Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Mafyanın iktisadi zararından ziyade devletin siyasi itibarını kemiren yanı üzerinde önemle durmak ve üzerine gitmek gerekir. Evvela bilgi ve rakamlar. Ankara Ticaret Odası"nın yaptırdığı araştırmaya göre Türkiye"de mafya tipi suç örgütleri yüz civarında "işkolu"ndan faaliyet gösteriyor; yıllık cirosu 60 milyar dolar civarında tahmin edilmekte.<br />

Son iki yılın rakamları yok ama 1998"le 2002 arasında 17 bin kişi çete ithamıyla yakalanmış, 4 bini tutuklanmış. En yaygın iş alanlarını başta otopark olmak üzere, arazi, çek-senet, organ nakli, çocuk kaçırma ve istismarı ve ihaleler teşkil ediyor. Rapora göre mafya tipi örgütlenmeler, aynı konuları işleyen televizyon dizileri sayesinde meşrulaştırılıyor ve özendiriliyor. Son günlerde ele geçirilen örgütlerin bünyesinde emniyet görevlisi, yargı mensubu, asker ve bürokratların da varlığı dikkat çekiyor (detaylı bilgi için ato.or.tr adresli web sitesine bakılabilir).

Neredeyse çorbadan bile çıkacak

Evvela mafyanın adını doğru koymak gerek. Mafya veya bizdeki kanuni ismiyle "suç amaçlı örgütler", ilk bakışta kanunsuz yoldan para kazanmak hedefine yönelmiş görünseler de aslında devletin faaliyet alanlarında devletin fonksiyonlarını yerine getiriyorlar. Nitekim mafya teşkilatının daha küçük çapta iş çevirdiği sektörlere bakınca, faaliyet sahası itibariyle devletle nasıl rekabete giriştikleri açıkça anlaşılır; işte listesi: Uyuşturucu, kumar, altın-pırlanta, kira-tahliye, fuhuş, icra, nakliye, inşaat, ehliyet, sigara, silah, odun-kömür, hal-pazar, ilaç, sahil, ithalat-ihracat, bebek-çocuk, boşanma-evlenme, dilenci, vize ve pasaport, döviz, gecekondu, turizm, kapıcı, hamal, seyyar satıcı, plaka, fırın, çayhane, kantin, nükleer-maden-cıva kaçakçılığı, ulaşım (taksi, dolmuş, okul servisi, iş servisi), nakliyat, oto çekici, oto kaçakçılığı, otogar, orman, futbol, kaldırım, pazaryeri, su, insan, pornografi, reçete, özelleştirme, milli emlak, iş takip, kokoreç-balık ve simit, balık pazarı, yedd-i emin ve icra, hırsızlık malı pazarlama, müzik, kitap, bilet, jeton, kumar, kapıcı, kıraathane, göçmen, silah ticareti, tarihi eser kaçakçılığı, kalpazanlık, yetkisiz para ticareti ve tefecilik, kimyasal atık-çöp ve çevre suçları, koruma ve haraç, bilişim suçları, telefon dinleme ve izleme, hapishane, naylon fatura, gümrük.

Rusya ve mafya

Mafya hakkındaki bilgilerimiz öncelikle onun ABD"de vaktiyle faaliyet gösteren İtalyan asıllı ve Sicilya menşeli kişiler tarafından yönetilen suç örgütleri oldukları etrafında yoğunlaşır. Yakın zamanlarda ise SSCB"nin dağılmasıyla Rusya"da neredeyse bütün ticari faaliyetlerin mafya eline geçtiği yolundaki müphem haberler dolayısıyla mafya kavramı anılır oldu.

