Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

"Bütün dünyasını ve geleceğini ABD'siz tasavvur edemeyenler bilsin ki, bugün bu ülke ile münasebetlerimiz, kendi tarihinin en kötü seviyesindedir ve aksini tahayyül edemeyenler ne kadar dövünse yeridir. Dâr"ı dünyâda kendine vatan olarak Türkiye'yi seçenler bilsin ki, devletlerarası ilişkilerin sürekliliği, imânın aslî şartlarından değildir ve vaktiyle olur"olmaz yere çok tüketildiği için bugün mânâsız gibi görünen "milli onur" diye bir kavram vardır; milli onur kavramı, tam bağımsızlığı ve devletlerarası ilişkilerde "eşit partnerlik" prensibini de ihtivâ eder."


Ödünüz patladı, etekleriniz tutuştu, "vay yandım"a düştünüz; sâkin olun, bir bardak su için, kolonya koklayın, alnınıza ıslak bez koyun, yere uzanın ve bütün adalelerinizi gevşetin.

Hayır, henüz kıyamet kopmadı; vakti gelince kopacak ama böyle "bilmemneden tayyare" gerekçelerle değil!

Vaktiyle, bugünler için lâzım olan her kavramı çiğneye çiğneye çürüttünüz, içini boşalttınız, hamâsî lâf kalabalığı haline getirdiniz ve işte bunun içindir ki soğukkanlılıkla düşünmeye mecâliniz, daha doğrusu düşünme eylemini sağlıklı yürütecek bir zihnî altyapınız kalmadı.

Milliyetçiliği, birbirimize karşı böbürlenme vesilesi saydınız. Tam bağımsızlığı kireç tenekesi ile badana fırçası arasında tükettiniz. Vatanperverliği, bugün utanılacak ve sahiplenilmeyecek bir aidiyet halinde damgaladınız; zinâyı seviyeli beraberlik, suç ortaklığını ittifak, tahakkümü dayanışma diye yorumladınız. Kendi halkınızı en büyük tehlike saydınız. Wolfowitz'in "basın üzerinden diplomasi" tekniğiyle savurduğu birkaç lâfla hayâl perdeniz yıkıldı. Eflâtun'un "mağarası"nda yıllarca karanlığa zincirlenmiş insanlara benziyorsunuz şimdi; gerçek gözlerinizi kamaştırıyor, dilinizi lâl ediyor.

Sâkin olunuz; bu da geçecek. "Türkiye büyük bir ülkedir" diyeceğim ama, ne zaman elimi bu cümleye atsam içini boşaltılmış buluyorum. Halbuki benim anlam ve imân iklimimde Türkiye büyük ülkedir, bir dünya aktörüdür. On paralık segman, beş paralık V kayışı eksikliği yüzünden yol kenarında âtıl duran, yağına, suyuna, yakıtına ihtimâm edilmediği için "özgül ağırlığı"nı işe yoğunlaştıramayan bir iş makinasına benziyor bu ülke sâyenizde. İşleri "leasing" kolaycılığına saparak halletmek alışkanlığınız yüzünden borç gırtlağa dayanmış; operatörleri ehliyetsiz, bakım"onarım elemanları işine vefâsız. Makina ne zaman yürüyecek hale gelse motor hareketini yürüyüş takımlarına aktaracak şafttan irticâ gıcırtıları yükselir durur!

"Türkiye büyük ülkedir" cümlesinde benim gibi düşünenler "büyük kapasite" görüyor ama bazıları var ki, onlar bu kapasiteye hiç inanmadıkları ve işi hep dış ihâle yoluyla halletmeye alıştıkları için, pencereden gelen her rüzgârda zatürree'ye yakalanıveriyorlar.

Aslında bu benzetmeler saçma. Bu ülkede siyaset yapan, devlet hizmeti gören herkes Türkiye'ye iman etmeye mecbur. Ne var ki bu memleket, evlâtlarının kendine iman ettiği bir ülke olsaydı, AB'ye girmek için yalvarmaz, bilakis AB, onu bünyesine katmak için ricâcı olurdu. Cumhuriyet'in ilânından beri milliyetçilik yaptık da, bu heyecanı işe çevirmeyi hiç düşünmedik. Türkiye kendi kuvvelerini harekete geçirerek bir çekim gücü yaratmayı niçin hesab etmedi; edebilmiş olsaydı Wolfowitz Türkiye ile iki gazeteci üzerinden bu kadar lâubâli konuşmayı göze alamazdı en azından. Şimdi bu lâubâli üslûbu sineye çekmek zorundayız.

Tamam hamâset yapmayalım ama aşağılanmaya da rıza göstermeyelim; tepeden tırnağa herkesin ağzından "kem"küm"den başka lâf çıkmıyor. "Türkiye bu mu?" diye soruyoruz; "ne yazık ki galiba bu" diye cevap veriyorsunuz. "İlgililer gerekenleri söylemiş olsalar gerektir" cevabı cevap mıdır? Bu cevabı kabul etmiyoruz; o kadarını "kıraathane ashâbı" da becerebilirdi pekâlâ.

Kimseyi küçümsemeyelim, hayâl dünyasında gezmeyelim, reelpolitiği ihmâl etmeyelim, kendimizi abartmayalım, kabul ama aşağılanmaya da izin vermeyelim; gücümüzü gururumuz haline getirelim. Biz ABD'nin elli küsürüncü eyâleti değiliz. Stratejik ortaklık kavramı eskidiyse, yeni ilişki biçiminin adını koyabilmeliyiz en azından. Tutarlılık, güç ve vakar muhatapta daima saygı uyandırır; ABD Hükümeti'nin uyguladığı şu basit, "korkut ve yönlendir" psikoloji taktiğine "kem"küm"le mukabelede bulunmak verilecek cevapların en kötüsü.

Ve artık devletin zirveleri lütfen kabul buyursun ki, üç seneden beri 21. asra girmiş bulunuyoruz; farkındalar mı acaba?