Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

-Aloo Cemil abi, müsait miydin?-Müsaitim Aliciğim, buyur, merhaba.-Merhaba Cemil abi, nasılsın iyi misin, bir hatırını sorayım demiştim de.

-İyiyim be Aliciğim, nasıl olalım; Allah’a hamd olsun, iyi olmayacak neyimiz var? Ortalığın hali muazzam; çarşı-pazar ucuzluktan coşmuş, yıkılıyor. Bütün vatandaşlar olarak evelallah hükümetimizin, devletimizin sayesinde arslanlar gibi, paşalar gibi yaşıyoruz.

-Şeyy.. abi paşaları karıştırmasak? Hani... anlıyorsun ya...

-Haa, tabii tabii... Paşalar canımız ciğerimiz; gözümüzün nuru, kalbimizin sürûru. Ağız alışkanlığı işte. Orduya hürmetimiz büyük değil mi Aliciğim. Onlar olmasaydı biz kim bilir şimdi nerelerde olurduk.

-Kezâ Atatürk de öyle değil mi Cemil abi? Büyük lider, büyük insan; ona da saygımız, bağlılığımız tartışılamaz. Onun aleyhinde bırakalım söz söyleyeni, aklından geçeni bile affetmeyiz biz. Onun devrimleri olmasa...

-Değil mi Aliciğim, ben de onu diyordum az önce yengene. Öyle havadan sudan konuşuyorduk, söz Atatürk’e geldi. Masaya bi yumruk vurdum, dedim ki, Benim cesedimi çiğnemeden, onun ilke ve inkılapları hakkında evladım olsa hiç kimse yarım ağız konuşamaz. Yırtarım o ağzı dedim.

-Çok iyi demişsin Cemil abi, vallahi ben de öyle. Evlât dedin de abi aklıma geldi. Bizim çocukları da sen bilirsin hep saygılı, terbiyeli, büyük-küçük bilen, kanunlara son derece riayetkâr yetiştirmişizdir...

-Vatana millete sadakatle bağlı...

-Kanunlara, devlete, hükümete muhabbetkâr; değil mi, sizin gençler de öyledir maaşallah. Herkese söylemişimdir meselâ, bizim Ali’nin çocukları bir tanedir, öyle bir aile terbiyesi almışlardır ki...

-Estağfurullah Cemil abi, o sizin kendi asaletinizden... Devletimiz, milletimiz sağolsun, hele hükûmetimiz, abi dünkü konuşmasını dinlemişsinizdir mutlaka muhterem büyüğümüzün...

-Ah Aliciğim, dinlemez miyim canım, dinlemez miyiz? Yengenle ben o kadar duygulandık, o kadar hislendik ki inanmazsın ağlamaya başladık şefkatten. O ağlar, ben ağlarım; bastıramıyoruz muhabbetimizi. Öylesine büyük bir insan...

-Her sözünde derin hikmetler...

-Her cümlesi birer mahz-ı hakikat Aliciğim. Kaçırmamak için sabah ilk iş gazetelerden büyüğümüzün programını öğrenip kocaman bir kartona yazıyorum, televizyonun yanına koyuyorum. Vakti gelince çoluğu çocuğu da çağırıyoruz vecdle dinliyoruz vallahi Aliciğim, siz de öyle yapın...

-Abi dün yeminle söylüyorum ekmek-musaf çarpsın; yine büyüğümüz her gün olduğu gibi bizleri ekrandan irşâd ediyordu, cümlesinin bir yerinde öyle cûş-ı hurûşa gelmişim ki, pencereyi açıp sokağa doğru tekbir getirmiş, ardından halıya yığılıp kalmışım. Hanım kolonya ile bileklerimi oğuştururken ayılabildim ancak. Kendimizden geçiyoruz Cemil abi. Belâgat ancak bu kadar olur; o tonlamalar, o vurgular...

-Aliciğim sözünü kesiyorum, bazen o adlarını ağzıma almayacağım menfî, casus kılıklı insanlardan bahsederken yüzünde beliren üzüntüyü fark edince kahrımdan kalp krizi geçirecek gibi oluyorum. Yahu bir TC vatandaşı o ulvi insanı nasıl üzebilir, nasıl onun aleyhinde bulunabilir, düşünemiyorum yaa?

-Affedersin, hâşâ huzurdan bunların alayı muhalif abi, öyle diyorlar kendilerine, demokrasi filan gibi şeyler geveliyorlar...

