Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

<img src="http://ahmetturanalkan.net/wp-content/uploads/namaz.jpg" title="Metroda Namaz" alt="Metroda Namaz" align="right" />"Ben iş yerime yakın olmasından dolayı genelde Cumaları mezkûr koridorlarda kılarım. Cemaatin kahir ekseriyetini de zaten metro esnafı oluşturmakta. Esnaf ezan okunmasına ramak kala ellerindeki plastik hasırlarla birden beliriverirler koridorlarda.

O plastik hasırlar cemaatin nazarında aniden ziynetleşir. O demlerde plastik hasırlardan bir seccâdelik yer bulabilen, Boğaz'dan bir yalı almışçasına mesut olur. Hasırlar gelişigüzel serilmez koridorlara. Koridorların asıl sahibi olan metro yolcuları için koridorun yarısı daima yaya trafiğine açık bırakılır. Bu tatlı telaş en ziyade yarım saat sürer koridorlarda. Akabinde ne gürültü ne de patırtı her şey eskisi gibi olmakta hiç zorlanmaz."


Efendim, yukardaki satırlar bir okuyucu mektubundan alındı. Mevzu, Ankara'nın göbeği Kızılay'ın metro istasyonunda, tam da Cuma vakitleri meydana gelen yarım saatlik bir hâdise. Anladığım kadarıyla Kızılay metrosunda bir küçük mescid bulunmakta imiş, ancak Cuma namazında cemaat aniden fazlalaşıverdiği için, saflar yolculara tahsis edilen koridorlara kadar genişleyiveriyormuş.

(Şekil A'da da görülüyor zaten vaziyet)

Büyük şehirlerde yaşayanlar, Cuma vakitlerine mahsus bu kaldırım cemaatini çok görmüşler, hatta saflarına bile katılmışlardır. Taşrada bu gibi haller pek görülmez, nâdiren cemaat câmii avlusuna taşar ve yine plastik hasırlar elden ele geçirilerek vaktin hakkı ödenir, mesele biter.

Meseleyi mesele yapan iki gazetenin yaptığı haber. Posta gazetesi bu hadiseyi şöyle yansıtmış okuyucularına: "Ankara Metrosu'nun Kızılay istasyonundaki mescitte Cuma namazı kılmak isteyenler koridorlara taşıyor. Her Cuma yaşanan bu manzara, halkın metroya biniş ve inişlerinde sorun yaratıyor. (Buraya kadar hadise doğru değerlendirilmiş; film bundan sonra kopuyor ama) İstasyona sadece 600 metre uzaklıkta Avrupa'nın en büyük camisi olan Kocatepe Camii bulunuyor. 1 kilometre uzaklıkta yine büyük camilerden Maltepe Camii var. Ayrıca Kızılay çevresinde irili ufaklı onlarca mescid ve camii yer alıyor."

Haberin devamı var mı bilmiyorum; kupürdeki metin burada sona eriyor. Şimdi olayı sâkince değerlendirelim.

1- Metroda namaz, kabul edelim ki habercilik açısından iyi fotoğraf. İlginç, dikkat çekici haber.

2- Metro yolcuları için tahsis edilen yerin yarım saatliğine de olsa cemaat tarafından kullanılması, şık bir görüntü değil.

3- Lakin belli ki ortada bir zaruret var. Bu zaruretin giderilmesi için gazetenin gösterdiği çare (hatta sızlanma), pek çare sayılmaz. Vakit girdiğinde metrodaki bir adamın Kocatepe'ye ulaşması en az (o da koşmak suretiyle) 10 dakika alır. Kaldı ki o dakikalarda Kocatepe avlusuna kadar hınca hınç doludur. Maltepe Camii ise gazete muhabirinin zannettiği gibi büyük filan olmayıp metrodan Maltepe Camii'ne ulaşmak en az 20 dakika çeker.


Gelelim ikinci habere; bu haber Radikal'de yayınlanmış. Aynı fotoğrafın altındaki başlık şöyle: "Metroda namaz-şov".

Tam da "ameller niyetlere göredir" hükmünü doğrulayan bir yorum. Haberi yazan şahsa göre metroda Cuma kılanlar gösteri yapıyorlar.


Namazda şov deyince aklıma, o bildiğiniz ama bir kere daha tekrarlamaktan kendimi alamadığım o güzel nükte geliyor (Cevzî'nin Ahmaklar ve Gafiller Kitabı'ndan): Bedevinin biri namaz kılmaktaydı. Orada bulunanlar bedeviyi işaretle onu övmeye, cömertliğini ve salih sıfatlarını vasfetmeye başladılar. Namazda iken bu sözleri duyan Bedevi hemen namazı böldü ve o topluluğa dönerek, "ayrıca oruçlu olduğumu da bilin" dedi.

Benim bildiğim gösteri maksatlı namaz böyle olur. Yoksa her Cuma vakti birkaç yüz kişi kendi aralarında örgütlenip, "Bu cumayı yine mübarek Metro mescid-i şerifinde edâ edelim; laikler ortasından çatır çatır çatlasın" diye niyet etmiş olamazlar. Bu haberin altına "namaz-şov" yazmak, ancak "Cuma namazı"nın ve Cuma'nın hangi anlama geldiğini öğrenmek fırsatını bulamamış bir arkadaşın maksad-ı mahsusunu işaret eder ki, Allah rahmet eylesin, Cevzî'nin adı geçen eserinde, bu gibilerin hallerini izah eden nefis bir nükte daha gördüm; nakletmeden geçersem içime derd olur.


(Fart-ı zekâvetiyle meşhur Cuha adlı bir şahıstan bahsediliyor) Cuha, bir gün mescidden içeri girdi ve "burası neresidir" diye sordu. "Burası Cuma mescididir" dediklerinde ise "Allah Cuma'ya rahmet etsin, ne güzel mescid yaptırmış" dedi.


Gelelim çareye. Çare Ankara Müftülüğü'ndedir zira bir beldede hangi mekânlarda Cuma namazı kılınıp kılınmayacağını Müftülük makamı tayin eder. Günümüzde bu izin meselesine kimse aldırış etmemekte, bir göz odadan ibaret küçücük namazgâhlarda bile Cuma namazı kılındığı görülmektedir. Halbuki Cuma kılınacak mescidlerin taşıması gereken asgari şartlar vardır ki, onu erbâbı daha iyi bilir.

Bu husus, Cuma kültürünün inceliklerinden bir vasıftır ki çoğumuz bilmeyiz. O halde Ankara Müftülüğü'nün duruma el koyması, vaziyetin fıkhi vechesini aydınlatması, Cumayı sektirmemek için metroda namaz kılmayı göze alan vatandaşlarla o esnada metro koridorunu kullanmak ihtiyacındaki vatandaşlar arasında nahoş bir çatışmaya ve bu meyanda din kültürünün çeperleri, "bu yıl Hac mevsimi, yine Kurban bayramına rast geldi" civarlarında gezinen gazetecilerin "namaz-şov" türünden saçmalıklarla cehalet sergilemelerine engel olması gerekmektedir.


Hiç unutmam, bunlardan biri vaktiyle "bilmemnerede toplu namaz" diye manşet atmıştı da, kupürü kesip duvara yapıştırarak aylarca girip çıkıp gülmüştük.