Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Kovboy filmlerinde çok seyretmişizdir; hapisteki zanlıyı koruyan Sherrif'in "Office"i, ellerinde kazma kürek, tüfek ve ip taşıyan öfkeli bir kalabalık tarafından basılır ve,

-Hey Şerif, o pisliği bize ver de icabına bakalım diye homurdanırlar. Eğer kasabanın şerifi "esas oğlan" ise, bu linç talebine şöyle cevap verir:

-Hemen evlerinize dönün; zanlı yargılanacaktır ve o güne kadar zanlıya dokunmaya kalkışan beni karşısında bulur!

Bu beylik sahne klişesi, Amerikan medeniyetinin en güçlü ve en zayıf tarafı. Yüksek teknoloji bir milleti medenî kılmaya yetmez. Medeniyetin tek evrensel kriteri adâlettir ve adâlet bir kere tesis edilmekle bile hedefe varılmış sayılmaz. Amerika'nın vahşi Batı'sında kahraman şeriflerin veya altın kalpli çete reislerinin adâlet dağıttığı XIX. yüzyıl başlarından bugüne kadar, daima ve en küçük hadisede bile adâlet prensibi koruyup kollamak gerekir.

Amerika, kendi teröristini ararken ince eleyip sık dokumayacağını dünyaya duyurdu. Şimdi Bin Ladin ismindeki eski ajanını cezalandırmak için dünyanın en fakir ve perişan ülkelerinden birine, Afganistan'a geniş çaplı bir intikam savaşı açmaya hazırlanıyor. Suçlu olarak Usame Bin Ladin ismi üzerinde karar kılınmış olmasında ne kadar isabet vardır; bunu bilmiyoruz lakin herkesin bilip de yüksek sesle tekrarlamaktan çekindiği gerçek, ABD'nin, vaktiyle bizzat kendisi tarafından koymuş olduğu evrensel hukuk prensiplerini kulak ardı ettiğidir. Öyle anlaşılıyor ki Bin Ladin hakkındaki hüküm çoktan verilmiştir ve yargı kararı sonradan gelecektir.

Şu bizim teröristbaşı'nın Rusya'dan İtalya'ya, oradan Kenya'ya fink attığı günlerde Türkiye, kendi teröristine karşı bugün ABD'nin Bin Ladin'e yaptığı muameleyi yapabilir miydi dersiniz? Aradaki çifte standart korkunç. Doğrudan ve dolaylı olarak 30 bin kişinin ölümünden sorumlu tuttuğumuz Apo, İmralı Adası'ndaki AB normlarına uygun hapishanede beyler gibi yatarak gününü dolduruyor; bu adam muhakeme edilirken neredeyse Çin ü Maçin'den bile rutubetten nem kapacak kadar hassas gözlemciler akınına uğradı Türkiye. Apo'yla Bin Ladin arasındaki fark, yol açtıkları cinayetin farklı zaman dilimlerine yayılmasından ibaret. Eğer doğruysa Bin Ladin, otuz bin Amerikalı'yı yarım saatte katletti; bizim teröristbaşı ise on beş senede.

Demokrasilerin en zayıf tarafı, yani "Aşil topuğu" kamuoyu. Öyle anlaşılıyor ki ABD, sırf öfkeli Amerikan kamuoyunu teskin etmek için bir kere daha kendi hukuk standartlarını çiğneyerek bir adâletsiz şiddet gösterisi yapmaya kararlıdır; bu kararın esasen dünya kamuoyunda çok kuvvetli bir inanç halinde yaşayan Amerikan aleyhtarlığını daha keskinleştireceğinden şüphe edilmez. Amerika, işte bu yaygın "hınç"ı hafife almakla çok büyük ölçüde stratejik hata yapıyor. İkiz kule felaketinin ilk işitildiği dakikalarda dünya kamuoyu, yaşadığı büyük şaşkınlık ve ürküntüyle birlikte, Amerika'ya karşı şuur altında birikmiş nefretin su üstüne çıktığını da hissetti. Bu nokta önemli! Felaketin büyüklüğü anlaşıldıktan sonradır ki Amerikan kibirine ve mağrurluğuna beslenen hınç, yerini samimi bir üzüntüye terk etti. Bu kısa süreli hınç patlaması, bugün yanlış kararlarla daha uzun süreli ve kalıcı hale getiriliyor galiba.

Amerikalıların, Amerika'da olup biteni bir "evrensel mesele" gibi görmeyi artık terk etmesi gerekiyor; onlar NBA ligine dünya şampiyonası adını verebilirler ama Amerika'nın içinde cereyan eden terör hadisesini "global bir tehdit ve tehlike" şeklinde algılamaya hakları yok. İşte bu kritik noktanın kaçırılması halinde ABD, ayağına kadar gelmiş bulunan gerçekten büyük ve medeni bir organizasyon olmak şansını tepmiş olur. Bütün yeryüzünü, Amerikan çıkarlarının takip edilmesi için egemenliklerine terk edilmiş bir serbest bölge gibi görmek, orta vadede anti Amerikan duyguları bilemekten başka işe yaramaz.

Amerika şimdi gerçekten büyük olmak fırsatıyla baş başa ve bu fırsatı çiğnemek için hazırlık yapmakta. Kendi uçağına sahip çıkamayan istihbarat gücü, Amerika'ya bu nükteyi hatırlatacak kadar zihin selametine sahip midir?

Zannetmiyorum.