Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

-Üstadım, geçenlerde kitapçı dükkanından 2 liraya bir anayasa aldım, neler varmış diye incelerken bazı şeyler dikkatimi çekti; bir de size sorayım dedim.

-Ben anayasa hukukundan anlamam ama yine de sor bakalım çekirge...

-Mesela 117. maddede, "Millî güvenliğin sağlanmasından ve Silahlı Kuvvetler'in yurt savunmasına hazırlanmasından, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne karşı, Bakanlar Kurulu sorumludur" diyor...

-Eee, ne var ki bunda oğlum?

-Bitmedi hocam, maddenin devamında garip bir cümle daha var: "Genelkurmay Başkanı, bu görev ve yetkilerinden dolayı Başbakan'a karşı sorumludur" lâfını da anlayamadım.

-Valla çekirge, sen bu gidişle daha çok şınav çekeceğe benziyorsun, senin için çok üzülüyorum.

-Niçin üstadım, benim de herkes gibi okumam yazmam var; okuyorum, okuyorum anlayamıyorum; çünkü kitapta yazılanlarla olup bitenler birbirini tutmuyor.

-Ne gibi meselâ?

-Meselâ ben genelkurmay başkanının başbakana karşı sorumlu olduğunu bilmiyordum; eğer hakikaten böyle ise, bir memur âmirine hitaben, "niçin bana haber vermeden kendi kendinize iş çeviriyorsunuz" diyememesi lâzım.

-Ah çekirge, senin için ciddi surette endişelenmeye başladım şimdi. O maddeyi aslında, "Başbakan, genelkurmay başkanından sorumludur ama genelkurmay başkanı başbakandan sorumlu değildir" şeklinde anlaman gerekirdi.

-O zaman niçin öyle yazmamışlar hocam?

-Çünkü oğlum, her şeyin açıkça yazılması gerekmez; ârif olan anlar.

-İyi ama sizin söylediğiniz çok karmaşık, her anlama çekilebilecek lastikli bir ifade oluyor.

-Öyle olması gerekir, zira bizde askerlerin siyasi irade ile, hükümetle ilişkilerini gerçekte olduğu gibi kanunlara yazsak ele güne karşı ayıp olur. Bu yüzden olması gerekeni yazar, olana itaat ederiz.

-Ne yani, şimdi genelkurmay başkanı, başbakanın astı mı oluyor şimdi?

-Valla duruma göre değişir çekirge. Hem öyledir hem değildir. Mesela bizde cumhurbaşkanı sık sık hükümet icraatından şikayet eder ama dilediği zaman bakanlar kurulunu toplamak ve başkanlık etmek yetkisi vardır; üstelik Milli Güvenlik Kurulu'nu toplantıya çağırmak da onun yürütme yetkilerindendir ama görüyorsun ki, bunu yapmak yerine gazetelere beyanat yollamayı tercih ediyor.

-Belki masraf olmasın diyedir hocam; hani iktisadi durumumuz pek parlak sayılmaz ya, ondandır!..

-Olabilir çekirge, bunlar sonuç itibariyle ancak yüksek hukukçuların akıl erdirebileceği şeylerdir. Bizim gibi sıradan insanların canı sıkıldıkça anayasa okuyup, "niçin şu şöyle, bu böyle olmuyor" diye sağa sola horozlanması doğru bir şey değildir. Hele senin gibi, henüz acemi bir Kung-Fu talebesinin böyle şeylere merak sarması hiç hayra alâmet sayılmaz.

-Peki hocam, nedir bu sekiz maddenin askıya alınıp müzakerelerin devam ettirilmesi filan gibi şeyler. Neticede biz AB'ye girecek miyiz girmeyecek miyiz?

-Evladım, sabrımı taşırıyorsun; söylesem de anlamazsın zaten...

-Siz hele bir anlatın hocam, belki anlarım.

-Bak şu kerataya; peki öyleyse cevabım şöyle: Ne gireceğiz, ne girmeyeceğiz. Ne alacaklar, ne almayacaklar. Ne razıyız, ne değiliz. Ne istiyoruz, ne istemiyoruz!

-Kusura bakmayın ama hocam ben hiçbir şey anlamadım.

-Ben de onu söylüyorum zaten ama inad ediyorsun. En iyisi sen şimdi ceza olarak şu ağacın dalında kırk bin barfiks çek bakayım; belki anayasa hukukunda ilerleme kaydedersin!