Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Çarşamba günü yayınlanan Zaman'ın 3. sayfasındaki 'Bunu da mı görecektik?' başlıklı haber aslında manşetlikti: Konrad Adenauer Vakfı'nın yaptırdığı araştırmaya göre, Türk gençliğinin % 40'ı yurt dışında yaşamak istediğini belirtmiş. Bu tip araştırmalarda sorunun nasıl tanzim edildiği önemlidir; çünkü sorunun şekli, verilen cevabı da önemli oranda tayin eder. Bu ihtiyat payına rağmen araştırma sonuçlarının en azından sahici bir ızdırabın altını çizdiğine eminim. Bugünlerde, Türkiye'de olup bitenlere anlam vermeye çalışan pek çok insan, bu muhasebenin yekun çizgisinde, kendisi için, kendisi gibi düşünenler için ayrılmış bir 'hayat sahası' göremeyince ızdırapla burkuluyor. Böyle bir halet içinde bir 'firar kompleksi'ne, daha yumuşatılmış bir ifadeyle 'muhaceret ihtiyacı'na kapılanların sayısı hiç de azımsanmaması gereken ölçülerde: % 40, müthiş bir rakam! İstikbalinizi emanet ettiğiniz bir nesle, 'Onlar henüz gençtir; kendileri için sağlıklı bir karar alabilecek yaşta değillerdir.' deyip geçebilir misiniz?

ABD Hükümeti'nin küçük gazete ilanları aracılığı ile Türk kamuoyuna ilettiği bir mesaj var: 2 bin civarında Türk'e 'Yeşil Kart' vereceklermiş. Önceleri muhtelif zaman aralıklarıyla tekrarlanan bu 'Green Card' imtiyazı çağrısını kimlerin ciddiye aldığını merak eder, 'bu cennet vatanı' terk etmeyi göze alarak yaban ellerde işsizlik sigortasının vereceği üç kuruşa rıza gösterebilenlerin nasıl bir tıynet olduğunu tahayyülde güçlük çekerdim. Son on yıl içinde Türkiye'de pek çok şey değişti; mesela, ideolojik bir çıkıntısı olmayan, sıradan, mutedil insanların Yeşil Kart almak için form doldurup gönderdiklerini fark ettim, 'bizim için değil' diyorlardı, 'en azından çocuklarımız belki adam gibi bir memlekette büyüme ve eğitim görme imkanı bulabilirler.'

Benim gençliğim, Türkiye sevdasının bir iman gibi dünya görüşünün orta yerine yerleştirildiği bir zihni iklimde geçti. Abartılmış Türkçülük heyecanlarımız zamanla 'Türkiye' merkezli bir enerji yoğunlaşması içinde munisleşti. Milliyetçiliğimiz, memleketçiliğe doğru meyletti. Bu dönem içinde 'Türkiye'ye iman ediyorum', 'Başka Türkiye yok', 'Önce Türkiye' muhtevalı yazılar kaleme aldım. Türkiye'de sade bir vatandaş gibi yaşarken 'dik durmanın ateşlerde yürümek kabilinden meşakkatli ve acı verici olduğu' ana fikrine dayanan yazılardı bunlar. Kimseye bir şey ispat etmek ihtiyacında değilim; ama şunu belirtmek istiyorum: İlk defa, 'yeşil kart' sahibi olmak için ümitsizce form dolduran en az benim kadar memleketsever, Türkiyeci, Türk, sade ve sıradan insanları zihnen de olsa itham etmediğimi fark ederek onları 'anladığımı' hissettim. Keşke mümkün olabilse de Amerikan Elçiliği, yeşil kart sahibi olmak için müracaat edenlerin isim listesini, siyasi temayüllerini, sosyo-ekonomik durumlarını açıklasa; o zaman dehşetle fark edilecektir ki, ülkemizde başlatılan 'sürek avı', aslında Türkiye'nin beşeri kompozisyonunu değiştirmek maksadına yönelmiştir. Bugün, 'yaşanmaz bu memlekette' kavliyle ABD vatandaşlığı için form dolduranlar veya dünya haritasını önüne sererek, 'Türkiye yaşanmaz hale gelirse, nereye sığınabilirim?' diye kendilerine sığınacak melce arayanlar, dünün çıtkırıldım Jön Türkler'inden, İstanbul'da kalem efendisi olmaktansa Paris'te kundura boyacısı olmayı tercih eden Yeni Osmanlı züppeliğinden çok farklı bir ızdırap içindedirler.

Böyle bir arayış içinde bulunanları hala tasvib etmiyorum; ama anlıyorum. Ve anlamak affetmektir; bu nükteyi, 'sürek avı'na tazı veya at uşağı sıfatıyla iştirak edenlerin anlamasını da beklemiyorum. Bir ülkeyi -bilerek veya bilmeyerek- başkaları için yaşanmaz hale getirenlerin akıbeti, yakın dünya tarihinin henüz mürekkep kokan sayfalarında anlatılıyor. Eğer bu ülkede sıradan, dürüst, hiçbir ülkenin elçiliğine 'ben siyasi mülteciyim' diye dilekçe vermeyi kendine ar edinen memleketsever insanlar Türkiye'de yaşamak fikrini soğuk buluyorlarsa mesele vahim demektir.

Sizin bir 'Pax Turchia' fikriniz yok mu beyler? İdeolojik önyargılarla ve kabuslarla inşa ettiğiniz hayalhanenizde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bile yer bulamıyorsa, 'Gelecekteki Türkiye vizyonu'nuzu kim ciddiye alacak? Hala bindiğiniz dalı testereleyecek misiniz? Bırakınız bu 'sürek avı'nı artık!

e-posta: [email protected]