Mafya"nın Rusya"daki hikâyesi çok ilginç; Rusça"da "vori vı zakone", yani "sabıkasız hırsızlar" genel ismiyle biliniyorlarmış. Sabıkasızlıkları henüz yakalanmadıklarından değil, yeraltı kanunlarına itaatlerini vurgulamak maksadını anlatan bu topluluk piramit tarzında hiyerarşik bir örgüt oluşturmuş. Her örgütün başında "kanstler" adı verilen ve sayıları 700"ü bulan miktarda yönetici mevcut. Kanstler"ler zaman zaman toplanıp "kriminal imparatorluk"un iç ve dış siyasetine yön veriyorlar ve örgüte istihbarat, siyasi ve kanuni himaye, hatta toplumsal itibar bahşediyorlar. Vaktiyle Sovyet ekonomisinin artıklarıyla geçinen bu örgüt Gorbaçev döneminden sonra ekonominin asıl sahibi durumuna geliyor. Daha önce kendi arasında kavga ettiği görülen örgüt, özelleştirme başlayınca kavgaya son vererek dayanışmaya başlıyorlar. Sekiz bin ayrı örgütlenmeye bağlı yüz bin kişi, Rus iş dünyasının yüzde 70 ilâ 80"ini, yani milli servetin yüzde 40"ını kontrol etmekte. Rus mafyasının enikonu sosyal bir kurum haline gelmesi, 1861"de Çar II. Aleksandr"ın fermanıyla bir gecede 20 milyon kölenin (can) azad edilmesiyle başlıyor. Sanayi gelişsin fikriyle alınan bu karar, yetersiz altyapı yüzünden şehirlerde marjinal hayata itiliyor. Yazarın ifadesiyle Rus devletinin ıslah olabileceğine asla inanmayan "vori vı zakone" çareyi Rusya devleti içinde bir devlet kurmakta buluyor. Rütbe sistemiyle, gelenekleriyle, törenleriyle, maliyesi, hazinesi, kanunları, mahkemeleri, idari teşkilatı, hatta kendi jargonuyla bu devletin adı "Blatnoy Mir"dir. (Bu bilgileri Alev Alatlı"nın bugünlerde yayınlanacak olan "Aydınlanma değil merhamet" isimli yeni romanından aldım.)

"Tek rakibim devlet!"

Blatnoy Mir, mafya tipi örgütlenmenin en aşırı halini temsil etmesi bakımından bizim için anlamlıdır. Zira Blatnoy Mir tipi örgütlerin bizatihi devletin kendisi haline gelmesi, onların toplum indinde meşruluk kazanmasıyla, egemenlik hakkını fiilen kullanma tekelleriyle ölçülür. Siyaset bilimcileri, kuruluş halindeki devletlerin kaotik atmosferinde iktidar için birbiriyle rekabet eden politik örgütlerin derece farkıyla mafyayı andırdığını ileri sürerler. İçlerinden en başarılısı toplumsal meşruluk kazanınca ötekileri anında "kanundışı örgütler" haline geliverir. Mesela vergi toplamak, iktisadi bir iş gibi görünmesine rağmen devletin en siyasi fonksiyonlarından birini teşkil eder çünkü vergi mükellefi, kendisine vergi ödediği yerin hükümranlığını kabul etmiş demektir. Mafya, aynen devletin yaptığı gibi kanun koymak, adalet dağıtmak, suçluları cezalandırmak, mahalli teşkilatlanmasını tamamlamak, üyelerine himaye ve koruma sağlamak iddiasındadır. Kendine göre ordusu, maliyesi, idari teşkilatı vardır.

"Bizde olmaz" mı acaba?

Bizde "Blatnoy Mir" tipi bir geniş mafya teşkilatlanmasının devletin yerini alabilmesi mümkün görünmüyor zira Türk toplumunun siyasi kültüründe "devlet"in büyük itibarı ve "devlet geleneği" dediğimiz birikimin ağırlığı vardır ama açıkçası mafya tipi örgütleri "asayişi ihlal eden küçük çaplı yapılanmalar" gibi görmek, umulmayacak kadar kısa zamanda devleti zaafa düşürebilir. Mafyanın iktisadi zararından ziyade devletin siyasi itibarını kemiren yanı üzerinde önemle durmak ve üzerine gitmek gerekir.