Ahmet Turan Alkan.net Gayriresmi Ahmet Turan Alkan Sitesi

Yarın yine komisyon toplanacak; üff, ne sıkıcı işlerdir bunlar yahu? Genel başkanının lüzumsuz atraksiyonları işte... Lâkin adam da haklı birader, tamam biz de biliyoruz tasarı hiç de fena değil, hatta biz iktidarda olsaydık kelimesi kelimesine böyle bir kamu yönetimi reform tasarısı hazırladık.. Deniz Bey de öyle söylüyor zaten ama tasarının tasası bize düşüyor... Pöhh!..

Eee, n'aapıcaz yarınki komisyon toplantısında? Televizyoncular tam kadro orda olacaklar, bir şeyler yapmak lâzım, öteki arkadaşlar kim bilir ne müthiş lâflar hazırlıyorlardır şimdi? Ne desem nasıl, bağırsam? "Gericiler, memleketi sattırmayız size" desem? Fena değil, hele yazayım şunu.. güzeel; hmm başka, başka? "Biz bu Cumhuriyet'i sokakta bulmadık arkadaş!." Olabilir ama biraz zayıf kaldı bu; neyse yazalım. Yazalım ama genel başkanın gözüne girmek için daha sivri bir şeyler bulmalı yahu..

"Şeriatçılar, Ticâniler, takkesiz yobazlar, yuuh" desem meselâ?.. I-ıhh, Ticânileri çıkarmalı, kimse bilmez şimdi Ticâniliğin ne olduğunu.. ama yuh iyi gider, şöyle uzunca bir yuuuh çekerim, kameralar bana döner. Tam bana odaklandıkları anda da şey derim; ne derim? Sâkin ol oğlum, iyi düşün şimdi? "Kahrolsun Şeriat" sloganını dün başka arkadaş söyledi, o olmaz, yerine daha can acıtıcı bir şey bulmalıyım, hah, şey derim meselâ; "Yürrüü ancak gidersin", bu da olmadı, heriflerin bir yere gideceği filan yok; lök gibi oturdular zaten... Şey derim ben de, "Çöl kanunları geçmez ulan burada!", sahi yahu, bu ulan iyi oldu, ne yapıp yapıp bu ulan lâfını kullanmam lâzım. İyi ama bizim çocuklar akşam eve gelince, baba sana bu lâfı hiç yakıştıramadık derlerse..., amaan, derlerse desinler!..

Dur dur dur... Sahi be; komisyon başkanına iki tane çaksam daha iyi olmaz mı?.. Hani şöyle şövalyelerin rakiplerini düelloya davet etmek için vurdukları cinsten hafif ama aşağılayıcı tokatlardan... Üff, gelecek kurultayda genel başkan adayı bile olurum ulan!.. Olmasam da parti meclisi garanti... Gelsin röportajlar, gitsin açık oturumlar, tartışmalar... "Niçin komisyon başkanına tokat attınız sayın vekil?" El cevap: "Attım ama niçin attım; Cumhuriyet için, laik ve demokratik devlet nizamı için attım, pişman değilim" Of of, yapsam mı acaba? Bakalım, şöyle sotalı bir ortam oluşursa çakarım iki tane..."

Peki, ya işler ters gider de basın aleyhimize dönerse, "bunların taslak hakkında fikri yok, yaygarayla öne çıkmak istiyorlar" derlerse ne olur halimiz? Olur mu; olmaz! Niye olmaz, çünkü tarih yazmamıştır öyle bir şey; basın aleyhimizde olabilmez; hele böylesine ortaya çıkmışız, kahrolsun şeriatçılar, mürteciler, 31 Mart artıkları, faşistler bilmem ne diyerekten tozu dumana boğmuşuz; otomatikman bizi tutarlar. Kaldırdığımız toz da yanımıza kâr kalır.

Peki iyi mi olur? Olur veya olmaz, bana ne yahu; genel başkan kapı gibi talimat vermiş, o düşünsün,.. adaam sen de...

Tabii şu müsteşara da bir iki lâf şey etmek lâzım; Deniz Bey fena kafayı taktı adama; lâkin biraz abartıyor mu ne konuyu?.. Eğer bu patırdıda hükümet direnir de müsteşarı yerinde tutarsa bizim genel başkan fena madara olabilir! En iyisi şu müsteşara da bir iki slogan bulayım ben; yarınki komisyon toplantısında lâzım olur... Diyeyim ki meselâ; "hop güm pe te te; müsteşar girdi sepete" Olmaz, bu pek gayriciddi oldu; "Hi-lâ-fet-çi müs-te-şar!", tamam bu iyi işte, üç beş arkadaş slogan atarız hep bir ağızdan. Adam sonra hilâfetçi olmadığını isbat etsin gerekiyorsa, değil mi ama?

Valla kendimi tebrik ederim; bendeki bu akıllar partime feda olsun; Deniz Bey Deniz Bey, kıymetimi bil anladın mı? Böyle elemanı nereden bulursun yoksa bir daha?..