Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Wikileaks'in yayına başlamasını kozmik çapta katastrofik ve apokaliptik bir zuhur gibi niteleyerek, "Oh, çok şükür; artık yeni bir dünyanın eşiğindeyiz; artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.

Devlet denilen içi çöp dolu o devâsa köhne saray çökecek, ikiyüzlülük sona erecek, diplomatlar yollarda mendil, su ve kâğıt helvası satacaklar!" diye tatlı iyimserlik hülyâlarına dalıp oturduğu koltukta keyiften kaykılan filozof yazarlarımıza inat, birkaç günlük saadeti çok gördüler. Site yöneticileri, dünya çapında kopardıkları cayırtıya bakıp, herhalde "Bu kadar makara yetişir" diyerek vikiliks müridleri için bir deste duvar kâğıdı (wallpaper) yayınladı. Mâlum; film stüdyosunu andırır bir depoda pek çok merak gıcıklayıcı obje, sembol ve yazı görülüyor. En dikkat çekici olanı ise kuytu bir köşeye iliştirilmiş kalpaklı Mustafa Kemal Paşa portresi.

Hemen altında bir nargile!

Nargileye geleceğiz; bu arada "Niçin Atatürk demiyorsun da M. Kemal Paşa diye yazıyorsun; gizli bir niyetin mi var, yoksa karnın mı götürmüyor?" diye hesap sormaya kalkışan keskin Kemalist arkadaşlara açıklama yapalım; genel kültür bilgisidir, lâzım olur. Efendim, Soyadı Kanunu 1934'te çıktı ve M. Kemal Paşa bu kanun çerçevesinde Atatürk soyadını aldı; daha önce Gazi Mustafa Kemal Paşa diye hitab ediliyordu kendisine. E, fotoğrafta başında kalpak görünüyor. Cumhuriyetin ilk yıllarında yaygındı pek yaygındı kalpak; bir nevi Milli Mücadele alâmetiydi; 1925'te Şapka inkılâbı yapıldıktan sonra kalpak çaptan düştü. Bu duruma göre Gazi'nin fotoğrafı şapka inkılâbından önceye denk geliyor ve o esnada Soyadı Kanunu çıkmamış olduğuna göre...

-Olsun, Selanik'te karga kovalarken de benim için o Atatürk'tü, diyorsanız sizin bileceğiniz iş! Vaktiyle Mekteb-i Harbiye-i Şâhâne'yi 549 kişi arasında 8'incilikle bitirdiğini bir anma töreninde söylemek gafletinde bulunan genç bir bilim adamına, "Atatürk nasıl 8. olurmuş be yav? Birincilikle bitirmişti ama sen çekemiyorsun!" diyerek soruşturma açtırmaya kalkışan üniversite yöneticileri görmüştür bu gözler. (O genç bilim adamı ben değildim; tanırsınız ama!)

Yeri geldi onu da belirtelim; Erkân-ı Harbiye Mektebi'ni de birincilikle bitirmemiş, altıncı olabilmişti. 1905 yılının birincisi Kâzım Karabekir Paşa'dır ve bu durum sonraki yıllarda olup biten hiçbir şeyi değiştirmez. M. Kemal Paşa, kendi emsâli ve akrânı arasında siyasi ve idari kabiliyeti en yüksek kişiydi ve bu mânâda kimsenin hakkını ketmetmiş de değildir.

E, ne arıyor vikiliks posterinde Gazi'nin fotoğrafı? (Bu arada bu konuda en toparlayıcı köşe yazısını Samanyoluhaber.com sitesinden Mazhar Arslanoğlu'nun, "Wikileaks'den Matruşkalar" adıyla kaleme aldığını belirtmeliyim; bu yazının önemli detaylarını o yazıda bulabilirsiniz.) Amatör ve gönüllü gazete yorumcusundan kaçar mı bu ayrıntı; ânında yapıştırmış yorumu:

"Dünya ATA'mızın izinde; ya biz?"

Hay çok yaşa e mi sen! İki gün düşünsem aklıma gelmezdi bu nükte ama gariplik onlarda değil bende olmalı; işte aynı meâlde bir şâheser yorum daha: "Bütün dünya Atatürk'ün kıymetini biliyor da, ama bizim halkımız bilmiyor maalesef". Bu yorumu gören vikiliksciler nasıl onurlanmıştır kimbilir?

İngilizce'de "Prank" diye bir kavram var, Horseplay da diyorlar; zannederim yeni dünyanın, eski dünyaya yönelttiği incelikli bir kamera şakasıyla, bir "prank"la karşı karşıyayız. Belki ilerde Türkiye'de yayınlanan vikiliks yorumlarını toplayıp kitap yaparlar; ne satar ama! (Yayıncılara bedava tüyo!)

Gelelim şu nargileye; ey azizler ben bu nargilenin mânâsını çözemedim; çok ince bir meşaz olmalı fakat nerde bende o zekâvet? Sizde var mı?