Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

TDK'nın 2005 tarihli sözlüğünde "gerici" tarifi aynen şöyle: "Bir organı germeye yarayan kas"! Yok yahu, bu anatomi tabiriymiş, aradığımız o değil şu: "Toplumda çağdaş değerlere, yeniliklere önem vermeyen, her yönüyle eskiyi özleyen ve eski düzeni getirmeye çalışan (kimse veya görüş), ilerici karşıtı, mürteci."

İtirazı olan var mı arkadaşlar; kurum sözlüğünün tarifi üzerinden hareket ediyorum, herkes hazırlıklı bulunsun.

Benim cübbeli adaşımın (ne yapalım, bu ülkede Ahmet çok; inşallah bir gün Ahmediyyet de çoğalır) gericiliği üzerinde herkes müttefik görünüyor, lakin buyrunuz analitik davranalım; bakalım ne kusurlar işlemiş:

Villada oturuyormuş, eşine pahalı saat almış, yurtdışına turistik geziye gitmiş, jet-ski gezintisi yapmış, civarında üryan hâtunların bulunduğu leb-i derya muhitlerde deniz hamamına girmiş vesaire vesaire!..

Arkadaşlar lütfen; bunlar taş gibi çağdaş değerler değil mi; villasının musluklarına sensörlü batarya taktırmasını irdeleyelim meselâ; bu noktadan hareketle Cübbeli Ahmet Hoca için, "çağdaş değerlere ve yeniliklere önem vermiyor" diyebilir misiniz? Veriyor, musluğa atfettiği önemden belli bir kere.

"Sensörlü musluk çağdaş değer sayılmaz" diye homurdanmayınız: Binek diye deve veya katır kullanmıyor ki müşarünileyh, sizin gibi otomobile, hatta Mercedes'e biniyor. "Ahir zamanda binâ ve zinâ artacak" kavliyle Şile sahillerinde çöl filmlerinin çekildiği tabii platoya çadır kurup münzevileşmiyor, bilakis villada oturuyor, ayrıca çok katlı binaların yapılmasını da teşvik ediyor (bakınız Cübbeli'nin külliyeleri).

"Ben zinhar Evropa'ya gitmem; üryan hanımları görünce gözümün nûru eksilir, şekerim artar. Gayrı dizimi kırıp Fatih'in Çarşamba'sından taşraya adımımı atmam" demiyor; bilakis çağdaş değerlere ve yeniliklere önem veren her ilerici yurttaş gibi muasır medeniyyet seviyesinin izini sürerek her fırsatta soluğu Evropalarda, deniz hamamlarında, kayak tesislerinde alıyor; geziyor, tozuyor, ibret alıyor. Hastalandığında, "Ben frenk tebâbetine güvenmem, bana illâ ki nefesi keskin bir üfürükçü getirin" demiyor. Hocanın modernite alâmetlerine karşı muhalif bir tavrı yok, sanki daha ziyade, "Allah ne nimetler halketmiş, istifade edip şükredelim" der gibi geliyor bana.

Bizim ilericilerimiz kilise gezer mi? Kiliseyi bile ziyaret ediyor adam (bakınız, "mermerlerini muazzam yapmış herifler" monologu).

Üstelik, vebâli söyleyenin boynuna, galiba "seviyeli birliktelik" içinde olduğu bir başka hayat arkadaşı daha mevcut imiş...

Ee, sizin yaptığınız hemen her şeyi yapmış; üstelik lâf olsun diye değil, hoşlandığı, zevk aldığı için kerrât ile yapmış. Belli ki ilk fırsatta yine yapacak!

Cübbeli Hoca resmen ezber bozuyor. Nitekim "dinci olmayan" bir kısım basınımız da Hoca'yı muttakî olmamakla, takvâya riayet etmemekle, "hevâ vü heves"ine tâbi olmakla itham ediyorlar... Bre amanin bu gerici lafızlar, bu irticai ağızlar bizim ağızlarımız değil mi arkadaşlar.. sizin değil ki;

Geliniz sâkin kafa ile şu işin adını koyalım: Cübbeli Hoca'nın kılığına kıyafetine bakıp uzaktan hüküm veriyorsunuz ama bu adam -affedersiniz- resmen "ilerici" arkadaşlar! Kusura bakmayınız, fıkıhta hüküm zâhir iledir, mâlumunuzdur. Matbuatımızın ilerici ve "dinci olmayan" kanadı olmanız hasebiyle, ilerici Ahmet Hoca'yı "muttakî ve muhlis" olmamakla suçlamanızın çok eğlencelik bir hadise teşkil ettiğini fark ediniz lütfen.

Ben şahsen çok eğleniyorum; gizli kamera görüntülerinin karşısına geçip elinde değnekle, Ahmet Hoca'nın "dokuz kusurlu hareket"ten birini daha nasıl yaptığını izah eden kaşarlanmış medya starlarını seyrederken, -Türkçe'de nasıl diyorlar?- "büyük keyif alıyorum".

Direklerarası yıkıldı ama bir kısım medya sağ olsun, aratmıyor o eski Ramazan eğlencelerini!