Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Hicretin 6. yılında Hudeybiye Anlaşması’nın imzalanmasından sonra sıra, Müslümanlar için daimi bir tehdit teşkil eden Hayber Kalesi’ne gelmişti. Kuşatma zorlu geçti fakat İslâm askerî zaferi kazandı.

“Müslümanlar ganimet olarak altın ve gümüş alamasalar da çeşitli mallar, yiyecek-giyecekler, hayvanlar ve hurma bahçeleri gibi verimli araziler elde ettiler; ancak ashâbı, kazanılan bu fethin ardından başka bir sınanma bekliyordu.

Acaba düşman karşısında sebat gösteren nefisler, dünya malına karşı da metanetli olabilecek ve henüz pay edilmediği için ordudaki herkesin hakkı olan bu mallara karşı sabredebilecekler miydi?

Sevgili Peygamberimiz, mala çok düşkün olan insanoğlunun bu zafiyetinin farkında olarak bir sahabîsine şu şekilde duyuru yapmasını emretti:

-Aldığınız şey bir iğne, bir iplik bile olsa onu geri getirin. (Ganimete) ihanet hem ayıptır, hem utanç vesilesidir, hem de kıyamet gününde kendini ateşe atmaktır.

Daha sonra Allah Resûlü, ashabıyla birlikte Vadi’l-kurâ mevkiine yöneldi ve oraya vardığında az önceki sözlerinin ne kadar isabetli olduğunu gösteren bir olay gerçekleşti. Allah Resûlü’ne hediye edilen Kerkere isimli siyahî kölesi, Hz. Peygamber’in (sas) devesinden eşyalarını indirdiği sırada atılan serseri bir okla vurulmuştu. O esnada etrafta bulunan insanlar da onun şehit olduğunu düşünerek, “Cennet ona mübarek olsun.” dediler. Bu sözleri işiten Allah Resûlü,

-Hayır, nefsim elinde bulunan (Allah)a yemin ederim ki, Hayber gününde ganimetler arasından paylaşımda kendisine düşmediği halde aldığı bir elbise, şimdi üzerinde ateş olarak onu yakmaktadır. (C.5, s.183)”


Her sene Hz. Ömer’e deve budu hediye getiren bir adam, bir defasında davasının halledilmesi için Hz. Ömer’e gelerek şöyle demişti:

-Ey Ömer, bu adamla benim aramda öyle bir hüküm ver ki, etin kemikten ayrıldığı gibi bizim davamız da hallolsun.

Aklınca, halifeye o güne getirdiği hediyeleri hatırlatıyor, kendisini haklı çıkarmasını ima ediyordu. Bunun üzerine Halife Ömer memurlarına, “Hediye kabul etmeyin, çünkü bu rüşvettir.” şeklinde yazılı bir uyarı göndermişti (s.199).

Mekke’nin fethinden sonra Müslüman olan Safvân b. Ümeyye, bir gün Kâbe’yi tavaf edip namaz kıldıktan sonra hırkasını başının altına yastık edip uyumuştu. Uyurken başının altından hırkasının çekilip alındığını fark etti, hemen uyandı ve hırsızı yakaladı. Adamı Hz. Peygamber’in huzuruna getirdi. Olayı tahkik eden Resul-i Ekrem, önce hırsıza suçunu itiraf ettirdi sonra da cezalandırılmasını emretti; fakat Safvân meselenin bu boyuta ulaşacağını tahmin etmemişti, “Hırkam yüzünden bu adamın elinin kesilmesini istememiştim.” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber şöyle buyurdu: “Madem affedecektin, bunu daha önce yapmalıydın! (s.217)”


Sizlere 5. cildinden muhtelif alıntılar yaptığım 7 ciltlik bu eser, geçtiğimiz yılın son aylarında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yayımlandı ve İslam Ansiklopedisi ile birlikte tanıtımı yapıldı. İsmi “Hadislerle İslâm”. Vasat okuyucuya hitab ediyor ve “alışverişte ölçü, ticaret ahlâkı, kamu malı, yitik mal, rüşvet, kısas, ırkçılık” gibi aklınıza gelebilecek her konuda okuyucuya derli toplu bir tarzda Efendimiz’in gündelik işlerde nasıl problem çözdüğünü gösteriyor. Fiyatı 200 lira.

Emek verenlere teşekkür ederim. Her eve lâzım!