, herhangi bir vatandaş söylese kanun nazarında başı ağrır, en azından ana muhalefetin en yetkili sözcüsü sıfatıyla güvenilirliğine şüphe düşürürdü; şöyle diyor, “Espri olarak Silivri’ye toplama kampı diyordum. Ama bundan sonra ‘Silivri Akademisi’ diyeceğim; çünkü orada akademisyenler var. Son derece değerli hocalar var. Eski rektörler var. Bilim insanından yararlanmak gerekirken, onları hapislerde çürütmenin akılla, mantıkla, demokrasiyle, özgürlükle bağdaşır bir tarafı yoktur. Türkiye çağdaş bir ülke olacaksa, cezaevlerinde bilim adamı olmamalı. Onlar bizim çocuklarımızı yetiştirmeli. Onlar ülkemizin geleceği için önemli bir teminattır.”

Silivri’de yargılanan kişilerin usûl hukukuna göre birer “Sanık” olduğunu hatırlamalıyız. Sanıklar, haklarındaki mahkeme kararı kesinleşinceye kadar “Beraat-i zimmet” durumunda bulunur, yani mâsum addolunurlar. Ne var ki beraat-i zimmet hâli, sanıkların suçlu oldukları anlamına gelmeyeceği gibi mutlak mâsumiyetlerine de karîne sayılmaz. Zaten Kılıçdaroğlu, beraat-i zimmet kavramının gölgesine sığınarak sanıkların suçsuzluğuna inandığını söylemiyor; daha kesin bir ifade ile mahkemenin adaletsizliğini ileri sürüyor. Bir süre önce de Ergenekon iddianamesinin çöktüğünü, Silivri’dekinin bizim anladığımız mânâda bir yargı olmadığını, sanıkla hâkimler arasında sanki kan davası bulunduğunu iddia etmişti. Onun, “Hani nerede Ergenekon, gidip üye olacağım” cümlesi hâlâ hâfızalarda; ayrıca yargının hükümet güdümünde olduğu yolundaki sözleri de öyle.

Dikkat çekici olan husus şu: Sayın Kılıçdaroğlu, Ergenekon duruşmaları söz konusu olduğunda kendine mahsus itidal ve soğukkanlılığını kaybediyor, tavizsiz, bükülmez bir taraftar haline geliyor. Hırçınlaşıyor, mahkeme heyetini suçluyor, hükümeti, yargıyı güdülemekle itham ediyor ve sanıkların sütten çıkmış kadar mâsum olduklarını temin ediyor.

Acaba -her ne kadar ciddiyetine inanmadığını söylese de- iddianameyi okumuş mudur? Sanıkları, tamamına yüzde yüz kefil olacak derecede tanıyıp güvenmekte midir? İktidarın en güçlü adayı durumundaki bir partinin liderini, politik geleceğini rehin bırakacak derecede bu davada taraf haline getiren saik ne olabilir?

Aklî görünmüyor; Kılıçdaroğlu hiçbir ihtiyaç payı bırakmaksızın kesin tavır alıyor; bu radikal tutumunun, belki çok yakın bir gelecekte onun siyasi geleceğini etkilemesi büyük ihtimâldir ve Kılıçdaroğlu, her ne kadar siyâsî hayatın en tücrübeli isimlerinden biri olmasa da üstlendiği Ergenekon kefâletinin risklerini hesaplayacak kadar akıl adamı olsa gerektir.

Anlaşılmayan, yerine oturmayan bir şeyler var bu kesin tavır alışta; muhtemelen parti içi gelişmelerle ilgili olabilir. Olup bitenlerdeki tutarsızlık, CHP ile Ergenekon sanıkları arasında eski bir ahitleşmenin varlığı şüphesiyle izah edilebilir fakat delili olmadığı için üzerinde fikir yürütmek doğru olmaz; bunun haricinde ikna edici bir izah var mıdır?

CHP Genel Başkanı, hiç ummadığı bir dönemde boş bulduğu liderlik koltuğunu, bana hiç de inandırıcı gelmeyen romantik ve hissî sebeplerle riske sokuyor. Bu süreçten zararla çıkması çok büyük ihtimâldir; kârlı çıkabilmesi ise mümkün görünmüyor; acaba, atıldığı bu büyük riskte kendisine çok kârlı çıkacağını garanti eden birileri mi var?

Nihai tahlilde Sayın Kılıç-daroğlu’nun kendi kararıdır; risk üstlenen kârını da zararını da şahsen karşılamak durumunda fakat ana muhalefet liderinin bu kadar romantik ve hissî davranabildiği bir vasat, ülkenin demokratik kültürü için hiç de hoş bir durum sayılmaz. Kılıçdaroğlu, ana muhalefet liderliği koltuğunu doldurmakta yetersiz kaldı. İşte bu açıdan mesele, sadece CHP’nin iç işi olmakla kalmıyor, genç demokrasimizin denge sisteminde vahim bir ârızaya işaret ediyor.

Bakalım, yakın gelecekte tarihçiler, bu anlamsız Ergenekon muhabbetinin gerçek sebeplerini nasıl irdeleyecek; yaşayan görür.