Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

TBMM, dünkü oturumda aşağıdaki maddeyi kabul ederek, bugünden itibaren uygulanmasına karar verdi. Kanun aynen şöyle: "Makam"ı muallayi hilafet ve saltanatı ve memalik"i mahruse"i şahaneyi yed"i ecanipten tahlis ve taarruzatı defi maksadına matuf olarak teşekkül eden Büyük Millet Meclisi'nin meşruiyetine isyanı mutazammın kavlen veya fiilen veya tahriren muhalefet veya ifsadatta bulunan kesan, vatan haini addolunur."

Türkçe özürlüsü yetiştirilen genç kuşaklar için kanunu daha anlaşılır hale getirelim, deniliyor ki: "Hilafet ve saltanat kurumuyla Osmanlı topraklarını yabancılarından elinden kurtarmak ve saldırıları önlemek için kurulan BMM'nin meşruluğuna isyan anlamına gelen sözlü, yazılı veya fiili muhalefette bulunan veya kargaşa çıkarmaya kalkışan herkes vatan haini sayılır."

Hoppala değil mi? Bitmedi: İhaneti (veya muhalefeti) sabit görülenler idam olunacaktır, ikinci derecede sorumlular ise kürekle cezalandırılacaktır!

Nasıl ama?

"Bu adamın başına tuğla mı düştü acaba?" diye düşünmekte haklısınız; biraz sabrederseniz meselenin boyutlarını öğreneceksiniz.

Milliyet yazarlarından Melih Aşık, "Açık Pencere" isimli köşesinde dün, "Özal'ı anmak" başlıklı bir not kaleme aldı. Notta özetle Özal'ın getirdikleriyle götürdüklerinin hesabı yapılmadıkça, "Özal'ın getirdiği yozlaşmalar, başlattığı yanlışlıklar saptanıp yok edilmedikçe" ülkenin düzlüğe çıkamayacağı savunuluyor ve deniliyor ki: "Vatansever Özal, 1991 yılında Hıyanet"i Vataniye Kanunu'nu neden yürürlükten kaldırdı?"

Okuyucu ne bilsin Hıyanet"i Vataniye Kanunu'nun ne olduğunu, hangi şartlarda, nasıl çıkarıldığını ve asıl metnini; "vay canına yahu" diye düşünüyor, "Özal bu caanım kanunu niçin kaldırdı acaba, Cumhuriyet düşmanı mıydı nedir?"

Merak eden herkes için sözü edilen kanunun asıl metnini, yazının başına dercetmiş bulunuyorum; kezâ "tercümesi"ni de!

Şimdi hakkımdır, soruyorum sayın Melih Aşık'a:

Siz bu kanunun tam metnini hiç okumuş muydunuz; bu kanunun resmen ve düpedüz Meclis'e, "Hilafet ve Saltanat"ı korumak ve kollamak görevi yüklediğinden haberdar mıydınız? Saltanat ve Hilafet'in kaç yıl önce kaldırıldığını hatırlıyor musunuz? Kendi ifadenizle on yıldan beri sorup bir türlü cevabını alamadığınızı belirttiğiniz sualin aslında ne kadar saçma olduğunu size hiç hatırlatan olmadı mı?

Özal'ı sevmiyor olabilirsiniz; tenkid etmek de en tabii hakkınızdır ama eleştirmeden önce, eleştirdiğiniz şeyin niteliği hakkında kısaca araştırma yapmanız gerekmez miydi?

Ve bir soru daha: BMM'nin 2 sıra numarası ile çıkardığı Hıyanet"i Vataniye Kanunu'nun, o günün âcil ihtiyaçlarına cevap vermek için çıkarıldığını niçin görmezden geliyorsunuz; bu kanunla her türlü muhalefet hareketinin nasıl sübjektif bir tarzda, üstelik "kanuna uygun şekilde" bastırılabileceğini hesab edemez misiniz? Velev ki Özal, sağlığında, herhangi bir yazınız hakkında bu kanuna muhalefet ettiğiniz iddiasıyla suç duyurusunda bulunsaydı, "hangi çağda yaşıyoruz efendi; bu kanun fiilen mülgadır" diye feryad etmeyecek miydiniz?

Ve son soru: Bugünün tarihini hatırlıyor musunuz Sayın Aşık?

...

Melih Aşık, ne yazık ki on seneden beri diline pelesenk ettiği bir ithamı her yıl tekrarlamakla şirinlik yaptığını sanıyor. Bu mantıkta ısrara kararlıysa kendisine bir küçük "tüyo" daha vermek isteriz. Meselâ "11.11. 1920 tarih ve 21 sayılı 'Firariler hakkında kanun'un niçin, hangi tarihte ve kimler tarafından kaldırıldığını da merak etmelidir mesela. Bu kanun İstiklâl Mahkemeleri'nin teşkiline imkân veren kanundur ve halen yürürlükte olsaydı, eminim ki Sayın Aşık çok mutlu olurdu ama ne yazık ki bu kanun 4 Mayıs 1949 tarihinde 5384 sayılı kanunla ortadan kaldırılmıştır ve üstelik bizzat CHP Hükümeti tarafından!

Demek ki İstiklâl Mahkemeleri Kanunu'nu Demokrat Parti kapatmış olsaydı, sayın Aşık, elli seneden beri her 4 Mayıs tarihinde "niçin kaldırdınız mis gibi kanunu, art niyetiniz nedir?" diye ekşiyip duracaktı!

Melih Aşık, bu kanunun kaldırılmasıyla vatana ihanet etmenin serbest bırakıldığını zannediyor olmalı, aksi takdirde böyle abes bir iddiayı her yıl tekrarlayarak "düşünülesi" bir duruma düşmek istemezdi elbette. İmdi biz, sayın Aşık'ın mantığından hareketle kendisinin aslında Saltanat ve Hilafet taraftarı olduğunu iddiaya kalkışsak çok mu "şık" olur?

Ceza Kanunu'nun, "Kanunu bilmemek mazeret sayılmaz" hükmünü havî 44. maddesi halen yürürlüktedir; sayın Aşık'ın haberi olsun!