Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

"Özel sektörde niçin rüşvet, yolsuzluk, hortumculuk gibi yüz kızartıcı suçlar görülmez?" sualini, "hür teşebbüs erbâbı, ticaretin kurallarına göre hizmet ürettikleri için özel sektörde rüşvet anlamsızdır" cevabına bağlayıp, sözü "özellikle gümrükler bile özelleştirme kapsamına alınmalıdır" aşırılığına bağlamak olmaz.

Devletin ayakkabı imâli ile uğraşması artık mâkul karşılanmıyor ama dünyanın her yerinde gümrükler, kamu otoritesinin görünür hale geldiği yerlerin başında gelir. "Özel sektörde niçin rüşvet söz konusu olmuyor?" sualinin, ancak rüşvetin nasıl önlenebileceği meselesi üzerinde kafa yorarken analize yarayan bir tarafı var: "Rüşvet, vatandaşların devletle muhatap olduğu esnada türeyen bir suç türüdür" tesbitini şu hükümle bağlayabiliriz; rüşvet, kamu gücünün kullanılması esnasında ortaya çıkıyorsa, çözümü de kamu gücüne aittir. Bu beylik tesbiti biraz daha açalım: Rüşvet bir devlet zaafıdır.

Edirne Kapıkule'deki tutuklu sayısı, önceki günün rakamları ile 44'ü gümrük muhafaza memuru, 19'u polis olmak üzere 63 kişiye ulaştı. Evvelki operasyonlara göre bu defa işin hayli ciddi tutulduğu anlaşılıyor; normal şartlar altında 63 kamu görevlisinin suç töhmetiyle tutuklanması muazzam bir skandaldır ve o kurumda bir şeylerin nasıl çürüdüğü, kokuştuğunu, hatta rezaletin geleneksel hale gelerek kireçlendiği gösterir; ne var ki Kapıkule'de veya bir başka gümrük kapısında rüşvetçi memurların yakalanması, kamuoyunda meselâ müthiş bir rezâlet tesiri yapmıyor. Sıradan vatandaşın tepkisi şudur: "Hangi dağda kurt ölmüş ki, Kapıkule'de kurulu rüşvet şebekesine birileri ilişmeye karar vermiş?" Bir sonraki tahmin ve beklenti ise şöyledir; "Haftaya kalmaz, yine işler eski hâline döner".

Bu hepimize sıradan gibi görünen ama öteki ucu hazmedilmesi mümkün olmayan boyutlara bulaşabilen bir ön yargıdır: Kapıkule'de görev yapmış ve yapmakta olan her kamu görevlisinin ardından mânidar imâlarda bulunulması, başlıbaşına vahim ve çok yaralayıcı bir önyargıdır. Daha da beterini, gümrük kapılarında rüşvetsiz bir düzen kurulabileceğine duyulan müşterek güvensizlik hissi teşkil ediyor. Gümrüklerdeki otorite zaafı, sıradan ve ârızî değil, sürekli bir tabiat arzediyor, o yüzden bu rezâlet doğrudan devletin meşruluğunu ilgilendiren boyutlarda tecelli ediyor. "Efendim vatandaş duyarlı olsun, rüşvet isteyenleri ihbar etsin"le olmaz. Gümrük kapısı denilen yerlerde işi olan vatandaşın zaman esnekliği neredeyse sıfırdır; işini bir an evvel görecek ve gidecek. Kimse, isbatı hayli şüpheli bir iddianın sahibi olarak bir gümrük kapısında birkaç gün beklemeyi göze alamaz.

Halli asla mümkün olmayan, imkânsız bir ıslahattan mı bahsediyoruz; hayır! Gözaltındaki gümrük görevlilerinin ifadelerini okuyan herkes, gümrüklerde bir daha asla rüşvet kelâmı edilmemesi için evvelemirde nelerin yapılması gerektiğini anlayabilir. Belki genel müdürlüğün arşivinde, rüşvetin kapılarda sona erdirilmesi için kaleme alınmış proje teklifleri de vardır; yani olağanüstü ve şimdiye kadar hiç duyulmamış bir çözüm gerekmiyordur belki de. Günlük rüşvet hasılatı hesaplamasının 18 dakika sürdüğü, bazı memurların alenen cinsi tacizde bulunmayı bile rüşvet tarifesine aldıkları bir yerde pek çok şey dibe vurmuş demektir. Yıkıntıların üzerinde yeni inşaat kurmak daha kolaydır çünkü.

Operasyonun ne kadar ciddiye alındığı, işin kapsamından ve nerelere kadar uzanabildiğinden belli olur. Meselenin kapsamı, sadece kapılarda fiili görev yapan memurlarla sınırlı kalacak olursa, kamuoyuna yönelik bir gösteri ile işin kapatılacağını rahatlıkla tahmin edebiliriz çünkü kamuoyu birkaç gün içinde dikkatini başka bir konuya yöneltecek ve Kapıkule rezaleti de sadece basın kuruluşlarının "fikr-i takib"e sahip haber editörlerinin titizliğine kalacaktır.

Süreci dikkat ve ilgiyle takip etmeliyiz.