Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Önce haberi okuyalım! "Kalan Müzik firmasının sahibi Hasan Saltık'a Hollanda Kraliyet ailesi tarafından her yıl verilmesi âdet olan Prince Klaus ödülü lâyık görüldü".

Abdullah Kılıç'ın Zaman'da yayınlanan haberine göre ödülün gerekçesi şöyle: "Kültür ve kültürel gelişim alanındaki sıra dışı başarıları ve sert muhalefete rağmen baskı altındaki etnik azınlıkların müziğini kaydedip yayınlaması".

Ödül gerekçesinin ilk kısmına yürekten katılıyorum: Hasan Saltık, Türkiye'de kaliteli müzik yayını ile ilgilenen herkesin bildiği ve saygı duyduğu bir isim. Şöhretinin Prens Klaus Vakfı'nın ödül jürisini etkileyecek kadar yaygınlaşmasından şahsen iftihar duyuyorum. Kalan Müzik'in patronu ve her şeyi Hasan Saltık, bugüne kadar Kültür Bakanlığı'nın yapması gereken bir kültür hizmetini pervasız bir cesaret ve kolay göze alınamaz türden bir ticari riskle üstlenerek bizlere hazine değerinde albümler kazandırdı; bu mânâda "kültürel gelişim alanındaki sıra dışı başarı" övgüsü az bile gelir.

Ne var ki ödül gerekçesindeki ikinci cümle haksız ve bizatihi Hasan Saltık'ın müzikseverlerin gönlünde edindiği gurur mevkiini rencide edecek derecede tatsız anlamlar ihtiva ediyor. Kalan Müzik firmasının birbirinden değerli ve kaliteli azınlık müziği albümlerini bugüne kadar zevkle dinledim ve o albümlerde Türk musikisinin farklı potalarda nasıl birbirinden farklı lezzet dilimlerine dönüştüğünü fark ederek zevk ve gurur duydum. "Bu albüm Ermeniler tarafından seslendirilmiş, bu çalışma Trakya Romanlarına ait, Müslüman mahallesinde salyangoz satılırmış" demek aklımdan bile geçmedi. Kütüphanemde Kalan Müzik firmasının eseri onlarca albüm yer alıyor: Pomak göçmenlerinden Suren Asaduryan'a, Bâtıni nefeslerden Laz, Gürcü, Rum, Kürt musikisinin en seçme örneklerine kadar yüzlerce değerli müzik eseriyle ilk defa bu albümlerde yüz yüze geldim. Sevdiğim de oldu, beğenmediğim de; ama yapılan işe, sarf edilen emeğe hep saygı duydum. Bu esnada Prens Klaus Vakfı jürisinin aklına gelen gerekçe asla hatırıma gelmedi.

İki şık var: Ya ben çok safım; müziği sadece kalitesine bakarak kendince değerlendiriyor ve "etnik veya dini menşeine" aldırış etmeden sahipleniyorum veya Hollandalı jüri üyeleri art niyetli. Mâlumdur ki Avrupa'da bize ait bir kültür hadisesi ödüllendirilirken, ödül sahibinin ya toplumuna veya devletine karşı kılıç çekmiş olması gibi "ince" bir nüans aranır; halbuki Hasan Saltık, bu derece inceltilmiş bir Hollandalı gazının dolduruşuna gelecek ve bu mânâda ödülü hak edecek kertede "yiğitçe ve muhalif" eserler yayınlamakla kalmadı: Osmanlı marşları da yayınladı, sultan bestekârların eserlerini de; ilahiden deyişe, şarkıdan gazele kadar yüzlerce "etnik azınlığa ait olmayan" Türk musikisi eserini de neşretti. Bu gibi arşivlerde köhnemiş nadide eserleri yayınlarken ne kadar iç huzuru hissettiğini de sezer gibiyim. Kendisiyle tanışıklığımız, ahbaplığımız yok; sadece yayınlarının kalitesine ve niteliğine bakarak bu hükme varıyorum..

Hata mı ediyorum; ilk ihtimâl mi baskın yoksa?

Buna Hasan Saltık karar verecek. Ben olsam, "Beni ödüle layık gördüğünüz için teşekkür ederim ama gösterdiğiniz gerekçeler ödülü kabul etmeme mânidir. Ben ülkemin kültür varlığına ve müziğine hizmet etmek için çalıştım; bu çerçevede yayınladığım eserler kültürel zenginliğimizin gün yüzüne çıkarılması, tanınması ve sevilmesi gayretini taşıyor. Beni baskı altındaki etnik azınlık müziğinin yayıncısı gibi görmeniz ve bu şartla ödüle lâyık görmenizi kabullenmiyorum" der ve onuruyla birlikte ödülü de reddederdim.

Hasan Saltık'ın bizim kamuoyumuz ve sanat camiamız tarafından yeterince desteklenmediği, hatta ödüllendirilmediği doğrudur; yukarıdaki gerekçelerle ödülü reddettiğinde birilerinin çıkıp "Aferin Saltık, ne iyi ettin" demeyeceği de galip ihtimaldir ama yine de gönlüm istiyor ki, verdiği ödüle mukabil ille de ödül sahibinin kendi milletine ve devletine karşı çemkirmesini şart koşan şu kılkuyruk jüri üyeleri, kirli gerekçeleriyle baş başa kalarak morarsınlar.

Bence "morarmayı" hak ettiler.