Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

CHP'nin tamamen millet ve memleket yararına yaptırmış olduğu bir özel çalışmanın sonuçları açıklandı. Muhtelif bakanlıklarda aylarca süren araştırmadan sonra hazırlanan rapor, kısaca kamuda "vekâletle" yönetilen önemli bürokratik görevlerin listesinden oluşuyor.

Bu rapora göre, sırasıyla Başbakanlık'ta 69, Milli Eğitim Bakanlığı'nda 60, Maliye Bakanlığı'nda 54, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nda 53, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nda 37, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı'nda 33, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda 11, Ulaştırma ve Sağlık bakanlıklarında 8'er, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı'nda 7, İçişleri Bakanlığı'nda 6, Adalet ile Sanayi ve Ticaret bakanlıklarında 4'er ve Çevre ve Orman Bakanlığı'nda 1 olmak üzere toplam 355 üst düzey kadro, vekaleten yönetiliyormuş.

"Niyeküne; memlekette bürokrat takımına kıran mı girmiş?" diye düşünmediğinizden eminim; adam çok hamdolsun, fakat hükümet, Cumhurbaşkanı'na beğendirememiş. Anayasa'nın 104. maddesinin b bendine göre kararnameleri imzalamak -ve imzalamamak- görevi var devlet başkanının; o da bu yetkisini kullanarak 355 yüksek bürokratın kararnamesini reddetmiş. Hükümet de, işleri aksatmamak için öteden beri uygulanan formüle sığınarak bu makamlara vekâleten atama yapmış.

Geçenlerde bir yerde okudum; Demirel'e göre Sezer, kanun ve kararnamelerdeki engelleme yetkisini genel hatlarıyla üç kere daha fazla kullanmış. Buna mukabil 104/b'ye göre kendine tanınan "sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebi ile belirli kişilerin cezalarını hafifletmek veya kaldırmak" yetkisini hep "solcu" diye bilinen mahkûmlara tevcih buyurmuş.

Benim anlamadığım şey CHP'nin bu araştırmayı niçin yaptırmış olabileceğidir: "Beceriksiz hükümet, senelerce şu kadar bürokratik kademeyi vekâletle yönetti; 355 tane helâl süt emmiş evlâd-ı vatan bulamadı" diyecek zâhir! Bu noktadan hareketle Cumhurbaşkanı'nı eleştirmeye kalkışacaklarını zannetmem; ne de olsa Sayın Sezer, muhalefet görevini anamuhalefetten daha etkili şekilde fiilen icrâ ve ifâ etmiş bulunuyor.

Bu araştırmanın sebeb-i hikmetini anlayamadımsa da CHP ve onun sevgili genel başkanı Baykal'ın mutlaka bir bildiği vardır; yakında izah ederler ve öğreniriz. Benim tahminim, CHP lideri Sayın Baykal'ın bugüne kadar sürdüregeldiği muhalefetin AK Parti iktidarı üzerinde aynen, "su içsem yarıyor kardeş" sızlanmasında olduğu gibi şifâyab tesirler yaptığı ve bu araştırmanın dahi son tahlilde hükümetin "aferin" hanesine yazılacağı merkezindedir.

Bilemiyorum, erkân-ı hükümet, Sayın Baykal'ın kadr ü kıymetini lâyıkı vechile takdir etmekte midir; etmiyorlarsa bunun adı en hafif tâbirle kadirbilmezlik, nankörlüktür. CHP ve onun lideri, 4,5 seneden beri iktidarın bütün cevr ü mihnetini yüklenen iktidar partisi için daima yenileyici, enerji verici ve taraftar artırıcı bir görev ifâ etti. İktidardaki partinin yıpranması kanun ise, bu kanunu tersine çevirmek noktasında CHP, hükümete olağanüstü desteklerde bulundu ve -gariptir- bu istikametinden vazgeçecek gibi görünmüyor.

Sebebi basit: Hükümet, bütçenin sunduğu daracık yatırım imkânıyla esasen pek küçük bir siyaset aralığında istikrarını korumaya çabalıyor; CHP ise hükümeti siyasetsizlik sebebiyle köşeye sıkıştırması gerekirken feci bir yanlışa düşerek kavgayı, sudan gerekçelerde ideolojik platforma taşıyor. Meselâ Sayın Baykal'ın en son, "Eşinin başörtüsü..." temsiliyle hükümete kazandırdığı seçmen desteği, bu eşsiz çıkışıyla CHP'ye kazandırdığı yeni seçmen sayısıyla ters orantılıdır ve ben bunu sokaktaki insanın sesini dinleyerek kolaylıkla tespit edebiliyorum; diyorlar ki, "diğer partilere oy verirsek, CHP karşısında hükümeti zayıf düşürmüş olmaz mıyız?"

Nasıl fikir ama?

Seçimlerden sonra Başbakan, Sayın Baykal'a bir şükran plaketi sunmazsa, bence bu demokrasi tarihimizin en nezaketsiz jesti olacaktır!