Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

AKP"nin oyları artacak ve Meclis dışında kalan partiler için yeniden sıkıntılı günler başlayacak. Bu sıkıntıdan en ziyade AKP"nin hissedar olacağını düşünüyorum. Kasım 2002 seçim sonuçları, sadece iki partinin Meclis"te temsiline izin verdi; bu "tabii" bir sonuç değildi; seçim kanunlarının ve barajlarının eseri olarak ortaya çıkan bir tabloydu ve 14 Mayıs 1950 günü akşamında Türkiye"nin yaşadığı sürprizi hatırlatıyordu.

Rejimin görünmeyen aktörleri, 1950"de başlayan çok partili hayata (aslında iki partiliydi), ancak on sene tahammül gösterdikten sonra duruma müdahale ederek tabloyu yeni baştan biçimlendirmeye karar verdiler.Türkiye"de siyaseti ciddiye alan herkesin 1950-60 dönemini ve özellikle 27 Mayıs 1960 günü gerçekleştirilen askeri darbeyi ve sonrasında olup bitenleri çok iyi tahlil etmesi gerekir; bu lüzum, bugün herkesten çok iktidarının balayı günlerini yaşayan AK Parti"yi bağlıyor. Dünün DP"si ile bugünün AKP"si arasında benzerlikler var ama asıl benzerlik (hatta büyük oranda ayniyet) dünkü CHP ile bugünün CHP"si arasında kurulabilir. Meclis"te azınlığa düşen, muhalefetini mâkul, renkli ve verimli bir çizgide sürdürmekte güçlük çeken CHP, gitgide eski CHP"yi hatırlatır tarzda sertleşme sinyalleri yayıyor. Buna mukabil AKP içinde, başta CHP olmak üzere sistemin "seçilmemiş efendileri"yle yumuşama diyalogları yürütebilecek evsafta pek az insan göze çarpıyor. Demokrat Parti, kurucuları ve "A takımı" itibariyle CHP"nin içinden çıkmış, vaktiyle CHP saflarında siyaset stajı görmüş kadrolardan müteşekkil olduğu, onlarla aynı "siyasi dil"i konuşabildiği halde CHP"nin seçilmemiş rejim aktörleriyle kurduğu ittifakı "siyâset, usûlet ve suhûletle" çözmeye muvaffak olamamıştı. DP"liler, sanki Türkiye"yi hiç tanımıyormuş gibi sandıktaki ezici üstünlüklerine güvenip ondan destek bularak ve onunla mağrur olarak CHP"nin temsil ettiği derin devlet muhalefetine göğüs germeye kalkıştılar ve tarihten silindiler. Önümüzdeki mahalli seçimler, AKP"nin bu defa yarıya yakın nisbette seçmen desteğini arkasına alacağını hissettiriyor ki, böyle bir sonucun siyasetin acemisi AKP kadrolarında, vaktiyle DP"nin kapıldığı türden bir mağrurluk hâleti cinsinden vahim gelişmelere yol açabilir.

Bir seçim, kazanırken kaybedilebilir mi?

AKP, Türk demokrasi tarihindeki en büyük seçim başarılarından birine imza atmış da olsa, henüz "organik" derecede sahici bir siyasi uzviyet sayılmaz. Bugünlerde AKP"nin kendi misyonuna bir isim bulmak için "Muhafazakârlık" kavramı etrafında beyin fırtınası estirme ihtiyacını hissettirmesi sebepsiz değildir. AKP"nin şaşırtıcı çıkışında "Hubb-ı Ali"den ziyade buğz-ı Muaviye" faktörü rol oynadı; seçmen bu seçimlerde kimi istediğinden ziyade kimi istemediğinin altını çizmeyi tercih etti ve ne yazık ki 2002 Kasım"ından bu yana Meclis"e giremeyen siyasi partilerde önemli değişimler yaşanmadı. Bu durum AKP"yi Mart"ta yapılacak mahalli seçimlerde yine "banko" durumuna getiriyor. AKP"nin oyları artacak ve Meclis dışında kalan partiler için yeniden sıkıntılı günler başlayacak. Bu sıkıntıdan en ziyade AKP"nin hissedar olacağını düşünüyorum çünkü siyaset sahnesinde tek başına kalmak, ilk başta zannedildiği gibi pek de rahat bir duruş yeri değildir; hele iktidar olmak için seçim kazanmanın asla kâfi gelmediği Türkiye gibi bir ülke sözkonusu ise.