-Aman Aliciğim aman; telaffuzu bile tehlikeli... Devlete, millete, kahramanca gece gündüz çalışarak kendilerini topluma adamış ulvi bürokratlarımızın aleyhine bir insan evladı nasıl kötü bir şey düşünebilir yahu; havsalam almıyor. Nankörlüğün bu kadarı fazla... Haber saatinde bunlara sıra gelince kapatıyorum ben şahsen, neme lazım!

-Biz de kapatıyoruz Cemil abi. Ayrıyetten bu hainlere haberlerde yer verilmesini de hiç uygun bulmuyorum. Çoluk çocuğun kulağına gider, öğrenirler diye ödüm kopuyor. Kapatmalı bunları, vallahi hiç acımam. Bir de utanıp arlanmadan seçimlerde oy istiyorlar, yuuh!

-Benden de yuuh Aliciğim, Sabriye yengen de bak şimdi oturduğu yerden o da yuuh çekiyor. Bunlar seçimleri ne zannediyorlar yav Ali. Sandığa git, istediğin partiye oy ver! Ooh.. Neymiş, demokrasi varmış; yok yaa?

-Demokrasiniz batsın be! Afedersin Cemil abi, bir an için hisli duygularımı denetleyemedim, huzurunuzda...

-Lâfı mı olur şekerim, doğru söylüyorsun. Sandığa gidip kuzu kuzu, arslanlar gibi muhterem büyüğümüzün mübeccel partisinin altına mühür basmak dururken nedir o kocamaaan birleşik oy pusulası? İsraf azizim, lüzumsuz. Biz şahsan herkese tembih ediyoruz. Muhterem liderimizin, dünya güzelimizin, milletin iradesini tek başına temsil eden milli mücadele kahramanımızın partisinden gayrısına oy veren insan değildir diyoruz. Bir milletin bahtına bin yılda bir doğan bir yıldızımız varken...

-Allah ömrümüzden alıp onunkini artırsın Cemil abi; bir de yakışıklı, bir de sempatik. Hani o hırslı duruşu var ya, içim eriyor abi, duvardaki posterine gidip öpüyorum. Yolda aklıma gelince cüzdandaki resmini çıkarıp üzüme sürüyor, kokluyorum. Büyük insan abi, büyük şans. Allah başımızdan eksik etmesin!

-Sade biz değil ki Aliciğim, bütün dünya hayran liderimize. Adamların içi gidiyor, ‘n’olaydı bizim de böyle kuvvetli bir önderimiz olaydı’ diye ama Türk milletinin talihi burada yüzümüze güldü nihayet. Geçenlerde duydum, Obama demiş ki, “Bu adamdaki aklın onda biri bende olsa güneş sistemini idare ederdim” demiş.

-Az bile demiş Cemil abi. Şimdi aklıma ne geldi biliyor musun; birisi mesela şu anda bizi dinliyor olsa der ki içinden, ‘Yok devenin pabucu, o kadar da değil’ filan diye düşünür. İnan olsun ki az bile söylüyoruz değil mi Cemil abi. Putin’in dediğini duydun mu sen; “Hastasıyım bu adamın” diyormuş, “Ne yapsam onun gibi karizmatik olamam” diyormuş.

-Bak sen Putin’e, hmmm. Ee, akıllı adam Aliciğim. Biz boşuna mı sabah akşam sağlığına, saadetine, huzuruna dua etmekteyiz. Bir bildiğimiz var elbette. Keşke şu aklı kıt muhalefet de bilebilse şuncağızı.

-Muhalefet deme bana Cemil abi, afedersin. Bir insan nasıl bu kadar kör, basiretsiz, cahil olabilir anlamıyorum; bunlar hangi gezegenden geldiler anlamıyorum.

-Öyle öyle, ha aklıma geldi, sen bana bir şey mi söylecektin Aliciğim, lâfa daldık unuttuk...

-Haa şeyi soracaktım abi. Bulgurlu köfteyi yoğururken zeytinyağı damlatıyor muyuz biraz, unutmuşum da...

-E, bir iki damla olur, bir tatlı kaşığı da yoğurt ilave et; yumuşak oluyor.

-Sağol abi, dertleştik bu vesileyle iyi oldu.

-Bir şey değil canım. Şükran’a selam söyle...

...

Not: İşbu konuşma, “Demokratik açılım” torbasının içindeki son kanunlar da meclisten geçtikten sonra herhangi bir tarihte, sıradan iki vatandaş arasındaki telefon görüşmesinin tapeleri olup ilgili makama istihbari bilgi maksadıyla hazırlanmıştır. Saygıyla arz olunur.