Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Gündemde iki ödül haberi var, ilki Alman Yayıncılar Birliği tarafından Yaşar Kemal'e verilen "barış" ödülü, ikincisi Türk Dil Kurumu'nun "köşe yazarları" içinden Şiar Yalçın'a tevdi ettiği ödül. Yazar Ali Bayramoğlu'nun haklı olarak hatırlattığına göre Yaşar Kemal'in ödülü, "Türkiye'ye rağmen, hatta Türkiye böyle olduğu için verilmiş bir ödül" niteliğini taşıdığı ve sadece yazarın siyasi mücadelesini ön plana çıkardığı için, doğrusunu söylemek gerekirse hiç de içime sinmedi. Gerekçesini makul bulsam da netice itibariyle Alman Yayıncılar Birliği'nin Türkiye'yi "azarlaması" anlamına gelen bu onurun, sadece sahibini hoşnut ettiğini zannediyorum. Keşke Türkiye şunun bunun azarına muhatap kalacak derecede insan haklarına riayetsizlik etmeseydi de "koca Homerosoğlu"muz onun yerine İsveç Bilimler Akademisi'nin Nobel'in edebiyat ödülünü alsaydı.

Şiar Yalçın'a Türk Dil Kurumu'nun layık gördüğü ödülde isabet edildiği kanaatindeyim; memnun ve müsterihim çünkü Şiar Yalçın dil konusunda gösterdiği hassasiyetle bu onura layık bir fikir adamıdır. Şiar Bey, pazartesi günleri Yeni Yüzyıl'da kaleme aldığı yazılarda sadece basında rastladığımız dil yanlışlarına işaret etmekle yetinmiyor, tenkid ve düzeltmelerinin arka planında bana göre doğru ve tutarlı bir dil siyasetinin varlığını da hissettiriyordu. Zannımca geçen yıl Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan "Milli Eğitim" dergisine yazdığı makale, ilk ve orta öğretimin bütün kademelerinde Türkçe kitaplarının ilk sayfalarında yer almaya layık bir değerlendirme kalitesi sergilemişti. İki gün önce Yeni Yüzyıl'ın Sanat ve Toplum sayfasında yayınlanan röportajındaki yaklaşımı ise ödülde isabet edildiğini doğrulayan çok sağlam bir bakış açısının izlerini taşıyordu. Sayın Yalçın'ı ve onu onurlandıran Türk Dil Kurumu'nu tebrik etmeliyiz.

Basınımızda dil yanlışlarını işaret eden köşelerin çoğalmasını sevinçle karşılıyor ve istifade ediyorum. ZAMAN'da İskender Pala, Yeni Şafak'ta İbrahim Kardeş, Radikal'de Hakkı Devrim hemen aklıma gelen isimler. Vakıa Hilmi Yavuz Bey haklı olarak çok basit ve sıradan yanlışlıkları düzeltmenin, yapılan işle hiç de mütenasip olmayan -ve neredeyse mistik- bir hayranlıkla karşılanmasını yadırgadığını ifade ediyorsa da bugün hangi seviyede olursa olsun dil hassasiyetini keskinleştiren ikazlara muhtaç bulunduğumuz ortadadır. Mektepte halledilememiş bir davanın medyada tashihi neredeyse imkansız gibi görünüyorsa da en azından durumun vahametini vurgulaması bakımından her katkıyı şükranla karşılamak durumundayız.

Bir Arap kelam-ı kibarı, "sebep anlaşılınca şaşkınlık ortadan kalkar" diyor, dil meselesinde şaşkınlığımızın yeni yeni farkına varmaya başladık. Türkçenin hal-i hazırından hoşnutluk duyanlar bakımından ortada -şaşkınlık ne kelime- sıhhatli bir durum vardır; Türkçe vaktiyle "ilmi bir operasyon" geçirerek "özleştirilmiş"tir; binaenaleyh özleştirilmiş haliyle tasarruf olunursa Türkçe problem alanı olmaktan çıkacaktır. İşbu hal, Osmanlı Vezir-i azamının "Ya Rabbi şu adamın aklını bir geceliğin ebana ihsan et de rahat bir uyku uyuyabileyim." diye niyaz ettiği yerdir ve bu mevkiide "şaşkınlık" yoktur. Şaşkınlık fecaati fark etmekle başlıyor ve şaşkınlığın ortadan kalkması için sebeplere inmek gerekiyor. Gerçek sebeplere vasıl olunmadıkça Türkçemizin felah bulması imkansız görünüyor. Ne Şiar Yalçın'ın sabırlı tashihleri, ne İskender Pala'nın nazik ikazları, ne Hakkı Devrim'in gözlüğünü alnına doğru kaldırarak "Evladım dahi manasındaki de eki ayrı yazılır." yollu irşadları, sivrisinekleri tek tek yakalayıp gıdıklamaktan gayri işe yaramayacaktır.

Şiar Yalçın'ın aynı hassasiyeti paylaşanların bir çatı altında birleşmesi ve sonraki safhada "Dil Şurası" tertiplenmesi yolundaki teklifi, bu vadide kamuoyunun dikkatini çekmek bakımından faydalı olur kanaatindeyim. Vaktiyle merhum Faruk Kadri Timurtaş, Necmeddin Hacıeminoğlu beylerin gündeme getirdiği "Akademi" fikri kuvveden fiile geçebilseydi belki bugün daha çok mesafe kazanmış olurduk; zararın neresinden dönülse kardır. Türk dilinin doğru tasarrufu ve zenginleşmesi için atılacak her adımı cirmim ölçüsünce desteklemeye söz veriyorum.