Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Yazarın kötüsü, internette dolaşan dedikoduları yazı diye okuyucularına aktardıktan sonra üstüne üstlük bir de "araştırmacı gazeteci" fiyakası çekmeyi ihmâl etmez. Bu hafta size bir kötü yazarlık nümûnesi verecek ve internette ağızdan ağıza gezinen bir efsâneyi köşeme buyur edeceğim.

Peşinen belirteyim ki parantez içindeki ifadeler tamamen yazarınıza aittir ve onun "araştırmacı yazar" vasfını açıkça isbat etmektedir.

Efsâne, tereyağı üzerine; Rivayete göre bir üniversite öğrencisi (kimya fakültesinde okuyor olabilir), bitirme tezi ödevi olarak bir margarin fabrikasında staj yapmakla görevlendirilmiş ve olaylar işte böyle gelişerek kader ağlarını örmüştür. Gerisini onun kaleminden okuyalım:

"Diploma tezimi Türkiye'nin ünlü bir margarin fabrikasında hazırladım. Adam gibi kokusuzlaştırılmış ve arıtılmış sıvı pamuk çekirdeği yağını "hidrojene" ederek doyurmanın ve de vücud ısısına son derece tehlikeli şekilde yaklaştırmanın nesinin akla uygun olduğunu ne ben çözebildim, ne de bu konuda benden çook daha bu konuyu bilmesi gerekenlere tüm uğraşmalarıma rağmen çözdürebildim (demek ki öğrenciye, "şu meseleyi çöz bakayım evladım" diye bir ödev verilmiştir; çocuk da yapamamış ama devamını okuyalım bakalım!).

Stajiımı ve tezimi başarıyla bitirdim, hocama teslim ettim. O gün bugündür ağzıma margarin koymamaya kesin karar verdim ve uyguladım (buna da şükür, "bir daha tez yazan nâmerttir" de diyebilirdi!). Margarin ambalajlarına, kesinlikle sigara ambalajlarına getirilen zorunluk getirilmelidir. "Margarin sağlığa çok zararlıdır" diye yazılmalıdır. (Güzel de, bu ikaz yazısı margarin satışlarını patlatırsa n'oolacak Necati? Çocuğun adı Necati değil, misâl olsun diye ben uydurdum!)

Margarin, vücudumuzdaki toplam uzunluğu 100 km. olan IDY (insan damar yolları)'nın katilidir (I'nın yerine D olsaydı ne olurdu; cevap: Devlet Demir Yolları!). Alkolden de, sigaradan da daha kapsamlı zararlıdır. ("Kapsamlı zarar verir" diyecek belli ki ama aceleye gelmiş, affedelim.)

Margarin ve Tereyağı arasındaki farkı biliyor musunuz? (Nerden bilelim, sen söylersen öğreniriz elbet!) Sonuna kadar okuyun (okumaz mıyız hiç, yeter ki dedikodu olsun!). Çok ilginç. Her ikisi de hemen hemen aynı kaloriye sahiptir. Tereyağı çok az daha fazla doymuş yağ oranına sahiptir. ("Çok az daha fazla" ibaresini bir yere yazın, lâzım olur) 8 grama 5 gram (ne demek bu; bu çocuk tezini gerçekte nerde yaptı acaba?). Harvard Tıp Fakültesi'nin çalışmasına göre (Inı-nı-nııın; kafadan atmıyoruz vatandaş; çocuğu daha ağzı tereyağı kokuyor diye küçümsek ama o ne yaptı? Harvard'dan delil getirdi! Harvard deyince akan sular durur bizde; herifler, "su içmeyin" dese, "bir bildikleri vardır" diye su içmeyiz. Çocuğu takdir ettim, bu işi biliyor!) tereyağı ile karşılaştırılınca margarin yemek, kadınlarda kalp hastalığına yakalanma olasılığını artırıyor. (Erkeklerden bahis yok; bizim kalbimiz yok mu sanıyorsun kardeş?) Tereyağı yemek ise yiyeceklerdeki diğer besin ögelerinin emilimini artırıyor.

Tereyağının besinsel değeri yüksek olmasına rağmen margarinin çok düşüktür. Çünkü katkılıdır (ne olmuş; ayranda da su katkısı yok mu?). Tereyağı margarinden çok daha lezzetlidir (evet, bunu takdir etmek için Harvard'dan hüccet getirmeye lüzum yok çok şükür) ve diğer yiyeceklerdeki tadları zenginleştirir (bu hususa da şahidiz). Tereyağı yüzyıllardır bilindiğı halde margarin 100 yıldan az bir süredir yapılmaktadır (bu da meselenin tarihi vechesi; demek ki margarinin üç-beş yüz senelik geçmişi olsa onu da ciddiye almamız gerekecekti).

Ve şimdi margarinin ne olduğuna gelelim: Yağ asitleri çok yüksektir, koroner kalp hastalığı riskini 3 kat arttırır. Toplam kolesterolü ve LDL'yi yani kötü kolesterolü yükseltir, HDL'yi, yani iyi kolesterolü düşürür, kanser riskini beş katına çıkarır, anne sütünün kalitesini düşürür, bağışıklık sistemini zayıflatır ve insülin tepkisini düşürür (vay canına, resmen zehir yahu!).

İşte en ilginç kısmı ise, margarin plastikten yalnızca 1 molekül farklıdır. İşte bu gerçek beni hayatım boyunca bir daha margarin ve diğer hidrojene yiyecekleri yemekten alıkoymuştur. Hidrojene demek moleküler yapısına hidrojen eklenmiş demektir. Kendiniz de deneyebilirsiniz: Bir paket margarini alın (alır mıyız bi daha; tövbe ayol!) ve gölge bir yere koyun. İki gün içinde şunları gözlemleyeceksiniz: Üzerinde bir tane bile sinek yok! Bu size bir şeyler anlatmalı. (Anladım, diyor ki, sinek bile icabında nimettir.) Çürümemiş ve kötü kokmamıştır, çünkü hiçbir besin değeri yoktur (az önce az da olsa besin değeri vardır demişti ama boşveriyoruz) ve üzerinde hiçbir şey gelişmez (ne yani, tarla mı bu?). Hatta mikro organizmalar bile yerleşmez. Neden? Çünkü nerdeyse plastiktir (vay canına!). Evdeki plastik kablonuzu eritip de tostunuza sürer misiniz? (Doğrusu hiç aklıma gelmemişti; bir deneyelim bakalım.) İsterseniz sürmeye devam edin ama en azından gelecek nesillere, çocuklarınıza bu vicdansızlığı yapmayın."

Mektup böyle işte; benim anladığım şu: Tereyağı iyidir çünkü bunu Harvard Tıp uzmanları söylemiştir. Ekmeğin üzerine eritilmiş plastik sürüp yemek ise kötüdür; siz üstüne plastik sürülmüş ekmek yeseniz bile çocuklara yedirmeyin, yazıktır.

Nasıl, doğru anlamış mıyım?