Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Haberi ZAMAN gazetesi ucuncu sayfanin eteginde degerlendirmis; ben olsam manset yapardim: Marmara Universitesi, Bosna-Hersek Cumhurbaskanligi Konseyi Baskani Aliya Izzetbegovic'e fahri doktora unvani vermis; bu, nice zamandir Turk universitelerinden sadir olan en guzel haber. Sayin Aliya Izzetbegovic'in kaleme aldigi, "Dogu ve Bati Arasindaki Islam" isimli eseri bile tek basina boyle bir fahri unvanin hacmini birkac defa dolduracak kadar vasifli, hamuleli ve entelektuel derinlige sahip bir eser. Marmara Universitesi Senatosu'nu tebrik etmeliyiz; cunku bu kararla, "doktora" kavramina verdikleri ehemmiyeti de vurgulamis oldular. Sayin Izzetbegovic'e "fahri doktora" unvaninin tevcih edilmesi, Marmara Universitesi'ni camia halinde onurlandiran bir karardir.

Karardaki isabeti Sayin Izzetbegovic'in su sozleri bakiniz hemen nasil percinliyor: "Hayatimin en zor yillari hapiste gecen yillar degil, aksine iktidarda oldugum donemdi". Birakiniz bir hukuk adami olarak verdigi eserleri, yetistirdigi talebeleri veya "dusunen adam" sifatini bugune kadar mehabetle tasiyabilmis olmasini, sadece su cumlesi bile bir "fahri doktora" unvanini helal ettirecek derecede vicdan ve fikir muhasebesine ehil bir "dusunen adam"la karsi karsiya bulundugumuzu hissettiriyor.

Entelektuellerin ve akademik kariyere sahip kisilerin siyasi hayatlari, genellikle hayal kirikligi ve basarisizlikla noktalanmistir; "aydin devlet adami" ihtiyaci, caglar boyunca felsefi bir utopya olmaktan kurtulamamistir; ama bu hukmun istisnalari yok degil: Sayin Aliya Izzetbegovic bir "bilge devlet adami" olarak kendi cinsinin husn-i misalini teskil ediyor; belki de tek husn-i misal.

Bizim devlet adamlarimiz arasinda yazdiklarina edebi metanet ve guzellik rayhasi katmayi basarabilenler yok denecek kadar azdir. Mesrutiyet devrinde egitim gordukten sonra siyasete atilmis zevat, sonrakilere nisbetle daha ziyade "eline kalem yakisan" bir nesil teskil eder; cunku mesrutiyet mektepleri yaygin olmamak eksigine mukabil dunya gorusu tesekkul etmis, ana diliyle birlikte en az bir Dogu ve Bati lisanina vakif, devrinin ruhunu iyi temessul etmis talebeler yetistirebiliyordu. Cumhuriyet kusagi devlet adamlarimiz, ne yazik ki onceki kusagin fevkine erisememislerdir. Esasen devlet adamindan bilgelik ummak yanlis bir beklentidir; isini hakkiyla yerine getiren devlet adaminin hizmeti, netice itibariyle bir bilgenin hizmetiyle kiyaslanamaz; ama oyle bir devrana kaldik ki, siyaseti agzina gozune bulastiranlari, devlet adamliginin vekar ve mehabetini yerlerde surundurenleri, ezcumle siyasette isbat-i vucuddan acz getirenleri gordukce iclerinde "karamela dortlugu" seviyesinde siir karalayanlari bile sanatkar parantezine alacagimiz geliyor.

Sayin Aliya Izzetbegovic'i yakindan tanimak imkanindan mahrumum; ama sahsiyetinden ve fikir adamligi cihetinden yaydigi isaretler, onun bir milletin ancak birkac asirda bir kere tesaduf edebildigi kiymetlerden oldugunu gosteriyor. Hangi imrenme duygusu icinde oldugumu anlayabilmeniz icin lutfen su mukayeseyi yapar misiniz: Yasayan devlet ve siyaset adamlarimiz icinde Sayin Izzetbegovic'in yaninda gonul rahatligi ile sayabilecegimiz rical-i devletin sayisi kactir?

Onlardan Churchill capinda hatirat yazacak olcude edebi maharet, buyuk sairler galerisinde yer alacak capta siire vukufiyet, siyaset teorisini omuzlayacak kertede fikri feraset beklemiyoruz; onlardan Mustafa Kemal Ataturk, Candhi, Lincoln capinda buyuk siyaset performansi da beklemiyoruz; sadece anayasada gosterilen hizmet ve sorumluluklarini ifadan baska, geride biraktiklari yillara soyle bir bakip mesleklerinin "ne idugu" hakkinda bir fikir endisesiyle nasiyelerini kiristirabilseler bize yeter de artar bile.