Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Birlik ve beraberlik iyi bir şey midir, kötü müdür? İyi diyenler 1'i, kötü diyenler 2'yi tuşlasınlar!

Telefonla anket fikri nereden icab etti diyeceksiniz; Sayın Kılıçdaroğlu, kurultay öncesi delege eğilimlerini öğrenmek için CHP'nin Bilim Kültür Platformu başkanına ricada bulunmuş; o da 1242 delegeyi arayarak, "Blok liste diyorsanız 1'i, çarşaf liste istiyorsanız 2'yi tuşlayınız" diyerek anket yaptırmış. Sonucu hiç kimseyi ilgilendirmez ama merak etmeden duramıyoruz işte: Delegelerden 930'u 2'yi tuşlayarak "Çarşaf" demişler.

Bu bilgi aklımızın bir kenarında dursun, az sonra oraya geleceğiz; ben kendi anketime dönüyorum, "Birlik ve beraberlik iyi midir, kötü mü?" sorusunu rastgele 1242 kişiye sorsam değil 930'u, belki 1200'ü "Kötü olur mu, çok iyidir" cevabı verir, kalanı da "Böyle soru olur mu; bize kamera şakası yapıyorlar galiba" diye tedirgin bir şekilde sağına soluna baktıktan sonra cevap vermeden savuşur giderdi.

Birlik ve beraberliği severiz ama bizim etrafımızda oluşması şartıyla. Birlik iyidir ama demokratik rekabet de fena sayılmaz; peki, doğru olanı hangisi? İktidar için mücadele edenleri uzaktan seyretmek, farklı değerlendirmelere yol açabilir; bazılarımız "Oo, ne iyi demokratik bir üslûpla rekabet ediyorlar; parti içi demokrasi işliyor" diye düşünürken kimileri ise "Partide çok başlılık var; hizip kavgaları hiç bitmiyor, ne olacak bu partinin âkıbeti" diye homurdanabilir.

Bu gibi durumlarda benim safım bellidir; demokratik mücadeleyi destekliyorum, yani iyimserim, yani, parti içi hiziplerin varlığını tabii bulanlardanım; nitekim bu kanaatim, beni CHP'nin Türk demokrasi tarihinde parti içi demokrasiyi en iyi işleten parti olduğunu itirafa mecbur ediyor. CHP, ara sıra iktidarın kendisine yakın hissettiği bazı kurumlar aracılığı ile (Ordu, basın, bürokrasi, yargı vb...) kendisine altın tepsi içinde hediye edilmesi beklentisi içine girmiş olabilir ama mesele parti içindeki iktidarı kimin kullanacağı konusuna gelince, açık konuşuyorum, demokratlıkta CHP'nin eline hiçbir sağ parti su dökemez.

Sağ partiler "Birlik ve beraberlik gibi yoktur arkadaş; liderimizin etrafında kenetlenelim; elâleme maskara olmayalım" görüşünde ittifak ederler (Haksızlık etmeyelim, vaktiyle AP içinde Saadettin Bilgiç, Kâmran İnan kongrelerde adaylıklarını koymuş ama "Birlik ve beraberlik" ideolojisine yenilmişlerdi). Sağ partilerin "kongre"lerinde çarşaf, blok, peçete, kupon türü liste arayışlarına pek rastlanmaz. Ben bu yaklaşımı, otobüs şöförüne çıkışan yolcuyu hep birlikte azarlamaya başlayan otobüs yolcularının hâline benzetirim.

CHP kurultaylarında ise, salonun civarından geçenler, içerde Bursa'nın kılıç-kalkan folklor ekibi yarışmalara hazırlanıyor gibi bir zehâba kapılırlar genellikle. İçerdekiler ise "Her seçimde hüsrana uğradığımız ve varlık sebebimizi kendimize bile izah edemediğimiz halde parti içindeki bu sinerjinin sebebi nedir ey halkım?" diye düşünmeden, kurultayın sona erdiği dakika iktidar olacakmış gibi hırsla kurultay heyecanına asılır, ellerinden geleni yaparlar.

Vaktiyle hayatında ilk defa tango dansı seyreden safça birinin, yanındakine şöyle fısıldadığını söylerler: "Niçin yerde değil de ayakta?" CHP'deki hizip çatışmasını uzaktan, kenardan ve biraz da kıs kıs gülerek seyreden fena halde sağcı ve birlik beraberlikçi zihniyete şöyle seslenmek geliyor içimden: "Niçin gülüyorsunuz; demokrasilerde parti içi mücadele ve rekabet böyle olur; alenî ve ayakta!"

İşte bu duygularla cumartesi yapılacak CHP Kurultayı'na başarılar diliyor, parti ve Türk demokrasisi için hayırlı, bereketli sonuçlar getirmesini temenni ediyorum.