Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Bir Rum delikanlı oturup kendi kafasınca bir klip yapıp Youtube adlı internet sitesine koymuş. Klip çirkin, esprisiz, tahrik edici, kabul ama neticede Yunan halkının ve hükümetinin görüşünü aksettirmiyor.

İsteyen herkes kendi görüntülerini, fikirlerini, tercihlerini bu veya benzeri sitelerde yayınlayıp duruyor zaten; sadece bir "tık" uzağınızda. O zaman mesele şurada; yerkürenin dört bir yanına dağılmış internet kullanıcılarının ağzına torba geçirip bütün vaktimizi ve emeğimizi protesto veya karşı eylemlerle mi geçireceğiz, yoksa "kem söz sahibine aittir" deyip geçecek miyiz?

Ciddiye alınması, cevap verilmesi gereken şeyler vardır, fakat şu Rum delikanlının yaptığı çocukluğu ciddiye almamız gerekmiyor bana göre. Nitekim Türkiye, bu klibin varlığını, birkaç gazetemizin yaptığı yayından öğrendi. Önceki günün tarihini taşıyan bu gazetelerden birinde gördüm haberi; merak edip buldum. Sonra bu klibe cevap diye bizim delikanlıların yaptığı anti-klipleri ve bu kliplerin altına yazılan yorumlardan da haberdar oldum. Küfürün, hem de en galiz, çirkin küfürün, hakaretin bini bir paraya gidiyor ve bu "yerli" tepkilerin en hafifi, bilcümle Yunanlıların homoseksüel olduklarından başlamakta. Bir cahilin kuyuya attığı küçücük bir taşı, bizim cahiller ciddiye alıp daha ağır ve galiz hakaretlerle çoğaltıyorlar.

Tüylerim ürperdi desem yeridir.

"Âlâmını kalbinde tutup kimseye açma / Zira elemin zikri de başka elemdir" beytinin inceliğinden kimsenin haberi yok. Bazı ayıplar vardır ki onları ıslah etmenin yolu, üzerine mercek tutup büyüterek herkese duyurmak değil, çoğu kere görmezden gelmek, daha doğrusu henüz ferdiyet safhasında iken tecrid etmektir. Mesela evlatlarının hatâlarına ebeveynler böyle yaklaşırlar, elâleme duyurmazlar, onlara bir "sürçme" aralığı, biraz saçmalama hakkı tanırlar.

Hakarete tepki gösterilir, bazı hallerde hakareti görmezden gelmek izzeti örseler ama bu durum öyle hallerden değil. Mesela bizim cahillerden biri de, sırf Rumları kızdırmak, öfkeden çıldırtmak için aynı siteye, vaktiyle Yeşil Hat üzerindeki bayrak direğine tırmanan Rum delikanlısının vurulmasını gösteren videoyu koymuş. Doğru mudur, tasvib edilebilir mi? Gazetecilik ve habercilik ilkeleri deyince hindi gibi kabaran bu gazeteler (siz bilirsiniz kimler olduğunu), sırf üç-beş bin fazla tiraj alacağız diye bu gibi çocukça hezeyanları büyütüp manşetlere taşımanın otokritiğini yapmaya niçin yanaşmazlar?

(Haber kaynağını fâş etmemenizi saygıyla karşılarız; peki, eften-püften meseleleri gündeme getirip milleti haberdar ederek çoluk çocuğu kışkırtmak doğru haberciliğin neresinde yazıyor; şunu da bir analiz etsenize üstad?)

"İyi de hırsızın hiç mi suçu yok?" diye pofurdanmayacaksınız; onlar çocuk (belki de Türk-Yunan ilişkilerini kıldan-tüyden meselelerle krize sokmakla görevli istihbarat ajanları!); böyle tahrikleri etkisiz hâle getirmenin çaresi, sistematik ve ciddi bir veche taşımadıkça kem sözü sahibi ile baş başa bırakmak. İşte bu yüzden o cahil Rum delikanlısı kadar, bizim cahil delikanlılar da kınanmayı hak ediyor diyeceğim ama asıl kınanması gereken bunlar değil: Bilmemneden tayyare gerekçelerle uluslararası kriz yaratıp sonra "Arslan Cinotri" edâlarıyla Türkiye, Türklük avukatlığına soyunan medya tellâlları.

Adam dünyanın bilmem hangi köşesinde eline bir klavye geçirip, dandik bir isim ve adres kullanarak rûhunda ne kadar zehir varsa eleştiri diye boca ediyor; yapacağınız bir şey yok. Silip geçiyorsunuz; internet işte böyle bir hürlük sunuyor herkese. Şuuraltı ifrâzatı. İnsanlık tarihinde yeni bir merhale; aydınlanmanın yeni ufku vesaire...

...

Yunanistan'a savaş açacaksak lâfı dolandırıp durmayınız arkadaşlar; vaktinde söyleyiniz ki eve bulgur, makarna, mum vs. depolayalım!