Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

"Görüyor musun hanım; emekli olduk olalı ne arayan var ne soran. Sen bu gazeteci, medyacı milleti bilmezsin, bunlar vaktiyle ağzımdan çıkacak iki kelimeyi zaptedip haber yapmak için kapımda yatarlardı, hey bee... Ben böyle unutulup bir köşelerde paslanacak adam mıydım?

Yahu hanım, sen ortalığı süpürürken ben her defasında oturduğum koltukta ayaklarımı kaldırmak zorunda mıyım yani, romatizmalarım azıyor biliyorsun, ya bel fıtığım nüksederse ne olacak, bir de şu menhus makinenin gürültüsü... Bırakmıyorsun ki şurada ağız tadıyla gazetemi okuyayım, yurt ve dünya gündemini takib edeyim?.. Hayır efendim markete filan da gitmiyorum işte... Apartman görevlisini çağır o gitsin. Ayıp değil ya, zoruma gidiyor arkadaş bu yaştan sonra marketlere gidip bir torba ince bulgur, iki paket margarin almak. <!--more-->

Geçenlerde ne oldu biliyor musun? Tanıdılar beni, "Aa bak, bu yaşlı adam o değil mi?" diye fısır fısır konuşup kikirdediler ama ben her şeyi duydum. Ben ki vaktiyle kararlarıyla hükümetleri titretmiş, politikacıları, işadamlarını iki büklüm etmiş bir adamım. Bu marketteki kadınlar üstelik ne dediler biliyor musun, "Vah vah pek düşmüş zavallı..." Nerem zavallı benim behey kadın, arslan gibiyim arslan!.. Efendim... Arslan gibiyim de niçin çöpleri götürüp atmıyorum öyle mi? Yazıklar olsun be, yazıklar olsun... Aloo, buyrun... Benim kardeşim, nereyi aramıştınız?.. Efendim, sen önce kimliğini belirt be adam, telefonda konuşmayı senden mi öğreneceğim terbiyesiz, tuh seni yetiştiren aileye... Şuna bak yahu, telefonu açmış kimsin diye soruyor; kimsem kimim! Yav hanım elli defa söyledim, lütfen şu çalan telefonlara sen bak diye. Sonra asabım bozuluyor işte gördüğün gibi... Hayır ben kırk sene sekreter aracılığı ile telefonda konuşmuş bir insanım. Sen bilmezsin sevgilim, yüksek bir bürokrat öyle her çalan telefona kim oo diye atlamaz, evvela sekreteri bakar. Beyefendi toplantıda, seyahatte, şehir dışında, yurtdışında, meşgul, biz size sonra döneriz, kim aramıştı diyelim filan diye beylik şeyler söyler... Olmuyor ama... Geçenlerde senin gün arkadaşlarından biri aradı, tarçınlı kek tarifi soruyor. Ben ne bileyim kardeşim tarçınlı kek tarifini. Hani sen kızına gitmiştin ya o gün. Siz bilirsiniz, bilirsiniz diye de üsteliyor. .. Tövbe estağfurullah... En iyisi ben pardesümü, şemsiyemi alıp kısa bir bakanlıklar turu yapayım da sinirlerim yatışsın. Baksana canım, yine telefon çalıyor işte, lütfen sen bakar mısın? Ellerin hamurlu olsun, ne olur ki sanki, tamam tamam vıdı vıdı yapma, buna da biz bakalım... Aloo, efendim buyrun... Benim efendim, ta kendisi efendim. Hangi kanal demiştiniz, haa öyle mi? Eveet, vallahi şeker kardeşim şimdi Anayasa Mahkemesi'nin nasıl karar alacağını bilemem; deredeki balık. Kararı öğreneceğiz ki bir yorum yapabilelim değil mi. Oldu canım kardeşim. Başka bir şey sorarsanız lütfen çekinmeyin, bu telefon benim ev telefonum. Güle gülee... Şöyle yahu, bunca tecrübe, hukuk bilgisi boşa mı gitsin yani? Sorun kardeşim sorun, aydınlatayım hepinizi... Aloo, buyrunuz efendim, hangi kanal?.. Anlıyorum, evet... Kapatılmazsa ne olur diyorsunuz? Efendim kararı henüz bilmiyoruz ama kapatılmazsa iyi bir şey olmaz tabii. Kapatılırsa da iyi bir şey olmaz... Efendim? Öhhö, ben şahsen şu anda görevde olsaydım nasıl karar verirdim öyle mi? Efendim hukuk şöyle işler, bakınız, sonra dönecek misiniz; iyi dönün bakalım? Şunun çalımına baksana hanım, cevabım hoşuna gitmeyince kısa kesti terbiyesiz. Ben vaktiyle... Aloo, oo