Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Kaide şudur; "herkes kendi işine bakacak"; âmennâ! Lâkin yardımseverlik diye bir kavram var. Benimkisi bir nevi manşete koyacak cilâli lâf bulma sıkıntısına dûçar görünen bir gazetemize zihin açıcı, ufuk verici hatırlatmalarda bulunmaktan ibaret.

Belki haberiniz olmamıştır; Milliyet gazetesi son zamanlarda, "ne yapsam da irticâa meyl"i mahsus tarzında manşetler patlatsam" kabilinden arayışlar içine girmiş görünüyor. Meselâ geçen hafta helikopterden çekilmiş bir bina resmi vardı manşetinde; Baktım, bir cami var karede, altı da Kur'an kursuymuş! "Okuyucu anlamaz, iyi gazetecilik yapıp biraz bilgi verelim" endişesiyle haber mutfağında fotoğrafa birtakım kırmızı etiketler ilave edilmiş: "Burası yurt binası, burası Kur'an kursu, burası da filan dergi yazarlarının ofisi" denilmekte. Resmin üstünde iri puntolarla hedefin koordinatları veriliyor: "Burası Çamlıca kalesi"

I"nı"nı"nıın!

"Ee ne var bunda yani" diye haber metnini okuyoruz; efendim bina güvenlik kameraları ile korunuyor ve girişler turnikeyle yapılıyormuş! Vay canına demekten kendimi alamamıştım ki dünkü Milliyet'te dehşetengiz bir manşet daha görerek irkildim; tüylerim diken diken oldu!

Monopol diye karton üzerinde oynanan "kızma birader" tarzı bir borsa oyunu varmış; işte bu oyunun "dikkat!" "İslâmî" versiyonu çıkmışmış...

I"nı"nı"nıın!

Yahu ben bu oyunu hatırlıyorum, yeni değil ki, beş altı sene önce de vardı. Haber editörünün, o canhıraş "Puanı topla cennete git" manşetini niye patlattığını da anlamadım doğrusu; bundan böyle her çocuk oyunu Milliyet'e manşet mi olacak şimdi?

Sağolsun muhabir hanım "karşı tarafın" görüşünü bile almış; süslemiş, püslemiş, tam sayfalık bir haber malzemesi toplamış; spotları okuyunca benim güleceğim tuttu, meselâ "umre yaptınız 200 takva puanı kazandınız, oruç tuttunuz 150 puanı götürdünüz" tarzı şeyler, gülünmez de ne yapılır yani? Fakat editör gülmemizi değil, yine tüylerimizin diken diken olmasını ister bir tarzda ambalajlamış haberi.

Acıdım; dedim ki içimden, "yahu bunlar bizim içyüzümüzü bilmiyorlar; bilseler, yevmiye beş manşet patlatsalar bile bu malzeme bolluğunun altında ezilir giderlerdi! İşte bu tür hamiyyetperverâne saiklerle gazetenin "islâmî iskandal" tarzı haber kıtlığı çeken editörlerine "çaktırmadan" bir kaç tüyo sızdırmaya karar verdim.

Bilâder, islâmî monopol oyununa gelene kadar akşam olur; sizin bu memlekette kaç cami bulunduğundun haberiniz var mı? Üü"üf, her semtte en az bir tane, bazen birden fazla; altları da Kur'an kursu. Hepsinin helikopterden resmini çekmeye kalkışsanız PO'nun süper benzini yetişmez...

Dini kitaplar satan kitapçılara yolunuz uğrar mı ara sıra: "Dinimi Öğreniyorum, Namaz Hocası, Faydalı Dualar, Kadınlara Mahsus İlmihal"den başla, sahabelerin hayatlarını anlatan CD'lerden çık; i"na"nıl"maz kardeşim... Tesbihler, esanslar, hat levhaları, zikirmatikler, hacı takkeleri, Taliban şalvarları da cabası...

"İşte Taliban şalvarı satan irticâ yuvası" diye bir manşet hayâl ediyorum meselâ!

I"nı"nı"nıın!

Bitmedi, bunlar var ya bunlar, bazı apartman sitelerinin bodrum katlarını kaçak mescid yapıyorlar haberiniz var mı? Yok tabii; n'aaber?

Önümüz Kurban Bayramı, bıçağı bileyleten düşecek gariban kurbanlığın peşine; ortalık kan gölüne dönecek. Iyyy!

Kamyonların, taksilerin görünür yerine besmele asanları saymıyorum; böyle acar bir haber merkezinin dikkatinden kaçmamıştır zaten ama Türkiye'de kaç kişinin evden çıkarken diliyle dişi arasında "Rabbi yessir" okuduğundan kimin ne haberi vardır; müthiş!

Daha neler var neler ama gördünüz, yerim bitti, tüh!