Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Demokrasi böyle bir şeydir; beğenmediğimiz şeyleri protesto etmek hakkımız var. Başbakan'ın önceki gece Arena stadyumunun açılışında bir hayli seyirci tarafından ıslıklanarak protesto edilmesi, demokratik hoşgörü sınırları içinde değerlendirilmelidir.

"Bu yapılan ayıp" meselenin bir başka yönü. Hâdise tatsız, evsahipliği töresine aykırı, misafirperverliğe ters ama "meşrû".

Rastgele elli bin kişiyi bir yerde toplasanız yarısından çoğu Başbakan'ı destekler, destekliyor ve galiba önümüzdeki seçimlerde yine destekleyecek. O toplulukta Başbakan'ı desteklemeyenlerin de bulunması demokrasinin nimetidir ve son derece tabiidir. Kaldı ki ıslıkçıların, gayrımemnunlar arasında bile azlıkta kaldığı anlaşılıyor fakat aykırıların görüntüsü daima dikkati çeker. Toplulukta pantolonlular değil pantolonsuzlar önce farkedilir. Protestocular bu hadisede aykırılığın meyvesini derlediler, dikkat çektiler, gündem yaptılar da aslında dertleri neydi hâlâ anlayabilmiş değiliz.

Konu ne olursa olsun söze, "Ekmek kaç kuruş biliyor musun bu ülkede?" diye başlayıp dellenmek moda oldu son zamanlarda. Haber altı yorumları, protestocuların şuuraltı grafisini veriyor zaten; kimisi iktidarın dağıttığı kömüre eyvallah demeyenleri alkışlıyor, kimisi demokratik açılıma bozulmuş, kimisi de sarı-kırmızıya gönül veren Mustafa Kemal askerlerinden, benzin fiyatlarından dem vuruyor; hâsılı kafalar karışık.

Ağzımdan yel alsın; bundan sonra stadyumlar da ucuz tarafından politik gösteri yeri haline gelecek galiba.

Protesto demokratik hak, bir demokratik prensip olarak savunuruz ama buradan "Protestocular hep haklıdır" sonucu çıkmaz; neticede saçmalıyorlar. Sanatı savunacağım derken, heykel niyetine her yapılan garâbeti beğenmek zorunda hisseden bir zümre belirdi son zamanlarda. Dün şöyle biraz gezdim internette; iki satır düzgün cümle kuran, üçüncü cümlede ağız dolusu galiz küfürle şuurunu istifrâ ediyor. Kin rûhu epritmiş.

Bir şeyin altını önemle çizelim: Gerek Başbakan, gerek partisi, mucize gösterip gökten "Helvâ ve selvâ" indirse, "nerede bizim soğanımız sarmısağımız" diye homurdanan, aşırı derecede öfkeli ve bu yüzden doğru düşünme melekesini kaybetmiş bir kindar kitlesi mevcut Başbakan'ın. Allah cümleye gecinden versin, Emr-i Hak vâki olsa sevinçlerinden köpeklere ekmek doğratmaya kalkışacaklarından eminim. Hadise sebebiyle şuuraltından web alemine sızan tepki, buna benzer bir patolojiyi işaret ediyor. Gayz! Sebebi doğru dürüst tahlil edilemeyen, anlaşılamayan öldüresiye bir nefret hissi. Danışmanları Başbakan'a anlatıyorlar mı acaba bu intikam histerisini; sayıca az olmaları önemli değil, yaydıkları şuursuz nefret insanı ürkütüyor.

Yakası rozetli candaş medya iyi iş çıkarmış doğrusu; üstelik bilgisayar klavyesi kullanacak kadar "eğitimli" insanlara düşünmeden küfretme alışkanlığı zerketmek bir toplum mühendisliği başarısıdır. Pıravo!

Galatasaray'a gelince... Evvelâ Kazım, ardından Kazım'a kurtarıcı gibi sarılan Hagi, onların ardından her iki Adnan Beyler oralardan uzaklaşmadıkça, bu camiaya bir "Cevat Hoca Beyefendiliği, Hasan Şaş, Hakan Şükür samimiyeti" avdet etmedikçe ben bu takımın taraftarı değilim artık. Sultantepespor'u destekliyorum; renkleri sarı-mavi ama artık o kadarını idare edeceğiz...

Son zamanlarda sportif başarıyı insani değerlerden daha yukarda tuttukları için iyice sıdkım sıyrılmıştı zaten, bu görüntü giderek sevimsizleşti. Soğudum. Bu sezonu "kümede kalabilecek miyiz acaba" heyecanı ile geçirmeye hazırlanıyordum, vazgeçtim, şimdi sadece Fenerbahçe'nin yenilgileri ile futbol heyecanımı taze tutacağım galiba!..

İyi iş çıkardınız ıslıkçı protestocular; kutlarım! Sahi kuzum, neyi protesto ediyordunuz ki o gece?..