Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Bu hikâyeyi daha önce bir yerlerden duymuş olabilirsiniz fakat yeridir, tekrarında fayda var: Uzak seferlere çıkan bir geminin yaşlı, çok tecrübeli bir kaptanı varmış.

Bu kaptan her sefere çıkmadan önce kaptan köşkündeki kendine mahsus özel kasanın kapağını açar, içinden kilitli bir kutu çıkarır, kutunun kapağını aralayarak içine bir süre bakarak dua eder gibi gözlerini kapatıp kendi kendine birşeyler mırıldandıktan sonra mürettebâta "vira Bismillah" komutunu vererek yola çıkarmış.

Geminin emektar tayfalarından biri, kaptanın bu davranışını yıllarca izleyip durmuş ve hâliyle o kasanın içindeki kilitli kutuda ne olduğunu çok merak edermiş; nihayet bir gece yarısı, okyanusun ortasında azgın dalgalarla boğuşurken kaptana emr-i Hak vâki olmuş. O civarda bulunan emektar tayfa, telâş içinde hemen kaptan köşküne girerek az önce ruhunu teslim eden kaptanın yelek cebinden anahtarları çıkarıp kimseye görünmemeye çalışarak titreyen elleriyle önce kasayı, sonra kasa içindeki kilitli kutuyu açmış. A, iki katlanmış bir kâğıt varmış kutuda sadece. Hemen açıp okumuş...

Şu cümle yazılıymış kâğıtta: Sancak sağ, iskele sol!

Ara not: Gemicilik dilinde kaptan köşküne göre geminin sağ tarafına "sancak", sol tarafına "iskele" denir.

Dört günden beri Ankara'da Seferberlik Tetkik Kurulu, nâm-ı diğer "Özel Harp Dairesi"nde yapılan aramanın cereyan tarzı, usûlü, eşkaline dair bir yığın haberle yatıp kalkıyoruz. Arama yapılan kampus içindeki binada "Kozmik oda" adı verilen yerde saklanan derin ve esrarengiz bilgilerin, devlet sırlarının ne olabileceğine dair uzman görüşleri dinliyoruz. Benim nâçiz kanaatime göre kozmik odada saklanan mâlumat, neticede "Sancak sağ, iskele sol" kabilinden "A, bu muymuş" dedirtecek cinsten mâlum-ı ilân bilgileridir.

Fazlaca ümitlenmeyiniz ama, benimki sadece tahmin ve bu tahmini destekleyen birkaç bilgi kırıntısından ibaret. "Nedir bu bilgi kırıntısı?" diye merak ederseniz söyleyim: (http://www.mevzuat.adalet.gov.tr/html/20022.html) adresine girince Memleket İçi Düşmana Karşı Silahlı Savunma Ödevi Yönetmeliği'nin tam metnini görüyorsunuz. Yönetmelik 3 Ekim 1945 tarihinde dönemin Bakanlar Kurulu tarafından 1944 tarih ve 4654 sayılı kanuna göre çıkarılmış. Tarihine bakarak, "Çoktan miadını doldurup kadük hale gelmiştir" diye düşünmemelisiniz, yönetmelik 1991 yılında kısmen restore edilmiş, yani hâlen yürürlükte. Yerim dar olduğu için özetleyim; memleket düşman işgaline uğrarsa sivil ahalinin, asker kişiler yönetimde yedek bir ordu gibi organize edilmesini düzenliyor. Yönetmelik, icabında "Avcı Birlikleri" kurulmasını da öngörüyor.

Bu ayrıntılı yönetmeliği okuyanlar, Kozmik odada ve gizli arşivde ne tür belgelerin saklanmış olabileceğini kolayca tahmin edeceklerdir: Mükellef durumundaki kişilerin isimleri, adresleri, nitelikleri, hangi noktarda silah ve mühimmat yığınağı yapıldığı, hangi durumda hangi askerî birimlerin örgütleme işinde inisiyatif üstleneceği vesaire... Kısaca orada saklanan evrakın büyük kısmı Seferberlik hazırlıkları diyebilirsiniz. Geriye kalan "küçük kısmı"nı ise nasipse görüp aydınlanacağız...

Sır mıdır; sırdır; daha doğrusu soğuk savaş ikliminde büyük sırdı.

Seferde iken rahmetli olan tecrübeli kaptanın kilitli kasadaki gizli sandıkta sakladığı kâğıtta yazılı olanlar da kendine göre sırdı elbette.

Bu sırrı tekrarlarsam kanunlar hilâfına devlet sırrını fâş etmiş olur muyum bilmem ama tekrarlıyorum işte:

"Sancak sağ, iskele sol; sancak sağ, iskele sol!"