Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Uzaktan geldiğini fark edince alelacele mutfağa seğirtip, bayat ceviz içi kavanozunu alarak balkona çıktım. Hava rüzgârlıydı biraz, karga, güç bela iniş yapabildi, "Yaşlılık kötüü" diye gakladı, "Eklemlerim nasıl sızlıyor bilsen; ah gençlik, Sultan Hamid zamanında böyle miydim ben..."

Yere gazete serip cevizleri döktüm önüne, "Sen biraz yorgunluk at, ben içecek bir şey getireyim" dedim, "Zahmet etme canım" dedi, "Biraz soluğumu toparlayım, iki çift lafım var, söyleyip gideceğim." "Oruç tutmuyorsun herhalde" diye takıldım. "Bize oruç yok" dedi "Lâkin geçen seneden kalma bayat cevizlere tenezzül edecek halimiz de yok, sağol; bir bardak su alayım yetişir canım."

Suyunu içtikten sonra, "Şu Hatay'daki polisler hadisesine ne diyorsun?" diye lâfa girdi. "Ne olmuş, sıradan bir hadise değil mi?" diye bilmezliğe vurdum. "Bu iş şakalık iş değil" dedi, "Olay dün olsa bugün duyulsa anlardık ama öyle değil; bir ay geçmiş aradan..." "Ee, ne anlamalıyız bundan?" dedim, "Dalga mı geçiyorsun, adam mı seçiyorsun?" makamında bir göz attıktan sonra cevizlere bir gaga atıp analize başladı, "Olayın tamamı kameraların önünde cereyan etmiş; basına akseden görüntüler uyanık gazetecinin gizli kamerasından alınmış şeyler değil; belli ki emniyet tarafından servis edilmiş video kayıtları..."

"Ne var ki bunda, polis her gün mobese kameralarından kaza görüntülerini veriyor ajanslara; halkımız da güle oynaya seyrediyor..."

"Öyle olmadığını gayet iyi biliyorsun yazar kardeş" dedi, "Frenklerin bir lafı vardır, intikam soğuk yenen bir yemektir diye. Vekilin oğlu o anın heyecanıyla salonda iki kameranın çekimde olduğuna dikkat etmemiş olabilir; şimdi oturup düşünsün bakalım, niçin o görüntüler gazetelere düştü bir ay sonra?"

"Sahi niye ki?"

"Sadece tahmin... Tahminim şöyle yazar kardeşim ve bunları marifetmiş gibi köşende yazmazsan memnun olurum: Hükümet ve iktidar partisi için çok zorlu günlerin başladığını hissediyorum. Üstelik turpun büyüğü hâlâ heybeden çıkmış değil. AK Parti'nin on senelik iktidarını bir türlü engelleyemeyenler, bunu ancak kamuoyunun aktif desteğini ve sempatisini kırarak daha kolay yapabileceklerini anladılar. Bu olay, hükümet sempatizanı seçmen için karar anında hatırlanacak bir iz bıraktı; diyecek ki, 'Benim oğlumu polis tartaklasa, aynı süreç tekrarlanır mıydı?' Cevabı herkes biliyor. Çok sevimsiz bir şey bu, üstelik dikkat, kusursuz derecede nizami! Ne görüyoruz hadisede? Bir vatandaş bir kamu görevlisinden kaba muamele görüyor, resmi şikayette bulunuyor; prosedür işliyor, zanlının kimlik tesbiti için harekete geçiliyor ve bu esnada çok tabii bir şekilde video kaydı alınıyor. Zanlılar açığa alınıp haklarında işlem tamamlandıktan iki hafta sonra kayıtlar basına düşüyor. Bu esnada dikkat çekici bir gelişme daha görülüyor ve benzerine çok şahit olduğumuz bir mekanizma işlemeye başlıyor. Emniyet mensupları gazeteleri e-mail bombardımanına tutarak, "Yazıklar olsun, bu olayı görmeyecek misiniz?" yollu sitemlere başlıyorlar. Bizim ahali, son eğitim reformunun çocuğunu nasıl etkileyeceğini belki kestiremez ama polise yukarıdan emir göndererek memurunu vekil otoritesi karşısında ezdiren iktidar tablosunu hemen algılayıverir.

"Netice?"

"Hükümet, müthiş bir gol yedi, üstelik pisi pisine ve bir kaşarlı tost için; her şeye rağmen bu hadise, çağrıştırdığı diğer boyutları itibarıyla alarm zili hükmündedir hükümet için. Son zamanlarda çok yara-bere aldılar, adeta Murphy kanununu doğrularcasına gelişiyor olaylar; ne diyordu hatırlasana, 'Bir şeyin ters gitme ihtimali varsa, ters gidecektir.' Eskiden en ters şeyler bile sihirli bir şekilde yarıyordu hükümete, şimdi şansları döndü. Mâkus talihi kırmak için gündem değiştirme taktiklerini deniyorlar ama tutmuyor işte..."

Doğru mu söylüyor diye biraz düşündüm, haklı olabilirdi, "Peki" dedim, "Bu Murphy kanunlarına karşı Meclis'te bir torba reform paketi çıkarılsa, engellenemez mi?" Karga, suyundan bir yudum daha içtikten sonra gülümsedi, "Araplar bu durumu şöyle niteliyorlar" dedi: "El mukadder lâ yugayyer!"