Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Hrant Dink'in kalleşçe katledilmesi Türkiye'yi ayağa kaldırdı; sarstı ve üzdü; bu cinayete "oh olsun" diyen bir ferd-i vâhit çıkacağını zannetmem. Bu, çok önemli ve müspet bir nottur, sağduyunun ortak tepkisidir.

Bir başka önemli husus, cinayetten sonra birilerinin ortalığa atılıp, "cinayeti filancalar işledi, kahrolsunlar" diye alelacele adres göstermeye kalkışmamasıydı. İstisnâsız herkes hadiseyi kınadı ve teessürünü seslendirdi.

Hrant Dink'i bir fikir şehidi olarak kabul ediyor ve hâtırasını saygıyla anıyoruz.

Onun Türkiye'yi terk etmemek konusundaki duygularını öğrenince canım acıdı. Sorgu suale uğramaksızın dünyanın her yerine âlâ-yı vâlâ ile kabul edilebilecek, dilediği her yerde kendine yeni bir hayat kuracak fırsatlara sahip bir insanın, "mezarım Türkiye'de olsun" diyebilmiş olması, vatanperverliğin, yerliliğin en bâriz işâretidir. Vatan millet deyince mangalda kül bırakmayan nicelerinin bir "yeşil kart" sahibi olmak için çaktırmadan didinip durduğu bir memlekette, bir ülkeyi bu kadar sevmek hafifsenecek mesele değil. Bizde aydın takımı, dara gelince, "yaşanmaz bu memlekette" çığlığını basıverir.

Ve mezarının Türkiye'de olmasını isteyenlerin, Türkiye hakkında -isterseniz hiç katılmayalım- fikir yürütmek, eleştiride bulunmak, dertlenmek ve eseflenmek hakkı da vardır.

Batı'daki Türk ve Türkiye aleyhtarı lobinin eline altın tepside eşsiz bir vesile sunuldu ve belki de bu süreç, şu menhus soykırım yasasının kabulü ile sonuçlanacaktır; bu noktadan sonra inanınız ki hiç önemi yok; yeter ki bizim Ermenilerimiz bu ülkede yaşamaktan ötürü gönül sancısına tutulmasınlar. Türkiye bizim ülkemiz; bizim olduğu kadar Ermenilerin de memleketi. Kâğıt üstünde mânâsız ve basmakalıp gibi görünen şu hükmü, zihinden kalbe indirerek fark edelim ve tekrarlayalım: Bizim Ermenilerimiz bu memlekette misafir, sığıntı, mülteci değil; tarihi kıdemin bir mânâsı varsa buralarda bizden daha kadîm millet Ermeniler. Yeryüzünde en yakın durdukları, en iyi anlaştıkları ve birbirlerini anlayabildikleri topluluk ise biziz.

Bunların ne önemi var; gayrına saygı duymayan kendine duyması gereken saygıyı öldürür; başkalarını önemsemeyen sevgi ne kadar da nobranca bir his ârızasıdır.

İnanç ve sair kimlikleri itibarıyla "bize" benzemeyenlere, hayati derecede ihtiyacımız olduğunu ne zaman fark edeceğiz? Senin kimliğin ve inancın benimkini çerçeveliyor, mânidar kılıyor, onun farkına varmamı sağlayan değerli bir kontrast teşkil ediyor; bu mânâda çok tekilleştik, lüzumundan fazla birbirimize benzer olduk. Belki o yüzden birbirimizi çok kolay incitebiliyor, kolaylıkla hain, faşist, satılmış, dinci, laikçi gibi ağır kelimelerle yıpratıyoruz. Herkesin Müslüman olduğu bir ülkede laiklik, yönetenlerle yönetilenlerin ait olduğu sınıfı belirlemeye yarayan bir parola haline geldi. Kâğıt üzerinden bakarsanız Osmanlı laik filân değildi; ama farklılıklar bugüne nazaran daha samimi bir tesâmuhla sindirilmekteydi. İlerlememiş, gerilemişiz. Tekilleşmek böyle bir şey işte: Bir elinle İslamizasyon siyaseti uygulayacaksın, öteki elinde laiklik kavramını toplumla devlet arasına bariyer gibi çekeceksin!..

Neticesi tekilleşmek; izolasyona uğramak. Hâli vakti yerinde bir okur-yazardan Schengen vizesi için istenen evrakın listesini biliyor musunuz; utanırsınız. Birbirimize revâ gördüklerimizi, zâhiren düşman bellediklerimiz revâ görmez bize.

Kederli ailesine, yakınlarına, sevenlerine ve Ermeni cemaatine samimi tâziyetlerimi sunuyorum.

Hrant Dink'i vuran kaatil iyi nişan almış; hepimizin canı yanıyor çünkü.