Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Eğer "başarı"dan murad edilen seçim kazanmaksa, hükümetin başarılı olmak için yatırım projeleri yapmasına, kaynak bulmasına, bürokrasiyi verimli işletmesine filan lüzum yok; bu hükümet başarılı olmaya mahkûm zaten.

Rejimin laikçi rahipleri, hükümetin başarısız görünmesine asla müsaade etmiyorlar, etmeyecekler.

Merkez Bankası'nın yeni başkan vekilinin eşi başörtülü imiş. Laikçi rahiplerin dudakları uçukladı; bir plan dahilinde devletin kilit yerlerine eşi başörtülü olanlar getiriliyormuş!

Aziz peder, bilmediğiniz nokta şu: Siz bu nokta-i nazardan hükümete vurduğunuzu sandıkça, hükümetin seçmen tabanı genişliyor. İçlerinde kararsız olanları, kararını hükümet partisi lehine pekiştiriyor; önceki seçimlerde oy verenler de sizin gibilerin tepkilerini gözleyerek, "aferin bana, eğer bu adam karşı çıkıyorsa hükümet mutlaka iyi bir şey yapmıştır" fehmiyle kendini tebrik ediyor.

Acı fakat gerçek!

Sâye-i ruhbâniyetinizde siyasi performans denilen şey teknik niteliklerinden sıyrıldı, yapışkan ve faydasız bir ideolojik göstergeler sanatı haline dönüştü. Ehliyet, liyakat, sicil, mesleki kabiliyet gibi vasıfların değeri gölgelendi. Halbuki "laik siyaset" kavramının muhtevası ve maksadı son derece isabetlidir aslında: Kamu hizmetinin her nevi kudsiyetten, dini sembol ve muhtevadan, mistifikasyondan ve benzeri dönüştürücülerden arındırılarak maliyet, fayda, genellik, maksada uygunluk, verimlilik vb. gibi sadece teknik nitelikleriyle öne çıkarılması demektir ve bu kavram, bu çerçevede kaldığı sürece sizin gibi kudsiyeti kendinden menkûl laikçi ruhbanların elâleme, hangi istikamette neye inanmaları gerektiğini telkin etmenize de müsaade etmez.

Hem işinizi düzgün yapmayıp laikliğin haysiyetini on paralık ediyor, hem de nefret ve alerjinizi gizlemeye lüzum görmediğiniz hükümete durduğu yerde yüksek puanlar ihsân ediyorsunuz. Millet bu gibi hallerde bir size, bir de hükümet erkânına bakıyor, "bunların hatası, şunların doğrusundan yeğdir" kavliyle iktidar partisi ve kadrosunu daha sempatik görüyor.

Anladık, kısa vadede hesabınız reisicumhura basın yoluyla işmarda bulunarak yeni Merkez Bankası vekilinin atanmasını engellemektir. En tabii hakkınızdır, saygı duyarım lakin aleyhteki delil ve iddialarınızın tamamen teknik mahiyette serdedilmesi beklenirdi.

"Eşi başörtülü; iki sene önce ise açıktı, öyleyse takiyye yapıyorlar" zu'muyla kudsî köşenizden "inquisition" iddianameleri savurup durmanızı ciddiye alıyor değiliz fakat hükümeti kolaycılığa alıştırmanız bakımından memlekete zararınız dokunuyor. Hani "su içsem yarıyor kardeş" yollu bir yakınma vardır ya, sizin yüzünüzden hükümet, oturduğu yerde sempati kazanıyor. Siz neticede belki bir vekil kararnâmesini engellemiş olacaksınız ama mukabilinde bu hizmetiniz, iktidarın seçim karnesine birkaç puanlık artı kabilinden yansıyacak.

Taassubunuz yüzünden siyasetin kalitesi bozuluyor aziz peder; mesele bu!

Meselenin bir de "eş" üzerinden dedikodu yapma boyutu var ki, ne ruhbâniyetiyle te'lifi kabildir, ne mertlikle, ne de bizatihi sizin hususi vaziyetinizle. Başkalarını "eş durumundan" mağdur etmeye kalkışırken, "eş durumundan" âbâd olanların en azından sükûtu tercihi beklenir.

Bir kişiyi sadece verdiği hizmetin teknik kalitesi ile değerlendirmek kıstasını boşa koymayalım muhterem peder; onca yıl köşe yazdınız; yazılarınızı uç uca koysak boğaza tünel olur. İmdi ol kadar yazıyı "laikçi misyon"undan sıyırıp, sadece "fikri, edebi ve siyasi" niteliği ile kantara vursak, kaç okka gelir tahmin edersiniz?

Yaa... laiklik bu yüzden iyidir efendim; bu kantara ruhban kıyafetinizle çıkamazsınız. Ne iseniz ondan ibaret görünürsünüz. İki gün sonra ardınızdan "iyi yazardı" demezler mesela, "üstad öyle bir üfürürdü ki" filan derler.

Neyse lâfı uzattık; ne demişti Aziz Aguistinus: "Si faller sum".

Ömür boyu yanılarak yaşamak nedir bilir misin peder?

(*) Lat.: "Yanılıyorsam varım"