tanıdım tanımaz olur muyum; genel müdürünüze saygılarımı iletiniz lütfen... Dinliyorum... Hmmm... Şöyle çalışır prosedür; onbir üye sabah dokuzda salona girerler. Gelmeyen yok yazılır veya sağlık raporu getirmek zorundadır ama öyle dandik rapor değil, bizim mahkemenin anlaşmalı sağlık kurulları vardır, oradan alınacak. Başkan yoklama yapar... Özür dilerim, şu anda cebim çalıyor, sizi biraz bekletebilir miyim? Aloo, görüş mü lâzımdı? Hangi kanal dediniz; ben duymadım o kanalı. Uydudan?.. seyrediliyor demek, kaçtan çıkıyor kaçtan? Çıkaramıyorum, daha sonra ararsanız yardımcı olmaya çalışırım belki, iyi akşamlar... Aloo, beklettim sizi özür dilerim.. nerede kalmıştık? Evet, başkan yoklama yapar, sonra der ki... Ama siz sordunuz ben anlatıyorum canım kardeşim, öyle şakkadanak yorum yapılmaz ki; önce bilgi, sonra yorum.. Yav hanım çek şu telefonunu burnumun dibinden burada iki satır yorum şeyetmeye çalışıyoruz yani, hangi kanalmış bir sorsana... Dandik bir şeyse atlatıver gitsin tamam mı... Size söylemedim canım kardeşim.. Aa kapanmış bile... Ver şu telefonunu şimdi, buyrun kardeşim, az önce başka bir kanala arzetmiştim bu konuyu, kararlar oylamayla alınır. Önce her üye sırayla konuşur.. Ne kadar mı konuşur?.. Canı istediği kadar konuşur. Hukuk bu beyefendi, öyle saatle günle sınırlandırılamaz, sonra tekrar konuşur, en sonra bir kere daha konuşur canı isterse. Üç kere... Anladın? Sonra.. Hanııım kapıya baksana iki saattir çalıyor zil... Karar mı? Valla bugün de çıkabilir, yarın da çıkabilir, öbür gün de çıkabilir ama gelecek ayı bulacağını zannetmem, o kadar uzamaz yani.. Nereden mi biliyorum? Ezbere konuşmuyorum canım kardeşim, vaktiyle o mahkemenin başkanı bendim çünkü, çook gördük böyle kritik duruşmaları biz, bir defasında kapatılan şey partisinin bir davasına bakıyoruz, üyelerden biri fenalık geçirmez mi?.. Hanıım, bak şu kapıya dedim, kimdir gazeteci mi, televizyoncu mu, al içeriye beklesin biraz; kahve meşrubat filan bi şeyler ikram et, oyala, şunu bitirip gelirim hemen... Özür dilerim, az önce kırk yıldır görüşmediim bir askerlik arkadaşım geldi, izninizle lütfen, saygılar... Oo hoş geldiniz gençler, hoş geldiniz.. Nedir mesele? Kapatma davası... Çocuklar şimdi bu kapatma davalarında usul şöyle işler. Evvela röportör bir şey yazar ve biz bunu hepimiz okuruz, evet başkan da dahil. Başkan okumasa da olur diye bir kural yok henüz. Sonra içtihatlar varsa onlara bakılır. Haa, size yoklamanın nasıl yapıldığını anlatmış mıydım? Anlatmıştım tabii, nasıl unuturum!.. Tüh... Anlatmamış mıydım? İyi, anlatayım öyleyse. Bir dakika izin verir misiniz? Aloo, görüş istiyorsunuz.. Hangi kanaldı, öyle mii? Memnun oldum, sizi iki dakika sonraya alsam? Kardeşim, iki dakika diyorum, iki dakika, sırayla... Bekleyemezseniz siz bilirsiniz ama çok üzülürüm. Tamam, siz de gidin öteki emekli başkanlardan birini arayın canım kardeşim... Başarılaaar ama ben söyleyim bak, konuşmaz o, evet konuşmaz. Ben de konuşmam artık bundan sonra. Güle gülee.. Ne diyordum çocuklar, televizyonu mu açayım?.. Bırakın televizyonu yav, ne güzel anlatıyorum işte. Başkan açıklama yapıyor öyle mi? Yarım saat da beklese olmaz mıymış? Peki, açalım bakalım, oo çehresi bozuk bunun, galiba kapatma kararı çıkacak çocuklar. Çıkmazsa şaşarım, çıkarsa da şaşarım. Ne diyor bu adam yav; neee, kapatmadılar haa... Yahu durun, hemen gitmeyin, bekleyin şu kararı ağız tadıyla bir yorumlayayım; yengeniz de karpuz kesmişti size elleriyle, kahve de yapardık, sütlü... gidiyor musunuz? İyi, ne yapalım gidin bari...