Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Bugünlerde Nokta Dergisi'nin başına gelen pişmiş tavuğun başına gelmemiştir herhalde. Olanları biliyorsunuz; derginin genel yayın yönetmeni Alper Görmüş, iki bin küsur sayfa tutan darbe günlüğünü ciddiye alarak haber yaptıktan bir süre sonra polis dergiyi resmen ve alenen bastı; bilgisayarlara, arşive, masalara, çekmecelere, dolaplara el koyup gizli bilgi aramaya girişti.

Ne var ki koca dergi bu; çekmecesi, rafı, kitaplığı, rafı, tereği, bilgisayarı, CD'si, arşivi ile koca bir evren. Polisler, aldıkları emir gereği işe yarar gördükleri her şeyi kopyalamaya başladılar.

Kopyala kopyala bitmez! Mecburen iş ertesi güne sarktı. Böylece dergide polislerle gazeteciler yan yana, omuz omuza, sırt sırta teşrik-i mesaiye başladılar.

Bir taraftan derginin yeni sayısının hazırlanması lazım; ne yapmalı?


Geçen hafta Nokta dergisinde polislerle gazeteciler arasında şöyle sohbetler yaşanmış olmalı! Meselâ dedik...


-Âmirim, biraz şöyle sandalyenizi kenara çekseniz de siz hard diskimi kopyalarken ben de şu röportaj metnini laptopumla deşifre etsem?

-Aa, ne demek gazeteci kardeş, buyrun, zaten işim birkaç güne bitecek fakat sizin bilgisayarın işlemcisi hayli ağırmış, yavaş yürütüyor kopyalama işlemini..

-Valla patronlara söylüyoruz değiştirseniz iyi olacak diye ama dinlemiyorlar bile.

-Haklılar valla kardeş, firmalar her sene üç dört yeni model çıkarıyorlar; her modelde programların bir üst versiyonunu yüklemek gerekiyor, bu işin sonu yok gibi; üstelik kucakla para...

-Bizim patron da aynen böyle diyor işte; teknolojiyle yarışmayın evladım, iş üretin, haber yapın diye nutuk çekiyor boyuna...

-Allah yardım etsin kardeş; işiniz zor!


-Memur bey, bir dakikalığına bilgisayarıma girebilir miyim, arşivim klasöründe bir fotoğrafa göz atmam lâzım, acaba mümkün mü; bir saniye sadece!

-.....!

-Kimseye söylemem söz, sadece bir saniye...

-Olmuyor ki kardeşim, bizimki de neticede bir nevi kamu hizmeti. Sizin yaptığınız da güvenlik görevlisini mesai esnasında tâciz...

-Aman estağfurullah, tâciz ne kelime, şey sadece...

-Tâcizdir elbette, yani rahatsız etmek. Her isteyen gelip bir klasöre baksa biz artık Ramazan'a kadar burdayız demektir. Olmuyor ama!


-Alper Bey, bir dakika görüşebilir miyiz?

-Buyurun komiser bey, nasıl yardımcı olabilirim?

-Dışardan kumanya gelecekti ama galiba yoğun trafiğe takıldılar. Sizin çay ocağından ücreti mukabilinde çay içmemizde bir sakınca olabilir mi?

-Aman efendim çayın lafı mı olurmuş, derhal!.. Sahi siz yemek de yemediniz, puaça, simit filan da getirteyim hemen..

-Vallahi mahcup ediyorsunuz, teşekkür ederim konukseverliğiniz için...


-Gazeteci kardeş, işine karışmak gibi olmasın ama bence sol sütundaki spotu iki punto daha büyük görmelisin, daha dolgun durur!

-Yaa öyle mi?.. Hmm, deneyelim bir... sahi yahu, gerçekten iyi durdu ama yapamam!

-Niçin yapamazsın abi, bak mis gibi oldu?

-Derginin prensiplerine aykırı, böyle başlıkları hep onaltıdan görürüz.

-Ah ben gazeteci olacaktım ki! Sahi yahu, ben çok güzel şiir yazarım, okumak ister misiniz, yanımda vardı birkaç tanesi...

-De get kardeşim sabah sabah!


-Amirim, postacı geldi, içeri alayım mı?

-Al oğlum ama zarfları önce sen aç; içinde soruşturmamıza yarayışlı evrak varsa köşebaşından fotokopi ettir getir!

-Anlaşıldı âmirim, gel bakalım postacı!


-Yav Alper Bey, bizde CD kalmamış, şimdi işi uzatmayalım, şurdan birkaç boş CD verseniz de biz yarın getirsek; nasıl olsa yarın da buradayız.

-Lâfı mı olur canım birkaç CD'nin; yarın iş erken biterse deniz kıyısında mangal partisi de yaparız!


Bizde öyledir; bir arada, aynı mekânda birkaç gün yaşamak zorunda kalan insanlar hemen kaynaşıverirler; meselâ özel hayatı hakkında pek ketum davrananlarımız bile bir otobüs yolculuğunda yanında oturan yol arkadaşına açılmak ihtiyacı hisseder.

Nokta dergisinin binasındaki "kopyalama" işlemi esnasında, yukarda okuduğunuz türden diyalogların geçip geçmediğini bilmiyorum. Sadece tahminden ibaret şeyler.


Dışardan pek garip, hatta ayıp gibi görünen bu arama işleminin kanuna uygun yapıldığından şüphe etmiyorum ama hukuka, daha da önemlisi nezakete ve basın geleneklerine uygunluğu hakkında şüphelerim var. İnşallah bu talihsiz olay, bir daha asla tekrarlanmaz.


Buradan Nokta çalışmalarına 'geçmiş olsun' diyor, yalnız olmadıklarını hatırlatıyoruz.