Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Aferin o yiğit devrimci halk gerillalarına! Böyle üç-beş eylem daha koysalar hani, Kürdistan İşçi Partisi’nin iktidara gelmesi işten bile değildir!

Diyarbakır ve Şırnak’ta 9 okula (Askeri okul muydu acaba?) eşzamanlı olarak molotof kokteyli ve el yapımı bombalarla saldırmışlar; toplamda 3 öğrenci, 2 öğretmen yaralı. Sabah saatlerinde, tam da Kürdistan İşçi Partisi’nin devrimci eylem tarzının şânını yücelten bir kararlılıkla yüzlerini maskeyle gizleyerek okul bahçesine girip tâ öğretmenler odasına kadar ilerlemekten çekinmeyen halk savaşçıları, molotof kokteyli ile yangın çıkarmaya çalıştıktan sonra bir başka okulda teneffüs saatinde ses bombaları ile düşman mevzilerine (!) saldırarak parti tarihindeki şerefli yerlerini almış bulunuyorlar.

Veliler telâşla okullara koşup çocuklarını evlerine götürmüşler. Devrimci güçler, eylemi taçlandırmak için olsa gerek İdil’de yol üstünde lastik yakıp ulaşımı engellemişler. Eczaneler ve fırınlar haricinde esnaf kepenk kapatmış.

Diyarbakır’ın yeni Emniyet Müdürü, bu gelişmeler üzerine, “Şu çocukları bu kadar terörist haline getirenlerden nefret ediyoruz, ağladığım konu da bu zaten” şeklinde konuşmuş. Liberal olsam, Emniyet müdürünün bu sözü üzerine derdim ki, “E, güvenlikçi politikaların sonu budur zaten!” Demiyorum ama şu gerçeğin artık iyice netleştiğini belirtmeden geçemeyeceğim: Bölge halkına bahşedilen demokratik haklar, yeni yatırımlar, gündelik hayatta iyileştirmeler, hatta bütün bütçe imkânlarının Güneydoğu’ya yatırım diye tahsis edilmesi okul basıp molotof atan yüzü maskeli gerilla adaylarına akıl öğretenlere kâfi gelmez, gelmiyor. Liberaller uyanın biraz.

Bu nasıl bir nefret, bu nasıl bir eylem mantığı; terörizmin Guinness rekorlar kitabına kafadan girer bu yiğitlikler!

Okul yahu, düpedüz okul; galiba çoğunluğu da ilköğretim okuludur; saldırdıkları çocuklar da ya komşuları, ya akrabaları. Zaten bir süreden beri okullara kafayı takmış bulunuyorlardı; çocukları çıkarıp dershaneyi ateşe verdiler iki kere; üstelik aynı yerde. Gazetelerde yanmış ders sıralarının görüntüleri... Dâvâ şu; öğretmenler güvenliği gerekçe göstererek tayin isteyecekler, bölgede eğitim-öğretim aksayacak, kahraman gerillaların sevimlilik şampiyonu liderleri de, “TC buralarda alan hakimiyetini kaybetmiştir” diye kasılacaklar. Söz haklarını çoktandır, kırsalda tesadüfen karşılaşıp da sarım-gülüm oluverdikleri “parti sempatizanı genç devrimci arkadaşlara” kaptıran BDP sözcüleri yine dayılaşıp zeytinyağı gibi üste çıkacaklar vesaire vesaire...

Okul be okul! I. Dünya Harbi’nde mektep ve hastane binaları bombardımandan mâsun kalsın diye sarıya boyatılırdı harp hukukuna göre. Pilot sarı rengi görünce, “Haa, burası mekteptir, hastanedir, buraya zarar vermeyim” desinler diye... Karakol, kışla anladık; şantiye makina parkı onu da anladık, geçenlerde bir polis memuru hastanede ensesinden vurulup öldürülmüştü, şimdi sıra okullara mı geldi?

Okul deyince bakın aklıma ne geldi? “Vurun Kahpeye” romanında Halide hanım hadiseyi şöyle kurgulamıştı: İlerici Aliye öğretmen İstanbul’dan her nasılsa işgal altındaki Anadolu’da bir köy öğretmenliğine razı olur ve çocukların milli hislerini coşturmaya başlar lakin karşı cephede alçak Damat Ferit hükümetine gönülden bağlı gericiler vardır. Başta Hoca Fettah Efendi, süpürge sakalı, çakma sarığı ve müstekreh tipi ile, “Naamahreem, yüzü gözü açııık, bunları parçalamalı” deyu Aliye öğretmenin dedikodusunu yapmakta, civardaki Kuva-yı Milliye birliklerini ise bunlar elimizden toprağımızı alacaklar diye yermektedir. Uzatmayalım, finalde Hoca Fettah Efendi Yunanlılarla işbirliği yaparak köyü işgal ettirir, Aliye öğretmenin adını “Kahpe”ye çıkarır vesaire.

Öyle makbul ve ayakları yere basan bir sosyal gerçeklikle mâluldür ki bu filmimiz, üç ayrı versiyonu mevcuttur. Bütün din adamlarının işbirlikçi, ebleh, ırz düşmanı, eğitim düşmanı ve alçak, bütün öğretmenlerin ve zabitlerin ise iyi insanlar olduğu kalıbını bu film popüler kültürümüze armağan etmiştir. Ne alâkâ? Şu: Rahmetli Halide Onbaşı haklı değil miymiş meğerse? Mâsum çocukların okullarını yakmak için galiba biraz işbirlikçi, çokça da alçak olmak gerekiyor galiba!