AKP, CHP"nin tercih ettiği üslupta değilse bile, dinamik, yapıcı ve değişimi zorlayıcı türden bir muhalefete şiddetle muhtaç.

CHP"ye "Biz uyarmıştık" dedirtmemek

CHP, kendi solunda ve sağında kalan solcu partiler arasından sıyrılabilmiş olmak bakımından memnun ancak, siyasi düzlemde ne işe yaradığını kimselere ispat edememek noktasında problemlidir. Son seçimde CHP"yi yükselten kendi dinamikleri değil, DSP"nin şaşırtıcı çöküşü idi. Bu durum CHP"yi alışıldık gergin tabiatından daha saldırgan bir hâlete doğru zorluyor. Nitekim CHP"nin muhalefetini anafikir itibariyle "rejim endişesi" üzerine kurması ve rejimin sair seçilmemiş güçleriyle dayanışma için kapılar araması tesadüf değildir ve eminim ki AKP"yi Demokrat Parti"ye benzeten bu analiz herkesten ziyade onların hoşuna gidecektir; en azından CHP yönetimi, AKP"nin DP"ninkine benzer bir akıbete uğraması ihtimâlinden hoşnutluk duyacağını gizlemeyecektir; siyasette, "Biz vaktiyle uyarmıştık" böbürlenmesinin keyfi, ihmâl edilecek bir motif sayılmaz.

DYP ve ANAP, AKP"ye nasıl kötülük ediyor?

Mevcut şartlarda AKP"yi oy tabanı ve ideolojik mevkii itibariyle zorlayabilecek iki merkez sağ partisinin, yani DYP ve ANAP"ın durumu daha endişe verici boyutlar sergiliyor. Bu iki parti AKP"yi zorlayamamak noktasında AKP"ye zımnen büyük kötülük ediyorlar kanaatindeyim. Bu iki partinin Türk siyasi hayatında şimdiye kadar doldurdukları yeri, bundan böyle AKP"nin sahiplendiği kanaatine varmak için henüz çok erken. Ayrı zamanlarda Türkiye"nin birkaç on yılına damgasını vurmuş bu siyaset odaklarının muhalefette bile bir kıpırdanış gösterememesi çok dikkate değer bir durum.

Gerek DSP"nin, gerek DYP ve ANAP"ın kitlelerde yeni heyecanlar uyandıramamasını nasıl değerlendireceğiz; bu durum, Türk seçmeninin nitelik değiştirdiği, artık bambaşka bir insan olduğu şeklinde yorumlanabilir mi; zannetmiyorum! Bu konuda söylenebilecek en sahih tespit, Türk siyasetinin hâlâ fikir ve programdan ziyade "lider" vakıası üzerinden hareketlendiğidir.

