Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Cumartesi günü yayınlanan yazıda yer alan bir cümleden dolayı, eski dostlarımdan birisiyle sitem yüklü uzun bir telefon görüşmesi yaptık. "Milliyetçilikten bir dünya görüşü çıkmaz" ifadesi dostumda eski tabirle "tahdiş"i ezhan"ı mûcib olmuş ve bir gönül burukluğuna yol açmış.

Yer darlığı sebebiyle ifadede kesâfete yüklenmek çoğu kere kaçınılmaz oluyor. Belki başkaları da yanlış anlamıştır fikriyle cümlenin üzerinde durmak istiyorum. Lügat diyor ki, "Dünya Görüşü: Kainata toplu bir bakış. Hayatın, evrendeki varlıkların, insanın amacını, anlamını, değerini bütünlemeye çalışan, kucaklamaya çalışan bütüncü düşünce, külli bakış." Şimdi soğukkanlılıkla milliyetçilikten bir dünya görüşü çıkıp çıkmayacağını düşünelim: "Kainata toplu bakış". Kainata milli an'aneden, kültürden, dilden ve milletten hareketle nasıl bakabilir, kucaklayabilir ve değerlendirebiliriz? Milliyetçilik düşüncesinin de bir kozmolojisi vardır; ama o kozmolojiden hareketle kurulacak dünya görüşünün dayanıklı ve makul olması gerekir. Kozmoloji; (Evrenbilim) Dünya ve onun başlangıcı ile ilgili metafizik meselelerin bütünü. Yaratılış ve Türeyiş destanı üzerine bütün insanlığın nasıl yaratıldığını izah eden bir metafizik tesis edilebilir mi? Destanın "destan" olarak edebî bir değeri var; kozmolojik referanslar için destana müracaat ederseniz ortaya milliyetçilik değil, milli bir inanç çıkar.

Bitmedi: Bir dünya görüşü, insanın amacını, anlamını ve değerini de kuşatmalı ve izah etmelidir; uzatmanın gereği yok. Milliyetçilik bir siyasi duruş biçimidir; bir dünya görüşü olamaz, tabii Nazizm ve Faşizm'i istisna edersek. Nazizm ve Faşizm, insana verilen değer konusunda kendi dışındaki dünyayı aşağılayan ve maddeleştiren bir yorumdu. Hemen belirtelim ki Nazizm'in bir dünya görüşü kılığını taşıması, onun müsbetliğine işaret etmez. Kaldı ki Nazizm'den değil milliyetçilikten söz ediyoruz burada.

Türk milliyetçiliğinin müşterek ve tartışma götürmez bir tarifi yok; hatta onun siyasette temsil edilme biçimi bile birden fazla üsluba ve yoruma açık uygulamalara sahne oluyor. Genel hatları itibariyle Türkiye'de milliyetçiliğin ırkçılık tarzında anlaşılmadığını söyleyebiliriz; daha ziyade Türklerin tarih içinde geliştirdiği medenî meleke ve müesseseleri önemseyen, dil ve kültür konularında millîci bir noktadan hareket eden ve son tahlilde Türklerin en az diğer kavimler kadar şerefli ve saygıdeğer olduklarını kabullenen bir milliyetçilikten bahsedebiliriz; bu anlayış ihtiyaç duyduğu kozmolojik temel için İslâm'ı referans göstermektedir. Oluş,yaratılış, insanın yeri ve görevi gibi temel konularda İslam'ın referans alınması ile milliyetçilik tek başına bir dünya görüşü haline gelmez zira, "azlık da olsalar" kozmolojik meselede İslâm'a atıfta bulunmak ihtiyacı hissetmeyen milliyetçiler de vardır. Milliyetçilik icabında her türlü doktrin ile bağdaşabilen bir siyasi duruş ve kültür yorumudur. Meselâ liberalizmle, kapitalizmle, otoriter ve totaliter yönetim anlayışıyla, demokrasiyle, baasçılıkla, solculukla pekâlâ imtizac eder. Milliyetçilik, bir dünya görüşü içinde bir terkib unsurudur, başlıbaşına dünya görüşü teşkil etmesine tabiatı yeterli değildir.

Bünyesinde barındırdığı tabii "asabiye" hissi itibariyle milliyetçilik evrensel bir nitelik gösterir ve hemen herkes derece farkıyla bu tabii hisse sahiptir. Asıl mesele milliyetçiliğin bir terkib unsuru olarak sair insanî ve aklî vasıflarla güçlendirilerek ve tehditkâr olmayan, barışçı, üretken bir siyasi duruş haline getirilebilmesidir. Türkiye'de milliyetçi olmak, neredeyse hiçbir ilave gayret gerektirmeyen; ama siyasi rantı yüksek bir tercih haline geldi. Açık söylemek gerekirse dilini iyi kullanamayan birinin milliyetçiliği mânâsızdır; kezâ kültür değerlerine bigâne (düşman değil) olduğu halde milli kültür taraftarlığı yapmak da öyle. Yılmaz Karakoyunlu'nun eserini milli menfaatlere aykırılık noktasında tenkide yeltenenlerin en azından milli kültür vadisinde Karakoyunlu'dan daha üretken ve meseleye daha ziyade âgâh olmalarını beklerdim. Evet, milliyetçiliğin arkaplanında "milli his" büyük yer tutar; ama o hissi emekle, ilimle, nezaketle ve hoşgörüyle daha yüksek vasıflı hale getirmek lâzım değil midir?

Cumartesi yazısındaki "Milliyetçilikten bir dünya görüşü çıkmaz" cümlesinin muhtasar şerhi bundan ibaret.