Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Medâr"ı iftiharımız "Kangal Köpeği"ni saymazsak, Murat 124 marka bir otomobilin arka koltuğunda veterinere götürülürken işbilir bir gazetecinin objektifine yakalanan "Dana Ferhat" hadisesinden sonra Sivas, yeniden medyanın ilgi odağı olmayı başardı; duymadıysanız şaşarım:

12 yaşında bir çocuk, tahta çamaşır mandallarından imal ettiği bir elektrikli sandalye projesi ile iki günde meşhur oldu. Sadece o değil, sene sonu sergisini hazırlayan komisyon üyeleri, öğretmenleri, müdürü, hatta Y.A.'nın babası ve annesi bile neredeyse infaz tahtasına çivilendi.

Aferin, bravo, tebrikler!

Gören zanneder ki bu toplum, her nevi şiddete karşı şuurlu bir medeni davranış kalıbı benimsemiş, ince insani hassasiyetlere sahiptir. Çocuklara satılan oyuncakları, internet kıraathanelerinde (!) veya şahsi bilgisayarlarda oynanan sanal oyunları, çizgi"romanları bile denetler, çocukların ruh sağlığına saygı duyar!

"Counter strike" diye bir oyun var; bu oyun ülkenin bütün internet kıraathanelerinin ekmek sebebi. Üçlü, beşli, onlu takımlar halinde oynanıyor; oyun, her bilgisayar kullanıcısının, güyâ düşmanı öldüren bir katil rolünü üstlenmesi üzerine kurulu. Ne kadar çok adam öldürürseniz, o kadar başarılı sayılıyorsunuz. Oyunun grafik standartları yüksek, silahlar, patlama sesleri, kurşunu yiyen düşmanın vücudundan kan fışkırması ve ardından "hıngg" sesi çıkararak ölmesini canlandıran efektler birer "digital teknoloji" şaheseri. Galiba bu oyun, özel harekat timlerini eğitmek maksadıyla tasarlanmış da sonradan kötü yola düşerek çoluk"çocuğun eline geçmiş.

Çocuğa resmen adam öldürme zevki telkin eden bir oyun bu; üstelik serbest ve ülkenin bütün internet kıraathanelerinde.

Günün en gözde saatlerinde televizyonlarımız harıl harıl şiddet sahneleriyle dolu filmler göstererek seyirci kapmaya çalışırlar, kimse görmez. Yerli diziler derseniz "başına sıkarım, ümüğüne çökerim, ayağını yerden keserim" tehdidiyle ikide bir eşek kadar tabancasını çekip sağa sola ateş eden, irin bakışlı kriminal tiplerden geçilmiyor. Sonra kalkıp Y.A.'yı, ailesini, öğretmenlerini ipe çekiyoruz. Bir de çocuğun ismini "Y.A." şeklinde kısaltmayla yazarak, güya kanuni korumadan istifade ettirmezler mi? Her gazetede, televizyonda boy boy resim ve görüntüleri yayınlanmış, babasının adı, işyeri afişe edilmiş; nezâketin bu derecesi göz yaşartıcı doğrusu.

Peki haber bültenlerine ne demeli; benim bile görmeyi içimin kaldırmadığı şiddet sahneleri gösterildi iki gün önce: Bilmem nerede bir çocuk bakıcısı, el kadar sabîye işkence etmiş de gizli kamera ile tesbit eden ebeveyni basına vermiş; bizimkiler mal bulmuş Mağribi gibi yayınlıyorlar. İntihar edenler mi istersiniz, sokak ortasında kurşunlananlar, kavga edenler mi, hepsi haber bültenlerinde mebzûl.

Sevgili Y.A. kardeşim; henüz küçüksün, aklın ermemiş, usûl hatâsı yapmışsın. Gel sana biraz akıl vereyim de bu işlerin nasıl yapıldığını öğren.

Belli ki meraklı, hatta kabiliyetlisin. Erginlik çağını geçinceye kadar sabret; daha sonra internette bir web sitesi açar, senden yaşça üç kere daha büyük abilerinin yaptığı gibi "evinizde nasıl Cruise füzesi imal edebilirsiniz" veya "elli dolara nasıl alev makinası, tahrip bombası, bubi tuzağı yapabilirsiniz" cinsinden sivri fikirlerini rahatça sergileyebilirsin; kimse bir şey demez, hatta bravo bile derler; belki haberin yoktur, internette atom bombasının tarifi bile yapılıyor. Serbest!

Daha profesyonel çalışmak, daha büyük tahribatlar yapmak istiyorsan silah sanayii işkoluna bir yerinden girmen gerek. Mesela binalara zarar vermeden içindekileri öldüren bir silah yaparsan "ki vaktiyle yapılmıştı", sana madalya bile verirler; herkes sana saygı duyar. Yeterince sermaye bulursan şirket kurarsın, silah ticareti yapar, sosyeteye katılırsın, o zaman kimse seni, "a, bücüre bak, elektrikli iskemle yapmış" diye ayıplayamaz.

En iyisi siyasete atıl; ne kadar öldürücü silah yaparsan yap, sonuçta o silahları kullanmaya politikacılar karar verirler. Savaş kararlarını onlar alır, binlerce, milyonlarca insanın ölümüne imza atarlar da kimse hesabını sormaz: Ne âlâ!

Terörist de olabilirsin ama tavsiye etmem; çok risklidir. Birileri sana "vur, öldür; sen öldürdükçe halkına iyilik etmiş oluyorsun" diyeceklerdir. Büyük büyük adamların mantıkları böyle gariplikler de üretebilir. Neticede bir köşede ölüp gitmezsen, birileri seni kahraman ilan eder.


Sen bunca caanım seçeneği bir tarafa bırakıp, çamaşır mandalından elektrikli iskemle icad ediyorsun; o keşif daha önce yapıldı evlâdım. Ne bileyim, şöyle daha sofistike, daha duyulmamış, daha öldürücü bir şey icad etseydin, bizim de yaklaşımımız farklı olurdu elbette.

Çocuksun, bilememişsin; büyü de gel bu canavarlar panayırına!