MHP bilinmeyeni

Bu siyasi kaos içinde MHP"nin durumu, kendine mahsus özelliklerle farklılık gösteriyor. ANAP ve DYP"nin lider değiştirmesine mukabil MHP, eski liderinde ısrar ederek bir mânâda seçim mağlubiyetinin sorumluluğunu seçmeninin kafa karışıklığına hamletmişti. Ne var ki merkez sağ partilerinin aksine MHP"nin başarısızlığı, "lider"den ziyade fikrî maya ile ilgili görünüyor. Milliyetçiliğin siyasi rekabette nasıl bir rol oynaması gerektiğine dair fikir üretilememesi, milliyetçilik kavramını tarif ederken hâlâ 70"li yıllardan kalma doktriner kalıplara iltifat olunması ve hepsinden ziyade partinin gelecekte nasıl ve nereye doğru dönüşmesi gerektiği hakkında sağlıklı bir vizyon çalışmasından ısrarla sarfınazar edilmesi MHP"yi yeniden "kemik oy" tabanına yaklaştırıyor. 1999 Seçimlerini nasıl kazandığını ilmen analiz edemeyen MHP, 2002 seçimlerini nasıl kaybettiği hususunda da ilmi bir gayret içinde görülmedi. Nitekim son aylarda basında sıkça sesi duyulan "Ulusalcılık" cereyanı, mevcut partiler içinde en ziyade MHP"yi fikri bakımdan zorlamaya müsait bir yeni gelişme olarak kaydedilmelidir; henüz ne ölçüde toplum desteğine yaslandığı bilinmese de Ulusalcılık adı altında bazı gruplarla girişilen ittifak gayretleri, MHP bünyesinde katalizör görevi görerek fikri planda mühim ayrışmalara yol açabilir.

MHP"nin hâl-i zaafiyeti, AKP iktidarının yolunu açan gelişmelerden birisi olarak dikkate alınmalı. Zihni mânâda iç tutarlılığını yeniden kazanmış bir MHP, AK Parti"yi gelecek seçimlerde zorlayacak ve onu değişime itecek bir sıklet merkezi oluşturabilir.

Siyasi karambolün kârlısı

Hâsılı iktidar partisi, kurulduğundan bu yana ciddi bir fikri ve siyasi çatışmada galebe sağlamaksızın, sırf rakiplerinin hâl-i zaafiyetinden doğan pozisyon avantajından istifade ederek dikensiz bir gül bahçesinde yürümenin rahatlığı içindedir. Yakın gelecekte AKP"nin çözmesi gereken en mühim siyasi mesele, CHP"nin iktidar seçkinlerinin tabii desteği ve şemsiyesi altında hükümeti bir "rejim muhalifi" gibi gösterme kampanyasına karşı takınacağı tavırdan ibarettir ama bilinmeyen bir gelecekte merkez sağ partileri, kendilerine yeni ve heyecan verici bir retorik tedarik ettiklerinde AKP"nin işi zorlaşacak ve muhtemelen DYP"yi, ANAP"ı, DSP"yi ve MHP"yi hareketsizliğe mahkum eden travma onu da etkisi altına alacaktır.

AKLINIZDA BULUNSUN

KAÇIRILMAMASI GEREKEN

BİR SERGİ

Hekimoğlu Ali Paşa Külliyesi"nde dört seneden beri çok câzip ve örnek nitelikte bir klasik sanatlar atölyesi işletiliyor; tam adı "Uygulamalı Türk-İslâm Sanatları Kütüphanesi". Bu klasik sanat atölyesinde halen Osmanlı Türkçesi, hüsn-i hat, tezhib, minyatür, ebrû, musiki ve ney dallarında sanat eğitimi veriliyor. Kütüphaneyi yönetenler, kısa zamanda bu mütevazı mekânda bir Türk - İslâm sanatları ve medeniyetleri merkezini harekete geçirmeyi ve burada Mîmarî, tezyînî sanatlar, geleneksel el sanatları, musikî, kütüphâne, arşiv, bilgi işlem, Osmanlı mutfağı ve kültürü ile temâşâ sanatları alanında hizmet vermeyi planlıyorlar.

İşte bu atölyede üretilenler, Cemal Reşit Rey sergi salonlarında düzenlenen bir sergiyle, -tâbir caizse- görücüye çıktı. Aklınızda bulunsun, yolunuz düşerse mutlaka uğramalı ve daha fazla bilgi edinmelisiniz.

Bu faaliyetler hakkında etraflı bilgi için: http://www.turkislamsanatlari.org