Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

-Üstâdım, aziz hocam, sizi son günlerde pek dalgın ve gergin görüyorum. Değersiz ve haşarı bir öğrenciniz olarak belki bana düşmez ama, size duyduğum sevgi ve saygı sormamı emrediyor; neyiniz var değerli büyüğüm, hasta mısınız; kötü bir haber mi aldınız, yapabileceğim bir şey var mı?

-Aman Çekirge, iyi ki geldin, soracaklarım var sana. Oğlum söylesene, niçin 70 milyon kişi çifti çubuğu bırakıp 26 Nisan Perşembe gününü bekliyor?

-Bunda bilmeyecek ne var hocam, 26 Nisan Perşembe tarihi, Anayasa'nın 102. maddesine göre Cumhurbaşkanlığı için on günlük aday gösterme süresinin son günü, ertesi gün artık aday gösterilemeyecek ve Perşembe günü gösterilen aday veya adaylar 20 gün içinde oylanacak.

-İyi ama evladım, on gün diyorsun; daha evvel açıklansa da, tombala piyango sonuçlarını bekler gibi sıkıntıya girmesek olmaz mı?

-Olur elbette, zaten on günlük süre, adaylar kamuoyunda tartışılsın, tanıtılsın, haklarında bir kanaat oluşsun diye konulmuş. Fakat Başbakan, adayını son güne saklıyor; sürpriz yapacakmış, belki rakiplerini ters köşeye yatırmayı düşünüyor...

-Yahu ben sıkıldım bu işten, nedir bu kadar ketum davranmanın sebebi? Devlet başkanı olacak kişinin adı son gün sürprizine bırakılır mı? Kendi halinde bir vatandaş olarak bu taktikten hazzetmedim açıkçası..

-Siz beğenmeyebilirsiniz ama Başbakan bu oyunu çok tuttu değerli hocam. Kendi aralarında "süreci iyi yönettik" diye seviniyorlarmış duyduğuma göre.

-İyi yönetmeleri gereken başka şeyler de dururken, bula bula bu süreci mi bulmuşlar?

-Ketum davranmak iyidir ama hocam, siz hep tavsiye edersiniz...

-Ketumluk iyidir ama açıklık, şeffaflık ve samimilik de iyidir oğlum; bana kelime oyunu yapmaya kalkışma. Nedir yani, gökten zembille herkesi hayran ve mutmain kılacak bir yeni namzet mi indirecekler Perşembe günü?

-Öfkelenmeyiniz hocam, tansiyonunuz?..

-Öfkelenmiyorum oğlum, öfke bizim öğretimize uygun düşmez zaten. Ben, kanunların açıklarını kollayarak süreçleri zora sokmayı, gereksiz yere heyecan fırtınası estirilmesini doğru bulmuyorum. Muhalefetin 367 saçmalığını da aynı sebeple eleştirmiştim zaten. Bir taraf atları yokuşa sürerek kriz çıkarmayı hesaplar, ötekiler işi son ana kadar bekleterek kendince siyasi ustalık gösterilerine girişir. Nedir yani, neticesi iki metre murabba'lık bir toprak çukuru değil midir?

-Başbakan da aynen böyle söylemişti geçenlerde, ilginç!

-Söylemekle bitmez oğlum, yaşamak da lazım. Nazari doğruların siyasette kıymet-i harbiyesi yoktur. Siyaset, insani meziyet ve değerlerin tutunabileceği bir iklim gibi görünmüyor bana. İki tavşan kovalayan ikisini de tutamaz. O lâfı söyleyen adamın, akabinde dünya nimetlerinden elini eteğini çekip iç âlemine dönmesi beklenirdi!

-Ama bir siyasetçi olarak dünya nimetlerinin geçici ve nihayetli olduğunu farketmesi de olumlu bir değer sayılmaz mı hocam?

-Ah Çekirge, insanın trajedisi oradadır işte. Nazari doğrular hava gibi su gibi hepimizin en yakınında gezinir, küçük bir gayretle onlara dokunabiliriz fakat kahramanlık, doğrular için hayatını rehin bırakmandır. Hepimizin hayatına bir bak; ömrümüz doğruları farkettikten sonra, "ama filan sebeplerle şimdilik böyle davranmam daha doğrudur" tarzındaki küçük aldanışlarla dolu değil mi? İnsanın trajedisi de budur işte!

-Siz başbakanın adaylığına karşı gibisiniz, doğru mu anlıyorum?

-Doğru olan haklı olmak değil, haklı kalmaktır Çekirge; mutlak monarşilerde bile reâya, müstakbel kralının adını bilir en azından. Ben şahsen sıradan biri olarak şu sun'i gerginlik sürecinden incindiğimi söylüyorum. Her kimse o sürpriz aday hayırlısı olsun derim sadece!