Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Bir Bedevi bir kedi avlamıştı ama avladığı hayvanın ne olduğunu bilmiyordu. Av dönüşünde bir adama rastladı; bu adam Bedevi'ye dedi ki: "Bu nasıl bir sinnaur?" Derken az sonra bir başkasına rastladı ki o da avlanmış hayvanı işaretle şöyle sordu:

"Bu nasıl bir hin?" Derken başka birine rastladı; bu şöyle sordu: "Bu nasıl bir gitfi?" Ve sonra başka birisine rastladı; bu seferki şöyle sordu: "Bu nasıl bir daywan?" Bir sonraki ona şöyle sordu: "Bu nasıl bir chaydäl?" Bir başkası: "Bu nasıl bir chaytap?" diye sual etti; sonuncu rastladığı ise dedi, "Bu nasıl bir dam?"

O zaman Bedevi kendi kendine şöyle düşündü: "Gidip bunu satmak istiyorum; belki Allah bana büyük bir kazanç nasip eder!" Pazara vardığında müşteriler kendisine sordular: "Bu avladığın hayvanın fiyatı ne kadar?" Dedi ki: "Yüz dirhem!" Dediler ki: "Olmaz, bu yarım dirhem eder!" Bunun üzerine Bedevi kediyi fırlatıp attı ve şöyle bağırdı: "Allah belasını versin; bu kadar isme bu kadar az para!"

.....

Bir bakkal, dükkânında bir gece bir gürültü duydu ve o karanlıkta cesaretini toplayarak gayrete gelip hırsızı yakaladı.

Bunun üzerine hırsız, bir kedi gibi miyavlamaya başladı; böylece kedi zannederek bakkalın kendisini serbest bırakacağını ümit ediyordu. Fakat bizimki onu daha da sıkı tutuyor ve şöyle diyordu: "Peki sevgili dostum, eğer yarın sabah, köyün bilirkişi ihtiyar heyeti bu kedidir derse, o zaman cidden kedisin ve gidebilirsin. Fakat bu arada seni içeri kilitlemek mecburiyetindeyim."

....

İki kedi bir ekmek buldular ve bunu nasıl taksim edeceklerine dair kavga etmeye başladılar.

Bunun üzerine gürültüyü duyan maymun oraya geldi. Ekmeği görünce ağzının suları akarak kendi kendine şöyle düşündü: "Bu ekmeğe sahip olmalı ve onu yemeliyim" ve kedilere nezaketle dedi ki, "Eğer anlaşamıyorsanız, size yardımcı olmak isterim. Bundan kolay bir şey yok. Ekmeği iki eşit parçaya böleceğim ve tartacağım." Böyle dedikten sonra kayboldu ve az sonra elinde bir teraziyle geri geldi ve ekmeği kabaca ikiye bölerek işe başladı.

Evvela eliyle böldüğü parçanın ucunu ısırdı, sonra diğer parçasından bir ısırık daha; ne var ki teraziyle ısırdığı parçaları her tartışında ekmeğin bir yarısı diğer yarısından daha ağır geliyordu. Böylece evvela bir yarımından, sonra diğer yarımından ısırarak parçaları denkleştirmeye uğraşırken kediler ekmeğin bitmekte olduğunu fark ettiler ve telâşla dediler ki: "Aman senin adaletin eksik kalsın; ekmeğimizi bize geri veriver, biz onu aramızda taksim ederiz!"

Bunun üzerine maymun şöyle mukabele etti: "Ne kadar nankör ve anlayışsızsınız. Ekmeğin geri kalan kısmını veremem, çünkü bu deminden beri yapmakta olduğum ağır işin mütevazı bir bedelidir." Böyle dedi ve kalan son parçayı da ağzına attı.

Yukarda sizlere ancak çok küçük bir kısmını tattırabildiğim birbirinden güzel kedi hikâyeleri, ünlü Şarkiyatçı müteveffa Annemarie Schimmel'in, "Die Orientalische Katze" adıyla kaleme aldığı eserinden alınmış olup, aziz dostum ve komşum Senail Özkan tarafından Türkçemiz'e bugünlerde kazandırılmış bulunmaktadır. Ötüken Neşriyat'ın önümüzdeki aylarda yayınlayacağı bu güzel eseri sizlere bu vesileyle duyururken, tercümeleri yayınlama müsaadesini verdiği için değerli dostuma teşekkür ederim.

İktibas ettiğim hikâyelerde politik, askerî, içtimâi, ilmî, kültürel ve sair imâlar keşfetmeye uğraşmamaları için hâl-aşinâ okuyucularımı peşinen ikaz etmekle beraber, zengin hayal gücünüz karşısında elimin kolumun bağlı olduğunu da ayrıca belirtmek isterim.