Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Şu içki ruhsatı haberlerini takip ediyorsunuz değil mi; takip etmenize gerek yok aslında, "haber" sizi takip ediyor.

İletişim fakültelerinde okutulup incelenecek türden bir haber operasyonu ile karşı karşıyayız; yüksek lisans tezi bile olur, başlığını görebiliyorum: "Gazetecinin 'haberi inşa' fonksiyonu: AKP'li belediyelerin içki ruhsatına yaklaşımı çerçevesinde bir örnek olay incelemesi"

Çarşıda, pazarda, kırda, bayırda böyle bir mesele yok ey ahali; içki tüketilen yerlerden pek haberim olmaz, "Şarabın her şeyini bilirim, tadını bilmem" diyenlerden de değilim ama o mekânlarda da bu kabilden bir sızlanma yükseldiğini sanmıyorum.

Gönül Akkor'un o unutulmaz şarkısında söylediği gibi, "Gelen içiyor, giden içiyor / Duyan içiyor gören içiyor, geçen içiyor"

İçen içiyor kardeşim, ehl-i keyf diliyle âfiyet olsun!

Bu arada İçişleri Bakanlığı'nın yayınladığı genelge, neredeyse bir aydan beri Doğan Medya Grubu'nun dikkat çekmek için uğraştığı "içki yasağı" vehmini âdeta tasdik eden kuvvetli bir tesir yaptı. Neticede Bild gazetesinin bile diline düşmeyi başardık. E, o kadar sistematik ihbar gayretinin bir yerde netice vermesi beklenirdi.

Bundan sonra ne olacak?

Hiçbir şey olmayacak; İçişleri Bakanı iki gün önce duruma vuzuh kazandırdı zaten. Her şey eskisi gibi, hatta eskisinden daha güzel ve rahat cereyan edecek. Gönül Akkor'un o unutulmaz şarkısında söylediği gibi "gelen içecek giden içecek / İsteyen içecek, istemeyen içmeyecek"

Genelge meselesi, iktidarın beceriksizlik hanesine yazılacak ve dırı bırı krizleri yönetmekte ne kadar zaafiyet gösterdiği bir kenara kaydedilecek. Bu arada Doğan Medya Grubu habercilerinin "fikr-i takib" kavramına gösterdiği hassasiyetin altı çizilecek, "adamlar olmadık yerden haber çıkarıyorlar kardeşim, helâl olsun" denilecek.

Önümüz mübârek yılbaşı, yine bazı gazetelerimiz haftasonu ve sair eklerinde şarabın hazmettirici, biranın besleyici, votkanın mikrop kırıcı, viskinin tembih edici şifâlı etkileri üzerine inandırıcı ve bilimsel dosyalar hazırlayıp kenarına köşesine aldıkları sektörel reklâmlarla köşe olacaklar. Sahte rakı imâlathaneleri, yılbaşı bereketinden istifade etmek için kırsalda zulaladıkları derme çatma atelyelerinde tam gün mesai yapıp, muhtemel müşterilerini zehirleyecekler.

Birtakım dinozor köşe yazarları, içki serbestîsinin çağdaş -ve elbette laik- hayat tarzı ile nasıl derûnî ve hayâtî münasebetler içinde bulunduğuna dair yazılar döktürmeye devam edecekler.

İçki satma ruhsatını haiz bakkallar, büfeler eskiden olduğu gibi yine mahalle aralarında makarna, salça, şehriye, ekmek yanında ithal ve yerli -birbirinden câzip promosyonlarla teşvik edilmiş- her nevi hafif ve sert içkiyi satacaklar. Süpermarketler ise kredi kartına bilmemkaç taksit vadeli seçeneklerle dileyen müşterilerine istedikleri müskiratı arz etmeye devam edecekler.

Zaten öyleydi yine öyle olacak; belki bu arada gençliğin içkiyle tanışma yaşı biraz daha aşağı düşecek, ülke çapında tüketilen toplam içki miktarında hatırı sayılır gelişmeler kaydedilecek.

Bazı Avrupa ülkelerinin içki satışına getirdiği kayıtlamalar yine görmezden gelinecek ve onların nasıl olup da "çağdaş hayat"ın gerisinde kalabildiği merak edilse de kat'iyyen dillendirilmeyecek.

Aklı başında tıp adamları yine, "aman içkiden uzak durun" diye ikazda bulunurken, televizyon dizilerinde, filmlerde, gazetelerde, dergilerde örtülü içki reklâmları alabildiğine devam edecek. Televizyon habercileri, içkiliyken araba kullanan sarhoş sürücüleri çevirme tuzağında enseleyip komik sahneler görüntüleyecekler, biz de güleceğiz.

Her şey eskisi gibi olacak; hiçbir şey değişmeyecek.

Gönül Akkor'un o unutulmaz şarkısında söylediği gibi "gelen içecek giden içecek / İsteyen içecek, istemeyen içmeyecek"

Konuştuğumuz ise yanımıza kâr kalacak!