Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

aziz hatirasinaHirsizlik, rusvet, irtica, yolsuzluk onunla birlikte basladi; benim memurum isini bilir sozuyle burokrasiyi ilk defa o ifsad etti." gibi uluorta suclamalarla karsilasinca, bu itham sahipleri kadar duru ve siyah-beyaz dusunemedigim icin yeriniyorum. Merhum Turgut Ozal, hizmetleri bir yana, bu kadar kaba suclama ve vebali hak etmis miydi; ben aksi kanaatteyim.

Bu satirlarin yazari, eski siyasilerin yeniden secilebilmesini milletin tasvibine sunan meshur referandum haric tutulursa, Turgut Ozal'in temsil ettigi misyonu genel secimlerde oy kullanarak hic desteklemedi. Butun tarihcilere ariz olan "zor begenme" ve "henuz erken" ihtiyatkarligi ile malul oldugu gibi, Ozal'in siyasetini "ayrintilarda yeterince dikkatli davranilmadigi" konusunda tenkid hakkini daima mahfuz tuttu; "Mum dibine isik vermez" atasozunu kendisine sikca hatirlatan her vesileye, "keske.." lafziyla baslayan -ama seslendirilmemis- muhalefet serhleri yazdi. Milletin istikametini degistirmeye ehil ve kabiliyetli sahsiyetlerin kucuk de olsa hata yapma luksune sahip olmadigina inaniyordu;

Turgut Ozal, -pek bayildigi tabirle- bir "transformasyon" muhendisi olarak kazandigi basarinin yani sira devletin ve sistemin en guleryuzlu; ama en etkili muhalifi olarak da hatirlanmalidir. Muhendis mentalitesine fazlaca itibar etmesi, onu zaman zaman eklektik gorunmeye mahkum etse de sistemi iceriden ve yumusak etaplarda degistirme hususundaki kararliligini etkilemedi. Bu kararlilik ilan edilmis ve programlanmis bir parti siyasetinden ziyade, onda hic de celisik durmayan bir sahsi siyaset seklinde tecelli ediyordu. Ozellikle devlet baskanligina rastlayan yillarda artik iyice hissedilen adimlarla uygulamaya gectigi sahsi siyasetinin samimiyeti ve sicakligi, "millet" tarafindan hemen algilandi. Millet, asirlardan beri kendi arasinda tedavulde tuttugu "yerli degerler"i paylasan, anlayan ve onunla amel eden birinin, "iclerinden birinin" devletin en yuksek katinda bulundugunu ve ondan yayilan sicakligi cabuk fark etti. Devletin baskani ile millet arasinda formel saygiya ihtiyac gostermeyen bir sicakligin belirmesi boyle basladi ve bu sempati Turgut Ozal'in beklenmeyen olum haberi yurda yayildiginda zirveye ulasti: Aci haber, yakin tarihimize millet-devlet yakinlasmasinin sicakligini hissettiren ozel parantezin kapanmasi anlamina geliyordu. Millet derin insiyakiyla neyi kaybettigini derhal kavradi ve bir milletin, temsilcisine gosterebilecegi azami hurmet ve sevgi numayisiyle onu son yolculuguna ugurladi.

Sahsi inisiyatifiyle sistemin bagrinda actigi rahneler, onun olumunden sonra acil bir restorasyon programi cercevesinde yeniden eski statusune kavusmus bulunuyor. Sohretini ve varligini ona dahletmekte bulan cevreler simdi musterihtir. Ne var ki "millet" musterih degildir; onu unutmadi; kadrini seng-i musallada bilse de millet, onu sagliginda asla erisemedigi bir sevgi halesiyle kusatti: Bilinse ki bu ne buyuk bir mazhariyettir ve her kula nasip olmaz!

Carsamba yazisinda Fehmi Koru, devletle millet arasindaki munasebetin hassasiyetinden bahsediyordu; Turgut Ozal'i sahsi siyaset cizgisinde unutulmaz (ve tabii affedilmez) kilan en muhim fikir devletle millet arasinda simdi yeniden belirme istidadi gosteren ucurumu, isin olanca hassasligini gozden irak etmeden yumusatmasi olmustu. Surpriz olumuyle sahsi siyaset cizgisi sert bir kirilmaya ugradi; milletin "razi" oldugu bir siyasetti bu; devletin bu siyasete ne kadar tahammulsuz baktigini simdi butun netligi ile gorebiliyoruz.

Rahmetli Turgut Ozal'in kimildattigi butun taslar, simdi eski yerlerine oturmus bulunuyor; Turkiye'den bir Ozal gecti mi; hayli su goturur bir tartisma konusu bu. Omer Hayyam'in dedigi gibi sanki "efsane soyledi ve uykuya yatti."

Rahmetle aniyorum; ardindan rahmet okunmaga layik bir insandi.