Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

-Neler oluyor hocam; fikrimiz allak-bullak oldu. Tam çözüme yaklaştık zannederken?..

-İlginç tecelliler var Çekirge; onları görebilirsek daha sâkin düşünebiliriz. Meselâ: Güneydoğu terör cinayetiyle sarsılırken, diğer yerlerde fiilen sükûnet hâkim. Evet, şehit ailelerinin hânesinden ciğer yanığı dumanı yükseliyor ama yine de ölçüsüz, fevrî tepki yok. Şehit yakınlarına dikkat ettin mi? Bu insanlardaki vakarın, devlet kavrayışının kırkta biri devlet ricâlinde olsa yeterdi. Müthiş bir olgunluktur bu. Kayda geçsin. Kürtlerle Türkler arasında sosyal patırtı çıkmıyor; bu çok önemli bir "Elde var bir" unsurudur ve çok değerlidir. Vaktiyle "Biz zaten çözümün ortasında yaşıyoruz; küçük detayları kolay hallederiz" demiştim, yine aynı fikirdeyim. Kürt meselesi dediğimiz şey, aslen küçük detaylardır ve onları kolayca onarabiliriz; Kürtlerin daha fazla hak kazanması Türklerin yerini daraltmaz; nitekim gelişmeler o yöndeydi fakat Kürtlerin, en son ve en hunhar feodal ağası PKK ve civarında gölgelenen teferruat kuruluşları -maalesef buna siyasi partileri de dahil-, çözümün mümkün olduğunu ve özellikle hükümetin kararlılığını farkedince iftar soframıza kan akıttılar. <!--more-->

Can acıtıyor ama fotoğrafın tamamını görmemize de yardım ediyor. Türklerle Kürtler arasında büyük mesele yoktur, Kürt'le Türk her yerde beraber, yan yana yaşıyor zaten; olsa zaten şu birkaç gün içinde basınımızın yoğun propaganda yüklemesi esnasında görünürdü. PKK'lı feodal ağalar, zeminin ayaklarından kaydığını gördüler ve ötedenberi yapabildikleri tek şeyi yine yaptılar; cinayet! PKK, Kürtlüğün son feodal derebeyidir ve tasfiye edilmek üzeredir; şehirli Kürtler bitirecek işini PKK'nın; çünkü saçma-sapan, taşınmaz ve savunulamaz bir duruma düşürmüştür kendini. Bu esnada Kürt meselesinin bir mağduriyet ve hak arama mücadelesinden ibaret olmadığı, başkaca uluslararası güçlerin, bazı bölge ülkelerinin en kullanışlı avadanlığını teşkil ettiği de ortaya çıktı. Çok maskatlı İsviçre çakısı gibi bir şey bu. Türkiye'ye kim tekme atmak istiyorsa PKK gişesinde kuyruğa girip bilet alıyor. Kürt meselesi, işin kamuflajı gibi kaldı. Bu kadar çok fonksiyonlu bir örgütün, Bölücübaşısı yakayı ele verdi diye dağılacağını ummak, bizim safdilliğimiz idi. Dağıtmadılar, hatta dağılıp şirâzesi bozulmasın diye Bölücübaşını tutup bize muhafaza ettirdiler ki dehâ çapında bir siyasî projeydi tasarlayanlar açısından; bizim açımızdan ne mânâ ifade ettiğini söylemeye dilim varmıyor. Hatırlar mısın, defalarca sorduk bu soruyu; nedir bu avukatların haftalık görüşme komedisi diye? O makyajın boyası aktı. Bizimkilerin, Bölücübaşını hâlâ otorite sahibi zannederek siyaset geliştirmesinin yanlışlığı yüzümüze vuruldu.

-Hmm...

-Bir nokta daha var söylenmesi gereken; bizim haber kuruluşlarımız, haber şehveti, atlatma rekabeti ile olsa gerek çok kötü yayınlar yapıyorlar. PKK uzantısı olsalar bu kadar moral bozucu yayın yapamazlardı. Bilmeliler ki katiller, haberleri zaten bizim TV'lerde ballandırılarak yayınlansın diye o eylemleri yapıyorlar. Basında bir sürü meslek kuruluşu var; hiçbirinin gıkı çıkmıyor.

-Sansür...

-Ne ilgisi var sansürle? Senin yaptığın haberle katilin yüreği yağ bağlıyorsa yapmayacaksın, göstermeyeceksin; milletin mâneviyatını çökertip, öfkesini artırıyorsun. Yapma, biraz vakar sahibi ol. Düşmanını güldürme; biraz ağırdan al!

-Peki ne olacak?

-Bir: Devletin PKK ile silahlı çatışma üslubunu hızla değiştirmesi lâzım; PKK bu değişikliğe fırsat vermeden bastırdı ama, eskisi gibi mücadele etmenin mânâsı yok, bu görülüyor. Devlet çatışmada mutlaka caydırıcı ve hukuk tesis edici olmalı. İki, mâsum ve sessiz büyük Kürt kitlesinin PKK ile arasına mesafe koyacağı, tepki göstereceği bir eylem biçimi gerekiyor. Böyle bir tepki PKK'yı ufaltır, bitirir.