Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Bırakınız efendim 24. maddesini; diğerlerini ayırıp 24. maddeye katılmak ne demek; ben bu anayasanın tamamına kalıbımı basıyorum, bayılıyorum.

Dibâcesinden geçici hükümlerine, İnkılap kanunlarının korunmasını muhtevi 5. bölümünden Son hükümlerine kadar günde bir kere Karcığar makamından tilâvet etmeden rahat edemem; ayrıca hıfzımı da ilerletmekteyim (üçüncü cüz)...

Sayın Cumhurbaşkanı'mızın Harbokulunda yaptığı konuşmaya bayıldım yahu. TRT her gün haberlerden önce yeniden yayınlasa dinlemekten usanmam. Kezâ, bazı hallerde din ve vicdan hürriyetlerinin kısıtlanabileceğini öngören yüksek hakimimizin konuşmasını da camlatarak duvara asmış bulunmaktayım...

Bowling de oynarım, golf de; vakıa bu gibi sporların nasıl yapıldığına hiç şahit olmadıysam da televizyonda gördüm; delikli toplar var iri iri. Kavrayıp sallıyorsun lobutlara. İcabında oynarım yani ama tenis oynayanları görmüşlüğüm var bir kere. Otobüsün ikinci katındaydım, otobüs de kapalı kortun yanından geçiyordu, öyle...

Sinemayı herkes sever, bana yetmez; ben klasik müzik konserlerini kaçırmam; evdeki dolabın gözlerinde Mahler'den Prokoffief'e bir araba dolusu konserin kayıt CD'leri var; dinlerim, yani vaktim olsa dinlerdim, çok severim. Ayrıca bale severim, operaya bayılırım. Çocukları piyano kursuna gönderiyorum. En küçük, "ben çello çalmak istiyorum" dedi, kızdım, "ağzına biber sürerim senin; o nasıl lâf; adında bile meymenet yok, hele biraz büyü ben sana kontrbas alırım" dedim...

Cumhuriyet balolarını kaçırmam, bilumum kokteylleri çok severim. Kenarında limon dilimi olanları iyi oluyor... Şampanya kültürüm de müthiştir haa; arzedeyim, şampanya şarabın gazoza benzeyenidir, yayvan kadehlerde soğuk servis edilir. Çamlıca gazozu gibi "Hüürrp" diye bir hamlede içilmez. Dolabımda hiç olmadığı gün 20 cins şampanya olur, şişelerini çok seviyorum, etiketleri de çok çağdaş canım...

Beni ara sıra bu badem bıyıklıların arasında görüyor olabilirsiniz ama bir sorun bakalım keyfimden mi? Ben hayatta hiçbir ideolojiye, siyasi programa gönül bağlamadım. Evet daha önce bu gibi partilerde siyasi geçmişim oldu ama sorun bakalım niçin? İçyüzlerini anlamak, Cumhuriyet'imizi nasıl tehdit ettiklerini içerden görmek için durdum oralarda ben...

Geçenlerde hanıma, "Senin başörtün beni alakadar etmez; ben eşarbını değil seni seviyorum. İster çöz ister bağla" dedim; yüzüme bir garip garip baktı, sonra odadan çıkıp mutfağa gitti; çaktırmadan takib ettim, baktım ağlıyor. Bu kadınlar anlaşılmaz mahlûklar; şu dediğimde ne var ki yahu?

Takiyye yapmam, jogging yaparım; şu gördüğünüz eşofmana tam 500 lira saymışım; pabucun fiyatını sormayın, söylemeye utanıyorum; ciddiye alıyoruz yani işi...

Akşamları vakit bulunca çocuklarla plaza, tower, galleria felan geziyoruz, hamburger, çips yiyor, kola içiyoruz. Vakıa azbuçuk komünistliğe yakışmıyor ama komünistlik mi kaldı dünyada birader? Hah hah ha!..

Efendim? Hayır, yok öyle bir şey; biz cumhurbaşkanlığına aday değiliz efendim. Biz zamiriyle kimleri kasdettiğimi niçin soruyorsunuz, ben demek ayıptır da onun için. Düşünmüyoruz efendim. Biz işimize bakıyoruz. Bu lâfları kim çıkarıyor sahi kuzum?..

Haa, onu unutmuşum, biz Nazım Hikmet'i de çok beğeniriz; mübarek bir zattı kendileri, yazık olmuştur, yazık edilmiştir. Değerlerimizi öyle kolayca harcamamalıyız netice itibariyle. Ayrıca bilumum sol dergilerin koleksiyonu vardır evimde, insanları şucu bucu diye ayırmam; demokrat olsun, Cumhuriyet'e bağlı olsun kâfidir.

Tutucu insan çok Türkiye'de, olmamak lâzım. Tutma birader bırak, niçin tutuyorsun değil mi ama? Ben dönüşüm adamıyım. Değişimden korkmamak lazım. Çok liberalimdir örneğin, insanlar bilmez. Şimdi bunları okuyanlar zanneder ki felan da filan. İlgisi yok!

Çok iyiyimdir ben çook!