Theatral bir durum!

En azından iki haftalık haberdi; dikkat bile çekmeden unutulup gitmesi tabiidir. Gazete kupürünü kesip saklamıştım ama nereye sakladığımı hatırlayamadığım için zihnimde kalanla iktifa etmek zorundasınız.

Farkındayım, ben asla iyi bir "araştırmacı yazar" olamayacağım. Bunca "araştırmacı" arasında bir tane de "unutkan yazar" bulunmasının bence hiç mahzuru yok.

Haber şöyleydi: Galiba Devlet Tiyatroları'nın bir yöneticisi basın toplantısı yaparak Mustafa Kemal Atatürk'e te'lif ödeyeceklerini açıklamıştı. Gazi'nin ünlü "Nutuk"unu tiyatro temsili haline getiren yöneticiler diyesiymiş ki, "Atatürk'ün Nutkunu isteyen alıp basıyor, yazarlar rahatça alıntı yapabiliyor, kimse de tek kuruş te'lif ödemiyor; halbuki Atatürk bu eserin haklarını Türk Kuşu'na devretmişti. Biz de bu noktaya dikkat çekmek istedik."

Ne güzel, ne asil bir jest!

Te'lif hakları konusunda bu kadar hassas davranan Devlet Tiyatroları'nı tebrik etmek lâzım. Lâkin açtıkları çığırın ardından hangi gelişmelerin yaşanabileceğini tahmin ettiklerini sanmıyorum. Evvela bu memlekette Atatürk ismini taşıyan binlerce cadde, stadyum, spor tesisi, okul, kamu binası, kültür merkezi var. Dünden bugüne yevmiye birer liradan te'lif hakkı hesaplansa da Türk Kuşu'na ödenmeye kalkışılsa, seneye kalmaz bizim mütevazı Türk Kuşu Kurumu, eloğlunun NASA'sına nal toplatır!

"O bütün millete mal olmuş bir milli önderdir; ismine te'lif ödemek gerekmez" diyebilir misiniz; diyemezsiniz çünkü Nutuk da en az Mustafa Kemal Paşa'nın ismi kadar anonimleşmiş bir eser; üstelik Atatürk bu eserde çocukluk ve gençlik hatıralarını anlatmıyor; kendi açısından Milli Mücadele'nin icmâlini ve müdafaasını yapıyor.

Öyleyse ya "Nutuk'a te'lif ödüyoruz" diye ortaya çıkanlara "biraz ağır ol bakalım" diyeceğiz, ya da Atatürk adının geçtiği her şeye te'lif ödeyeceğiz.

Milyonlarca kere çoğaltılmış yüzlerce çeşit fotoğrafı var meselâ. Kültür Bakanlığı bile Atatürk'e ait bu gibi poster ve takvimleri ücreti mukabilinde satıyor; bedava dağıtılanları hesaba katmıyorum ama parayla satılanların te'lifini hesaplamaya kalkışın bakalım neler oluyor?

Yüzlerce heykel var sırada. Heykeltıraşlarımız sağolsunlar, emeklerini esirgemeyip büstler, heykeller yapıyor ve yine Kültür Bakanlığı'nın yaptığı gibi "ücreti mukabilinde" isteyen belediyeye, vilayete, askeri garnizona veya resmi kuruluşlara satıp para kazanıyorlar. Kazandıkları parada gözümüz yoktur, lakin meselenin te'lif cihetini sormak hakkımız: Heykeltıraşın te'lif hakkı varsa, heykele konu teşkil edenin hakkı yok mu?

Atatürk'ün ismini kullanan dernekleri unutacak mıyız; Bakanlar Kurulu kararıyla kurulmuş bile olsalar netice değişmez; onlar da Atatürk isminin kendilerine sağladığı avantajın te'lif hakkı cinsinden bedelini ödemelidirler. Müzeleri ıskalamayalım; dünyanın her yerinde olduğu gibi Atatürk'ün hatırasını taşıyan eşyaları sergileyen binalara bedava girilmiyor. "Efendim bu paralar netice itibariyle genel bütçeye giriyor; onları karıştırmayalım" denilebilir mi? Vatandaş o müzelere Atatürk'ün hâtırasını taşıdığı için itibar ediyor ve giriş ücretini de ödüyor. Öyleyse te'lifi ödenmeli.

İsterseniz sözü siyasetçi takımına hiç getirmeyelim; rahmetli İsmet Paşa'dan çiçeği burnunda genç politikacılara kadar vara-yoğa Atatürk'ü referans gösterip rakiplerine üstünlük sağlamaya çalışan bu arkadaşlar, te'lif hesabına vurulduğunda öyle bir zimmet yüküyle karşı karşıya kalırlar ki yedi cedleri gelse bu borcu tasfiyeye güçleri yetmez.

Bitmedi, sırada daha kağıt ve demir paralar, ziynet için kullanılan altın sikkeler, madalyonlar var; PTT'nin bol keseden basıp tıkır tıkır satarak para kazandığı pullar var...

E, ne yapacağız o zaman?

Çare şu; şirin olacağız diye kimsenin aklının ucundan bile geçmeyen bir buluş yaparak Atatürk'e te'lif ödemeye kalkışmak hiç de parlak bir fikir değil. Vazgeçeceğiz, hatta, "vaktiyle biz şöyle şirin bir buluş yapmıştık; ne günlerdi be" diye hatırlatmayacağız bile.

Birader, Nutuk'a ille de te'lif hakkı ödemek isteyen varsa, oturup baştan sona okur bir kere; onunla da yetinmez; Milli Mücadele hakkında Nutuk'ta ele alınan olayların ve iddiaların çok yönlü sağlamasını yapacak sair tarihi eserleri de okur; onunla da yetinmez; o devrin tarihini, bütün arkaplan bilgileriyle, kişileriyle, kurumlarıyla, olaylarıyla, yanılgılarıyla hatmeder.

Ne, neymiş öğrenir, bilir.

Te'lif böyle ödenir.

Theatral durumlar yaratarak değil!


Kaynak (Arşiv)